Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Sanatçılar

Bugün biraz kısa yazacağız. Çünkü uzatırsak, sinirlerimize ya da en azından kalemimize hâkim olamayacağımızdan korkuyoruz.
"Toplumun öncüsü" ve "Sağduyusu" olan, hatta "Ortak aklı"nı temsil eden sanatçıların, "Demokratikleşme açılımı" ya da son adıyla "Milli Birlik Projesi" kapsamında Kürt sorununa çözüm arayışlarına verdikleri desteği takdirle karşılıyoruz.
Yüce Atatürk'ün dediği gibi, "Toplumun alınlarında ışığı ilk hissedenleri" oldular. Bu açıdan Sezen Aksu'dan Hülya Avşar'a, Ajda Pekkan'dan İbrahim Tatlıses'e bu açılıma katkı veren tüm sanatçılarımız kocaman bir teşekkürü hak ediyorlar.
Ancak bir noktaya, daha doğrusu bazı çıkışlara dikkat çekmek ihtiyacını duyuyoruz:
Kürt açılımına sanatçı desteğine sonuna kadar alkış ama konunun sulandırılmasına kesinlikle hayır.
Sanatçılarımızın Türkiye'nin Cumhuriyet'in kurulmasından bu yana enerjisini, kaynaklarını tüketen ve onbinlerce gencinin hayatına mal olan bu netameli sorunun çözümüne moral yardımına elbette evet, ama işin magazinleştirilmesine, işi magazinleştirmelerine bin kere hayır.
Bu sorun, "Gel kız, Başbakan'ı arayıp Kürt meselesine destek verelim" türünden hafiflikleri kaldırmaz, kaldıramaz.
"İki-üç kadeh içtik. Bana 'Bu Kürt meselesi çıkmaza girdi, hadi gel Başbakan'ı bu sefer beraber arayalım" muhabbetleri bu sorunu seviyesizlik uçurumuna iter.
"Neyse biz aradık. Karşımıza çıka çıka Kevin Costner çıktı. Yerleşmiş ayol başbakanlığa" gibi içki masası "Gırgırlar"ı bu sorunun rezilini çıkarır.
Ve de çözüm arayan siyasilerden canını veren gençlere kadar sorunun tüm taraflarını incitir, yaralar, hatta kahreder. Sakın unutulmaya.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA