Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

Güzergâh

Almanya Başbakanı Angela Merkel'in uçağı Avusturya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan güzergâhını izleyerek Ankara'ya geldi.
Güney hattını tercih edip Avusturya, İtalya, Hırvatistan, Sırbistan, Makedonya, Yunanistan üstünden gelseydi, Yunan hava sahasından geçerken Başbakan Andreas Papandreu'ya nasıl bir mesaj gönderirdi acaba? "Başarılar" mı dilerdi, yoksa "Cesaret" mi?
Çünkü tarihinin en ağır borç ve bütçe açığı krizinde debelenen Yunanistan'a AB yardımını son ana kadar engelledikten sonra öyle bir kurtarma planına onay verdi ki, Avrupa'nın tüm siyasileri ve iktisatçıları, "İnşallah uygulanmaz" diye dua ediyorlar. Neden? Cevap: Hem AB'nin zavallılığı ve çaresizliği ayanbeyan ortaya çıkacak, hem de IMF üstünden ABD, "Euro Bölgesi"nin işlerine müdahale fırsatını yakalayacak.
İşin kötüsü, Yunanistan krizinin "Euro Bölgesi"nin diğer ülkelerine de sıçraması olasılığı giderek artıyor. Portekiz'in balonunun en geç iki-üç ay içinde patlaması bekleniyor. İspanya, İrlanda, hatta İtalya da topun ağzındakiler grubunda sayılıyor.
Daha da kötüsü var: AB ülkelerindeki krizin derinleşmesinden Almanya sorumlu tutuluyor. Merkel Hükümeti bencillikle, dayanışma ruhunu öldürmekle suçlanıyor. Sadece kendi ekonomisini güçlendirmekle ilgilenip, AB ekonomisinin büyümesini, istikrarını dert etmediği için.
"Ancak" deniyor, "Almanya'nın dış ticaret fazlası, AB'nin diğer ülkelerinin dış ticaret açığından besleniyor. Onların krize girmesi ya da en azından ekonomilerinin büyümemesi, Almanya'nın da ihracatının daralması demek olacak..."
Oysa Almanya ihracata dayalı büyüme modeli uyguladığı için hep daha çok mal satmak zorunda. AB bölgesi bu yıl ortalama olarak taş çatlasa yüzde 1.5 büyüyeceğine, üstelik birçok üyesinin ekonomisi daralmaya devam edeceğine göre, neresi Almanya'nın ağzının suyunu akıtabilir acaba? 72 milyon nüfuslu, tüketim eğilimleri güçlü, satın alma gücü sürekli artan bir pazara ne dersiniz?
İşte o nedenle Merkel, bir işadamları ordusu eşliğinde geldi Türkiye'ye. Tam da dünyanın en önemli ekonomi dergilerinden "Business Week"te dikkate değer bir analizin yayımlandığı gün. Şöyle deniyor: "Yunanistan krize girerken Türkiye ekonomisi yükseliyor. Yunanistan'ın kredi notu düşerken, Türkiye'ninki artıyor. Türkiye gerçekten yükselen bir piyasa..."
Ah, derginin analizinde bir öngörü de var: "Türkiye için en iyi uzun vadeli çözüm, AB'ye tam üyelik." Oysa Merkel gerek ziyaret öncesi verdiği demeçlerde, gerekse Ankara'da "İmtiyazlı ortaklık" seçeneğini ısrarla tekrarlayıp durdu.
Türkiye hem gümrük birliğiyle AB'ye bağlı tutulacak, böylece Almanya bol bol ihracat yapabilecek, hem de "İmtiyazlı ortaklık" la Avrupa'nın dışında dizginlenecek.
Ama Almanya'nın "Demir Leydi"sine giderek daha çok taraftar bulan bir senaryoyu gözden uzak tutmamasını salık veririz: "Genç Türkiye" ile "Yaşlı Avrupa" arasında kan uyuşmazlığı ortaya çıkabilir. Türkiye pekala müzakere sürecinin bir yerinde veya sonunda "AB üyeliği çıkarlarıma uygun değil" deyip masadan kalkabilir. Ya da güzergah değiştirebilir. Tıpkı Norveç gibi. Tıpkı Grönland gibi. Tıpkı İsviçre gibi. Ve tıpkı bir atasözümüzde denildiği gibi: "Fazla naz âşık usandırır."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA