Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ERDAL ŞAFAK

5771

Başlıktaki rakam yılı ifade ediyor. İbrani takvimine göre, Museviler dün gece yeni yıla girdiler. 5771 yılına. Daha doğrusu, dünyanın yaratılışının 5771'inci yıldönümünü kutladılar.
Dünyanın en uhrevi coğrafyasında yaşıyoruz: Kudüs'ün batısı yılbaşını kutlarken, doğusu da Ramazan Bayramı'nın ilk gecesinin mutluluğunu yaşadı. İsrail yeni yılı dualarla karşılarken, bağrında yer aldığı Ortadoğu ise bayramı idrak ettirdiği için Allah'a dua etti.
Tüm kitaplı dinler bu coğrafyadan çıktı. Tüm kitaplı dinler dünyada barışın hüküm kılmasını emrediyor. Ama bu coğrafyada savaş hiç eksik olmadı..
İbranice "Roş Haşane" (Yılın başı) olarak tanımlanan yeni yıl kutlamalarından 10 gün sonra Museviler'in bir bayramı daha var: "Yom Kippur". O da "Büyük Af Günü" anlamına geliyor.
Bundan 37 yıl önce, 1973'te Yahudiler'in "Yom Kippur"u kutladıkları gün Mısır ordusu Sina'dan, Suriye ordusu da Golan'dan İsrail'e saldırdı. 1967 Haziran'ındaki Altı Gün Savaşı'nda uğradıkları yenilginin öcünü almak için. Savaşın ilk iki günü başarılı oldular ama daha sonra İsrail durumu dengeledi: Suriye ordusunu Golan yaylasının ötesine çekilmeye zorladı, Mısır cephesinde ise Süveyş Kanalı'na kadar ilerledi.
Bununla birlikte 1973'teki Yom Kippur Savaşı, Arap ulusunun belleğinde "İsrail'in yenilmezliğine son veren savaş" olarak kazındı. İsrail'deki kriz bu duyguyu iyice pekiştirdi. Çünkü İsrail ordusunun ve istihbaratının Mısır-Suriye saldırısına hazırlıksız yakalanmasının faturasını hükümet ödedi: Başbakan Golda Meir istifa etmek zorunda kaldı.
Arap ulusunun özgüvenini kazanması fırsat pencereleri açtı: Mısır halkı öcünü almanın getirdiği rahatlamayla barışa daha sıcak bakmaya başladı.
Ve 1977 Kasım'ında Mısır Cumhurbaşkanı Enver Sedat bir tabuyu kırarak İsrail'e gitti. Bu, Mısır'ın "De facto", yani fiilen İsrail'i tanıması anlamına geliyordu. Ertesi yıl, 17 Eylül 1978'de Camp David'de imzalanan Mısır-İsrail barış anlaşması... İsrail'in Sina yarımadasını Mısır'a geri vermesi... Onu Ürdün-İsrail barış anlaşmasının izlemesi (26 Ekim 1994)...
Bugün artık Mısır ile İsrail, Ürdün ile İsrail arasında yeni bir savaşa hiç kimse ihtimal vermiyor. Ama yeni cepheler, yeni sıcak noktalar, yeni patlamaya hazır krizler var: Gazze Şeridi gibi. Ondan da önemlisi Lübnan gibi.
Lübnan ile İsrail arasındaki gerilim ilkbahardan bu yana sürekli tırmanıyor. O kadar ki, İsrail'in Lübnan'a her an saldırabileceği iddiası giderek daha çok taraftar buluyor.
İsrail en son 2006 yazında Lübnan'a, daha doğrusu Güney Lübnan'daki Hizbullah güçlerine saldırdı... Ve yenemedi! 1973'tekinden daha büyük şokla karşılaştı.
Şimdi yeni bir savaş çıkarsa karşısında sadece Hizbullah'ı değil, Lübnan ordusunu da bulacak.
Saldırır mı İsrail? Henüz pek ön plana çıkmayan önemli bir gelişme var: İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinecad, 13 Ekim'de Beyrut'a gidecek. İsrail'in olası saldırısında İran'ın tüm gücüyle Lübnan'ın yanında yer alacağı güvencesini vermek için. İran lideri bu ziyaret sırasında, elindeki son bilgileri de Lübnan yetkilileriyle paylaşacak: "İsrail yeni bir savaş için son hazırlıklarını yapıyor. Bu kez saldırıları Lübnan'la sınırlı kalmayacak; Suriye ve İran'ı da hedefleyecek. Ve de başta uzun menzilli füzeler olmak üzere sahip olduğu tüm silahları kullanacak..."
İran istihbaratının ne kadarı gerçek, ne kadarı Beyrut'u Tahran'ın himayesine sokma amaçlı; kimbilir...
Ama bildiğimiz bir şey var: İsrail, Filistin'le adil bir barış yapmadıkça, Ortadoğu'ya huzur gelmeyecek. Ne 5771 yılında, ne de ondan bin yıl sonra...

Not: Bir gün bayram izni kullanacağım. Yarından sonra görüşmek üzere...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA