281 günlük; objektiflerin yorulduğu uzun ve zorlu yolculuğun sonrasında bizlere, banyonun ardından ortaya çıkan fotoğrafı çerçevesine yerleştirmek düşüyor.
YILDIRIM Demirören'i, Mustafa Denizli'yi, formasını hakkıyla terleten her oyuncuyu ve tüm camiayı şikesiz; şaibesiz ve tertemiz bu şampiyonluk için tek tek tebrik ederiz. Fakat bu şampiyonlukta bir nokta asla unutulmamalıdır. "Altıncı haftadan sonra yükselişe geçen Beşiktaş" ifadesi, ilk altı haftaya; Ertuğrul Sağlam'ın altı maçta 14 puan toplayan takımına ve onun verdiği emeklere haksızlık olur. Zaten 'şampiyon' takımın temeli de kendisine ait... Dört hafta önce Beşiktaş lider olduğunda "Bir istifanın getirdikleri..." başlıklı yazımda başarının gelişini anlatmış; Ertuğrul Sağlam'ın 'onurlu istifası'nın bu başarıdaki etkisinin büyüklüğünden bahsetmiştim.
ERTUĞRUL Hoca'nın, Türk antrenörlüğüne olan saygısı ve Beşiktaşlılığın ne demek olduğunu öğretircesine görevi bırakması, Mustafa Denizli'nin takımın başına getirilmesi, Sinan Engin'in gönderilmesi ve bu gelişmeleri şansın takip etmesi... Kimse unutmasın! Tüm bu olayların yol haritasını, Sağlam'ın 7 Ekim 2008 Salı günü basının ve kendisini haklı bulan kamuoyunun karşısındaki duruşu belirledi. İşte bu sebepten dolayı, 'Ertuğrul Sağlam'ın ismi, en azından benim için şampiyonluğun en üst satırında yazıyor. Hem de, görevdeyken, başka teknik direktörle görüşen zihniyetten kendisini ayıran ve koruyan parantezlerin içinde...