Beşiktaş'ın son iki haftada ortaya koyduğu futbol ve aldığı sonuçların sporseverlerin birçoğunu şaşırttığını biliyoruz. Bu paralelde kamplarda edindiğimiz bilgilerle yansıttığımız pozitif havayı yadırgayanların bugün gelinen noktada "Subjektif değil tamamen objektif" yorumlarda bulunduğumuzu düşüneceğini tahmin ediyorum.
Beşiktaş'ın daha iyi olacağını ve yeniden kurgulanan takımın yolun başında olduğunu belirtmek isterim. Ancak Samet Aybaba'nın sahaya yansıtmaya çalıştığı koşan, savaşan ve paylaşan yapının yavaş yavaş gelişeceği görülüyor.
Geçtiğimiz hafta Beşiktaş-G.Saray maçından sonra karşılıklı küfürleşmeye varacak kadar tartışan Kaptan İbrahim Toraman ile Uğur Boral'ın yönetimin takıma verdiği yemekte ve maçta verdikleri, "Aramızda sorun kalmadı, biz iyi arkadaşız" mesajları takım olma yolunda atılmış önemli adımlar olarak görüyorum. Her takımda derbi gerginliği gibi atmosferde bu tür durumlar olabilir. Önemli olan bu gerilimleri devam ettirmeden, enerjiye ve kenetlenmeye dönüştürmektir.
Bu gördüklerim takım için olumlu gelişmeler. Dün gece Uğur Boral'ı da kaptan İbrahim Toraman'ı da beğendim.
Beşiktaş'ta hissedilen en önemli şey koşan bir takım. Veli'ye Olcay'a orta sahada Necip'de katıldı.
Müthiş efor sarfetti. Serbest bırakılan ve koşu yükü alınan Fernandes yeteneklerini gösterme fırsatı buldu. Bu maçta Batuhan'a da bir yer vermek gerek. Çünkü bunu hak etti. Beşiktaş'ın hiperaktif çocuğu Batuhan kendi için değil takımı için oynadı, iki asist yaptı. 4-2-3-1 sisteminin gereğini fazlasıyla yaptı.
Karabük Üniversitesi dün kapılarını spor yazarlarına açtı. Rektör Prof. Dr. Burhanettin Uysal, TFF yöneticisi Mustafa Yolbulan ve Karabükspor Başkanı Nevzat Şahin'in bu şehir için yaptıkları gözlerimi yaşarttı.