Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÜLKÜ TAMER

"İshak"ın ellinci yılı

Elli yıl olmuş demek...
Onat Kutlar'ın İshak'ının özel baskısını elime alınca şaşırdım. Yarım yüzyıl...
Yapı Kredi Yayınları "50 Kuşağı'nın ilk kitapları 50 Yaşında" genel başlığıyla bir dizi oluşturuyor. İlki Onat'ın İshak'ı. Bunu bizim kuşağın başka "ilk yapıtları" izleyecek anlaşılan.
İshak'ın bende ayrı yeri var elbet. Sevgili dostum Makbul Müteberrik'in kitabı bu.
Makbul Müteberrik... Kemal (Özer) bulmuştu bunu. Hepimizin adlarını Arapçaya uydurmuştu. (Ben de Mefkure olmuştum o arada.) Adını "öğrendiğinde" Onat'ın nasıl güldüğü bugün bile gözlerimin önünde.

***

Antep'ten dosttuk Onat'la. İlkgençlik dönemimizde. Halkevi ya da Kırkayak Bahçesi'nde oturur, çay üstüne çay içerek saatlerce çene çalardık. Onat, ben, Cevat Özer, Fevzi Günenç, Dinçer Oktay, Atılay Arsan, Mehmet Baz, Oğuz Atalay...
Pek edebiyat konuşulmazdı. Ancak Onat'la ben baş başa kaldığımızda tutardı edebiyatçılığımız.
1950'ler... Yazdığım her şiiri önce Onat'a okurdum. Hep aynı yanıtı alırdım: "Mükemmel!" Elbette eleştirinin daniskasıydı bu. Şiirin beş para etmediğinin seslendirilişiydi. Ama bir gün yeni bir şiirimi okuduğumda, "Hah, şimdi kendi sesini bulmaya başladın," demiş, ondan sonra da yazdıklarımı merak eder olmuştu.
O gün ne kadar mutlu olduğum da hatırımda.
***

Bitmez tükenmez anılar dolanıyor kafamda. Şehzadebaşı kahvelerinde sabahlamamız... Memet Fuat'ın Altunizade'sinde her hafta sonu futbol oynayışımız... Maçtan sonra Mahmutpaşa Hamamı'nda ter atmamız...
İshak'ın benim ilk şiir kitabımla birlikte a Dergisi Yayınları arasında aynı gün çıkışı... Sonra yayınevi yöneticiliği yaptığımda, İshak'ın ikinci baskısını adeta emrivakiyle yayımlamam. Gülerek, "Beni yeniden öykücülüğe döndüreceksin," deyişi... Sinematek dergisinde bana zorla film eleştirisi yazdırışı...
Antep ağzıyla şiirler okuyuşu... Bizi Lefter'de kafa çekmeye davet eden Yılmaz'a (Güney) "Anlaşılan bir öykü daha yazdın, onu okuyacaksın," deyip kahkaha atışı... Dudaklarından düşmeyen gülümsemesi... Öfkelendiğinde de aslanlar gibi köpürmesi...
Aramızdan ayrıldığında, ne olduğunu kavrayamayacak kadar şoktaydım. Yokluğu, eksikliği her yıl daha da belirgin, daha da acı, daha da ağır bastırır oldu.
***

İlk yayımlanışından elli yıl sonra, kimbilir kaçıncı kere, yeniden okudum İshak'ı. Sonra Turgut Çeviker'in büyük bir özenle hazırladığı Onat Kutlar Kitabı'nı bir daha karıştırdım.
Onat Kutlar Kitabı, bu seçkin sanatçıyı kapsamlı bir biçimde tanıma olanağını sağlıyor. Onun yazılarından, şiirlerinden, çevirilerinden derlenmiş örneklerin yanı sıra Enis Batur, Vedat Günyol, Adnan Özyalçıner, Erdal Öz, Memet Fuat, Vedat Türkali, Tahsin Yücel, Kemal Özer, Can Yücel, Refik Durbaş, Zülfü Livaneli, Yaşar Kemal gibi yazarların anılarını, değerlendirmelerini de içeriyor.
Ferit Edgü'nün satırları Onat özlemimini yeniden alevlendirdi:
"Sait Faik, Orhan Veli'nin ölümü ardından, uzun bir süre, Beyoğlu'nda, ne zaman uzun boylu birini görse arkadan, acaba o mu, diye burnunun direğinin sızladığını, yazar. Benim de, bugün hâlâ, kafamda çözemediğim, karar veremediğim bir soru olduğunda, elim telefona gider. Onat'la konuşmak, ona danışmak, onunla dertleşmek isterim. Zaman zaman kitaplarından birini alır, yüzüncü kez karıştırırım. Yazdıkları tıpa tıp kendisine benzeyen, sözcüklerine sesi sinmiş ender yazarlarımızdan biri olduğunu bir kez daha görürüm. Düş gücünü, kurgudaki ustalığını, Türkçe sevgisini, kafasının berraklığını, düşüncelerini temellendirişini, dostluklarını, sinema sevgisini, ödün vermezliğini, yüreği kan ağlarken bile dik duruşunu, en çok da tok sesini."
***

Onat denilince benim aklıma hep İshak geliyor önce. Melih Cevdet Anday'ın kelimeleriyle "kediler, çizgiler, dakikalar, gümüş saplı anahtarlar, gökler, top sesleri, halılar, yastıklar, yaz geceleri, yaşlı kadınlar, horozların bir olup çıkıverdikleri" öyküler.
Onat sadece öykücü değildi elbette. Edebiyatın neredeyse her dalında ürün vermiş bir yazardı. Ama onu yarınlara taşıyacak yapıtlarının başında İshak gelir. Dokuz öyküden oluşmuş bir kitap.
Fethi Naci'nin sorusuyla bitireyim: "Dokuz hikâyesi ile yaşayan başka bir hikâyeci anımsıyor musunuz?"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA