Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ÖMER TAŞPINAR

NATO, Türkiye ve Rusya

WASHİNGTON

1950'lerde Lord Ismay'in NATO'nun ne işe yaradığını anlatmak için kullandığı ünlü bir formül vardı: "Rusya'yı dışarıda, Amerika'yı içerde, Almanya'yı aşağıda" tutmak. Soğuk Savaş'ın yeni şekillendiği o yıllar için geçerli bir formüldü bu. Rusya NATO için en önemli tehdit durumundaydı. Yeni kurulacak Avrupa'nın ayakta kalabilmesi için ABD'ye ihtiyaç vardı. Almanya ise, hem Fransa hem de İngiltere açısından yenik ve aşağıda tutulması gereken sabıkalı bir ülkeydi. Geçen hafta Lizbon'da yapılan NATO zirvesi yeniden şekillenmekte olan Atlantik ittifakı için yeni bir formül gerektiriyor. Bu sefer "Rusya içerde, Türkiye Avrupa'da, Afganistan bir daha asla" gibi bir formüle ne dersiniz?
Cuma günü yapılan zirvede, önümüzdeki yeni dönemin güvenlik sorunlarıyla daha etkili mücadele için kaleme alınan yeni "Stratejik Konsept Belgesi" tabii ki böylesine basit formülleri tartışmadı. Ama şu da bir gerçek ki, 2010 Lizbon zirvesi tarihteki yerini NATO-Rusya ilişkilerinde yeni bir dönemin başlaması bağlamında alacaktır. Lizbon zirvesi sayesinde artık Rusya ile Atlantik İttifakı arasında bir zamanlar hayal bile edilemeyecek bir işbirliği potansiyeli var. Bırakın soğuk savaş dönemini, daha 2 yıl önce Gürcistan'ı işgal eden bir Rusya ile Batı arasında savaş rüzgârları esiyordu. Bu açıdan bakınca, Obama'nın Rusya ile "yeniden başlama" (RESET) politikasının ne kadar yerinde olduğu daha da iyi anlaşılıyor. "Reset" sayesinde NATO ile "stratejik ortaklık" tartışan, İran konusunda Batı ile hareket eden ve Afganistan için elinden geleni yapan bir Rusya var artık. Bu pozitif gelişmelerin devam edip etmeyeceği önümüzdeki haftalarda Cumhuriyetçi Partili senatörlerin Obama ile Medvedev arasında imzalanan Stratejik Silahların Azaltılması Anlaşması'nı (START) onaylamalarına bağlı. Eğer Cumhuriyetçi Parti Obama'yı cezalandırma yönünde bir karar verir ve bu anlaşmayı onaylamazsa, hem Rusya ve ABD arasında gereksiz bir kriz ortaya çıkacak, hem de nükleer silah peşinde koşan ülkelere ciddi bir koz verilecek.
Peki, Lizbon zirvesi Ankara-NATO ilişkilerini nasıl etkiledi? Türk basını doğal olarak Füze Savunma Sistemi tartışmasına odaklandı. Türkiye'nin NATO'dan ne istediği gayet açık belliydi: tehdit olarak hiçbir ülkenin ismen anılmaması. Sonuç olarak NATO Türkiye'nin talebini kabul etti. İran'ı dev aynasında göstermenin rasyonel bir şey olmadığını Washington böylece kabul etmiş oldu. Bu durum bazılarının ifade ettiği gibi AK Parti'nin dış politikasının iflas ettiği anlamına gelmediği gibi, tam aksine Ankara açısından bir stratejik başarıdır. Eğer Washington İran konusunda ısrar etseydi ve Türkiye bu nedenle masadan kalksaydı o zaman bir dış politika iflası söz konusu olurdu. Bütün dünya işte o zaman "Ankara Batı'dan kopuyor" manşetleri atardı. Oysa şimdi hem Türkiye istediğini başarılı bir müzakere örneği vererek elde etti, hem de Washington İran ile yakında yeniden başlayacak müzakerelerde "iyi niyet" gösterdiğini kanıtlama fırsatına sahip oldu. Bunun nesi iflas etmiş bir dış politika anlamak mümkün değil.
Yukarıda bahsettiğimiz formülün "Rusya içerde, Türkiye Avrupa'da" kısmı böylece başarıyla gerçekleşti. Peki neden "Afganistan bir daha asla?" Cevap basit: NATO 2014'te çekilme kararı aldı. Özellikle Avrupa ülkeleri Afganistan'da olduklarına bin pişman durumdalar. Normal şartlarda hep Amerika ile beraber hareket eden İngiltere bile bir an evvel Afganistan'dan çıkmak için fırsat arıyor. Aslına bakılırsa aynı şeyi Obama yönetimi için de söylemek mümkün. Ekonomik darboğaz içindeki Avrupa ve Amerika her ay milyarlarca dolar gerektiren Afganistan gibi maceralara "bir daha asla" deme noktasına doğru beraber hareket ediyorlar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA