Beşiktaş'ın ilk 11'indeki dizilişinde öndeki dörtlüdeki dağılımına bir anlam veremedim. Nobre orta saha kalabalığında, Quaresma stoperlerin kucağında, Tabata ile Holosko ise iki kenardaydı. Bence bu dörtlünün en kötü dağılım şekli budur. Nobre'yi yerinde oynatmadığınız zaman bütün etkinliğini azaltırsınız. Aynı bunun gibi Quaresma için kenarlarda bire bir oluşturmazsanız ondan da alacağınız verim bir yere kadardır. Bence Beşiktaş ilk bölümde bu dizilişin büyük sıkıntısını yaşadı.

HOLOSKO VERİMSİZ
Belki de Beşiktaş çok kolay görüyordu Konyaspor maçını, ki öyle olmalıydı. Ama gelin görün ki geriden oyun kurmadaki yetersizlik, orta sahada şekillenmeyen oyun yapısı, yukarıda da bahsettiğimiz gibi hücum hattının gereksiz kullanımı Beşiktaş'ın kazanamamasının sebepleriydi. Beşiktaş savunması nerede ve ne zaman çizgi olunacağını bir türlü bilemiyor. Bu her zaman sorun yaratacak gibi görünüyor. Savunma dörtlüsünün en büyük handikabı bu.
Bir de Holosko'ya değinmek istiyorum... Evet, en büyük silahı topla koşusu ve driplingi. Ama bunu ne zaman ve nerede kullanacağını bilememesi bu etkili yönünü çok verimsiz hale getiriyor.

BEŞİKTAŞ İÇİN BÜYÜK YARA
Son yazılarımda belirttiğim gibi, bir türlü anlayamadığım şey 'Üç Büyükler' diye adlandırdığımız takımların öne geçtiği halde, oyunu bir türlü ellerinde tutamayışları. Tıpkı dün akşam Beşiktaş'ın 2-1 öne geçtiğinde yapamadığı gibi. Rakibiniz ligin alt sıralarındaki Konyaspor. Ona karşı dahi oyun üstünlüğünü oluşturamıyorsunuz. Bu çok büyük bir zafiyet. Beşiktaş dün gece kaybettiği iki puanla şampiyonluk yarışında önemli yara aldı. Dün akşamki oyunu da göz önüne aldığımızda gelecek için çok umutlu şeyler söyleyemiyoruz bu ligde. Bu yılki lig trendi gösteriyor ki yine Anadolu takımları bu ligi forse edecekler.