Hasan Bülent Kahraman, bu pazar ekimizde gene harika bir yazı yazmış. Ek değil, manşet yazısı.. Bir Avrupa Kültür Başkenti'nin en büyük sorunu haline gelen taksilerin feci halini anlatmış..
"Londra'ya adeta taksiye binmeye gidersiniz. Ülkemizde taksiye binmemek için elinizden geleni yaparsınız" farkı ancak bu kadar güzel anlatılır.
Bu yazıyı hem devleti, hem de taksicileri yönetenler satır satır okumalılar.
Devlet okumalı.. Hem merkezi, hem yerel devlet. Taksi plakası ve taksi şöförü ehliyeti vermek, yepyeni esaslara bağlanmalı ki, bu rezillikler sürüp gitmesin.
Taksici dernekleri okumalı ve kendileri çeki düzen vermeye başlamalılar ki, ne mesleğin, ne de İstanbul'un adı bu kadar kötüye çıkmasın.
Hasan bu işin peşini bırakma.. Ben bırakmayacağım. Şu anda milletin kafası referandumdan başkasını almıyor. Ne yazsak boş. Hafta başından itibaren, el attığın her konuyu ayrı bir yazıda ele alacağım, söz.