Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Liderin arkasından ağlamak..

Hayatta kendileri dahil hiç kimseyi sevmeyenler, kendileri dahil herkesten ve her şeyden nefret edenlere sevgiyi anlatmak mümkün değildir. Hele sevilen birinin ardından ağlamayı kabul ettirmeye hiç çalışmayın.. Onlar için yapacağınız tek şey var..
Acımak..
Yüksel Aytuğ'u okurken dün sabah kahvem sırasından "Yaşa be" diye bağırmak geldi içimden..
Kuzey Kore lideri Kim Yong il'in ardından ağlayanlar için neler yazıldı, söylendi medyamızda.. Dalga geçenler, hakaret edenler, bir ulusu aşağılayanlar çıktı, ağladıkları için..
Yüksel "Bir insancıl duygu sergilemesine saygı duyalım" diye yazmıştı.. Ve de ne kadar haklıydı bilseniz..
Kuzey Kore halkına saldıranlar, ekranlarda izledikleri dövünerek ağlayanların, parayla, ya da baskıyla şov yaptıkları inancındaydılar..
Onlara göre, bir diktatörü, hele komünist lideri sevmek ve arkasından ağlamak mümkün değildi, çünkü..

***

Yıl 1979..
Split'te dünya güzeli bir statta, Akdeniz Oyunları'nın kapanışı için toplandık. Herkes konuştu, sıra Yugoslavya Devlet Başkanı Tito'ya geldi.. Geleneklere göre tek cümle edecek..
"Bilmem kaçıncı Akdeniz Oyunlarını kapıyorum.."
Tito, komünist diktatör ya.. Gelenek, melenek tanımaz.. Sazı eline aldı, Olimpiyat tarihine geçen en uzun konuşmasına başladı.. Resmen propaganda yapıyor.
Stat büyük bir sessizlik içinde dinliyor..
Bu sessizlik içinde birden hemen arkamda bir hıçkırık duydum.. Döndüm..
Günlerden beri bize hizmet eden gönüllü kız hüngür hüngür ağlıyor.. "Nesi var" dememe kalmadı, etrafa dikkat ettim. Kız tek değil..
Genci, yaşlısı, herkes ağlıyor.. Gözlerinden yaşlar nasıl dökülüyor anlatamam..
Yığınla Türk gazeteci şaşkınlık içindeyiz.. Tito ağlanacak şeyler söylemiyor.. Ama insanlar onu öyle seviyorlar ki, onu içlerinde görmenin heyecanını yenemiyorlar..
Ben böyle sevgi, çok az gördüm.
***

90'lı yıllar.. Havana'dayız.. Ünal'la sokaklarda dolaşıyoruz.. Kafeler tıklım tıklım.. İnsanlar yığılmış, televizyon seyrediyorlar, güpe gündüz.. Merak ettik.. Yaklaştık..
Komandante konuşuyor..
Fidel.. Halk ona "Fidel" diyor, ön adı ile..
Dinledikleri bir gece evvel bizim de katıldığımız baloda yaptığı konuşma.. Küba televizyonu ertesi gün veriyor, banttan. Halk nasıl coşku, neşeyle izliyor.. Alkışlayanlar..
Kahkahalar atanlar.. (Fidel bizi de çok güldürmüştü, o konuşmasında..) Fidel de bir komünist diktatör..
Ben bu kadar sevilen bir lideri çok az tanıdım.
***

Moskova'ya gidin.. Her hangi bir gün.. Lenin'in mozolesini ziyarete karar verin.. Yüzlerce metre uzayan kuyruklarda beklersiniz..
Komünist Sovyetler Birliği'nde insanlar her sabah beşte evlerinden dipçiklerle kaldırılıp sıraya sokulurlardı, dünyaya şov yapmak için..
Peki bugün niye kuyruk var?.
Sovyetler mi kaldı, Lenin'in kurduğu rejim mi, devlet mi?.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA