Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

İstanbul'da "1" Vali vardı..

Kortizol diye bir şey duydunuz mu?. İnsan beyninin salgıladığı bir hormon.. Halk arasında "Stres Hormonu" diye geçiyor.. Adı üzerinde zararlı bir hormon.
İnsanın bağışıklık sistemini vurarak hastalıklara karşı direncini zayıflatıyor. Kalp damar sistemini fena halde etkileyerek, başta kalp krizi, kalp ve damar hastalıklarını tetikliyor. Doğurganlığı azaltıyor. Cildi bozup, sivilceleri azdırıyor.
Peki neler sebep olur kortizol düzeyinin artmasına?..
Strese sebep olan her şey.. Örneğin çok sevgili birinin kaybı.. Yas.. Matem..
Ya azaltan.. Mutluluk.. Aşk.. Beynin böyle anlarda ürettiği endorfin hormonu, kortizol seviyesini düşürüyor. Baharın gelişi.. Baharda sevgili ile el ele tutuşma bile düşürüyor. Dokunma, kortizolun ilacı..
Şimdi bu güzel bahar gününde bu bilimsel lafları niye yazıyorum.. "Koşun sevgilinizi bulun, el ele yürüyün" diye değil.. Siz öyle yapın isterseniz.. Benim amacım başka..
Milliyet'te bir haber okudum. Onlar da Wall Street Journal'dan nakletmişler.
Şimdi ilk insanların yaşadığı çağlarda, daha konuşma bile yokken "Çığlık" ya da yüksek sesli bir gürültü "Tehlike" demek.. Bu on binlerce yıl boyunca devam edince insan genlerine yazılmış. Gürültü, insana genetik olarak "Tehlike" hissi veriyor ve kortizol seviyesi hızla artıyor.
Amerikan ve İngiliz Üniversitelerinin araştırmalarına göre, bu da kalp krizini tetikliyor.

Dünya Sağlık Örgütü, yılda 45 bin kalp krizi ölümü sebebinin "Gürültü" olduğunu açıkladı. "Gürültülü ortamda çalışanların, sessiz ve sakin yerlerde çalışanlara göre kalp krizi geçirme riski üç misli yüksektir" diye ilan etti.

***
Hava güzel.. Arabayı gazeteye 100 metre kala durdurdum. "Yürüyelim biraz" diye.. Kentte yürüyecek kaldırım mı bıraktık ki.. O ayrı.. Ve birden kendimi korkunç bir gürültünün içinde buldum.. Önüne gelen, ama önüne gelen kornaya basıyor.. Yahu benzinci var orda.. Sapan var, çıkan var. Trafik yavaşlıyor. İlerde trafik ışıkları var, durduruyor. Ortada Sabah gazetesi var. Önünde cep var, inen binen akan trafiği kesmesin diye..
atv burdayken, Ali Kırca haberler okurken ihbarlar olmuştu. Polis de ciddiye almıştı. Ali, haberleri yol düzeyinde camın arkasında okuyor ya.. Bir intihar aracı bombayla dalmasın diye cebi, beton bloklar ve saksılarla iptal ettiler. Aylarca uğraştım düzelttirmek için. İstanbul Trafiği için Sabah ayrıcalıklı. Turgay Bey (Ciner) o zamanki patron bana "İki ay sabret. Haber stüdyosunu taşıyacağım" dedi.
Turgay Bey gitti. Ali gitti. Sonunda atv de gitti, ama o beton bloklar hâlâ duruyor, cep hâlâ kapalı ve biz hâlâ trafiği engelliyoruz. İstanbul Trafik Müdürü de seyrediyor. Her yeri ve her şeyi seyrettiği gibi..
Neyse.. Kornaya dönelim..
Gazetenin önünde trafik yavaşlıyor ya.. Herkes, sanki önündeki keyfinden duruyormuş gibi, basıyor kornaya.. Ortalık bir korna fuarı.. Kaç çeşidi var. Ama hepsi ayni şeyi yapıyor..
Gürültü!..
İnsanın ölümüne sebep olacak gürültü..
Ben gazetenin arka odasındayım Allahtan.. Ön cephede olanlar bu gürültü içinde yaşıyorlar. Yolun karşısında apartmanlar dizili.. Mesken.. Aileler yaşıyor bu gürültünün içinde..
Nişantaşı böyle.. Etiler böyle.. Levent böyle.. Kadıköy Bağdat böyle.. Böyle olmayan ana cadde yok. Kavşak yok..
Araba kullananların bir eli kornada, bir eli telefonda kulağına yapışık.. Arabayı kim kullanıyor varın düşünün.
Goethe'yi hatırladım birden.. "Herkes kendi evinin önünü süpürürse, şehir tertemiz olur" diyen Goethe'yi..
"Yahu" dedim, "Ben Sabah'ın önünü kurtarsam hiç değilse.."
Köşe yazarları vatan kurtarır. Daha mütevazi olanları yaşadıkları kentleri.. Ben semtten de vaz geçtim. Sabah'ın önünü kurtarırsam razıyım..
Başarırsam, bu köşelerin bir işe, nihayet bir işe yaradığını ilan edeceğim. Sabah kavşağındaki gürültüyü kesenin adını bu köşede dev harflerle yazacağım..
***

Londra'ya ilk gittiğimde güzelliklere hayran olmuştum.. Ama bir şey günlerce kafamı meşgul etmişti. Bu kentte bir eksiklik vardı ama, ne?.
Üçüncü günün ortasında, o dünyanın en kalabalık ve en yoğun trafikli caddesi Oxford'da yürürken keşfettim. Gürültü!.. Eksik olan şey gürültüydü. İstanbul'da kulaklarımın alıştığı gürültü bu kentte yoktu. Çünkü kimse korna çalmıyordu.
İstanbul'u dünyaya tanıtan anekdot geldi aklıma..
"- Bilimin keşfettiği en kısa zaman birimi nedir?.
- İstanbul'da trafik lambasının yeşil yanması ile arkanızdaki arabanın kornaya basması arasında geçen süre.."
Öyle alışmıştı ki kulaklarımız korna sesine.. Onu duymayınca şaşkına dönüyorduk..
"Sessiz" kent "Uygar" kent demekti dünyada.. Bir biz bilmiyorduk.
***

İstanbul 1, rakam ile kaydediyorum, sadece 1 vali döneminde tertemiz olmuştu. Mümtaz Tarhan!..
1958'de topu topu beş ay görevde kalmasına rağmen kenti tertemiz etmişti..
Her türlü kirliliği önlemişti.. Gürültü kirliliği en başta..
Sokağa tüküren, elindeki sokağa fırlatan, arabadan bir şey atan anında polisi veya zabıtayı karşısında bulur, 5 lira cezayı peşin öderdi. Ödeyemeyen karakola giderdi. Araba kullananların kornaya basmaktan ödleri patlardı. O devri yaşayanlar hatırlar.. Çok acil durumlarda dahi korna çalamaz, camı indirip dışardan kapıya vururdu insanlar dikkati çekmek için..
Kuralı ihlal eden yakalanacağını bilirdi. O zaman da etmezdi. Bu kadar basit.
Bunu niye yazdım.. İstenirse bu leş kentin, 5 ayda muma döneceğini anlatmak için..
İstenirse..
İşte Sabah'ın önü, leş.. Her bakımdan leş.. Bu binada yüzlerce insan çalışıyor. Çoğu günde bir paket sigara içiyor ve bu kapının önünde içiyor. İzmaritler yığılı.. Dünyanın en büyük açık hava kül tablası, bizim gazetenin önü.. Düşünebiliyor musunuz?.
Ve de, sabahtan akşama, her an, her saniye onlarca korna bir arada korkunç bir gürültü kirliliği yaratıyor.
Sabah'ın, bu kirliliklerle mücadele etmesi gereken Dördüncü Güç'ün kendisi, yaratılmasına katkıda bulunduğu kirlilik içinde yaşıyor..
Biz Sabah olarak, kendi evimizin önünü temizleyemezsek, bu mahalleyi, bu semti, bu kenti, bu ülkeyi nasıl kurtaracağız peki?.
Elimde Diyojen Feneri, bir Mümtaz Tarhan arıyorum..
İstanbul tarihinin "İkinci" Valisini arıyorum!..
"Korna yasağı"nı kitapların arasından çıkaracak ve getirip bu kent sokaklarında uygulamaya sokacak İkinci Valiyi!..
Sonra Belediye Başkanı aramaya çıkacağım.. Kül tablasını temizletmek için..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA