Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

“Yollar yürümekle aşınmaz!..”

Süleyman Demirel deyince aklıma gelen ilk cümle bu olmuştur hep!.
"Yollar yürümekle aşınmaz!..
Allah ona uzun ömürler versin, Sevgili Altemur Ağabeyim (Kılıç.. Şimdi 91 yaşında) bir yazısında şöyle nakletmişti bu sözlerin öyküsünü..
"..Ve Demirel'in en meşhur laflarından biri; 'Yollar yürümekle aşınmaz'.
Bunun öyküsü de şöyle. 1968 yılında öğrenci hareketleri baş göstermişti, her yerde yürüyüşler, protestolar yapılıyordu. Aynı yıl Ankara'da Adalet Partisi'nin il kongresi vardı.
Kongrede delegelerden biri dayanamaz, 'Öğrenci hareketleri... Sert muamele edin... Öfkeliyiz... Durdurun...' kabilinden laflar eder.
Demirel hemen kürsüden o meşhur cevabını yapıştırıverir; 'Hayır, kansız, kavgasız, saldırısız gösteri, vatandaşın demokratik hakkı. Hem niye gocunuyorsunuz, yollar yürümekle aşınmaz! Varsın yürüsünler...'

Bülent Ecevit'in Kolej'den sınıf arkadaşı Altemur Ağabey, Süleyman Beyle beraber, Adnan Menderes'in en genç iki genel müdüründen biriydi. Süleyman Bey, Devlet Su İşleri.. Altemur Ağabey, Basın Yayın Genel Müdürü..
Süleyman Bey'le dostlukları o devirde başlamış, ama Altemur Ağabey, Washington'da Basın Müşaviri iken, sınıf arkadaşı Ecevit'i ağırlayınca, aralarına kısa süren bir soğukluk girmişti. Ama fikir ve dava arkadaşlığının gücü, bu soğukluğu kısa zamanda bitirmişti.
Bana sorarsanız, Demokrasi tarihimizin en altın sözlerinden biridir, "Yollar yürümekle aşınmaz.."
Ama o devirde muhalefet tarafından nasıl tepki ile karşılanmış, Demirel ne ağır eleştirilere uğramıştı.
Bu fevkalade demokratik lafı "İt ürür kervan yürür"e bağlayıp, gençlerin ve protestocuların aşağılandığı iddiası ile Demirel'in yerden yere vurulmasını o zaman da anlayamamıştım, bugün de anlayamam..
Ki ben, Süleyman Demirel'i sevmezdim.. Babam, kendi kurduğu MHP'de sırtından bıçaklanıp, istifa edince, Süleyman Bey hemen aramış, "Sen bana lazımsın Albayım" deyip ısrarla Adalet Partisi'ne almıştı. Lafının nezaket cümlesi olmadığını da hemen anlamıştık. Nereye gitse, babamı davet ediyor, beraber götürüyordu.
Hayat boyu çok az tatil yapan babamı, kaç defa tatilinden çağırdığını bilirim. Üstelik babam kalbinden rahatsızdı. Kendisini fazla yormaması gerekiyordu..
Buna rağmen babam Süleyman Beyi kırmaz, o çok yorucu iç gezilerin hemen hepsine katılırdı.
Babamın ölümünden sonra, Süleyman Beyi sevmediğimi, Ankara'nın bir yerel gazetesinde yazdım.
Beni mahkemeye verdi.. Bana sorarsanız, haberi bile yoktur. Ama kraldan fazla kralcı yalakaların olmadığı devir mi var?. Biri açtırmıştır davayı..
..Asıl inanılmazı, mahkeme, "Sevmiyorum" lafını hakaret kabul etti. Demirel'e 10 bin lira tazminat ödedim, iyi mi?.
Menderes'in genç Su Müdürü, politikaya atılıp, yıldızını hızla parlatınca, muhalif gazeteciler geçmişini karıştırmış ve bir süre Amerikan Morisson firmasının temsilciliğini yaptığını belirlemişlerdi.
Demirel'in Amerikancı olduğu algısını vermek için ona "Morisson Süleyman" adını taktılar. Manşetlere çıktılar..
Sonra, Demirel'in fevkalade başarılı Halkla İlişkiler uzmanları devreye girdi. Müthiş bir çalışma yaptılar..
Morisson Süleyman adının silip "Çoban Sülü"yü yerleştirdiler.
"Amerikan uşağı" gitti, çobanlıkla başlayıp, ülkenin 1 numarası olmayı başaran "Anadolu Çocuğu" imajı beyinlere kazındı.
Adamların Public Relation'dan PR, bizim Halkla İlişkiler dediğimiz uzmanlık dalının nelere kadir olduğunun en büyük göstergesidir, her iki yönüyle hem de, Morisson Süleyman ve Çoban Sülü olayı..
6 defa gidip 7 defa gelişi, Süleyman Demirel'in iyi bir siyaset adamı olduğunu tartışmasız kanıtlar..

Ama Menderes'in Vatan Cephesini andıran Milliyetçi Cephe'yi kurarak cepheleşmeyi alenen teşvik etmesi ve döneminde iki kez (1971 ve 1980) askeri müdahaleleri önleyemeyişi, Devlet Adamlığını tartıştırır.
Allah günahlarını affetsin!..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA