Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

İki yazıyla Turgay Renklikurt!.

Kafka'nın ünlü uzun öyküsü "Dönüşüm/ Metamorfoz" şöyle başlar..
Gregor Samsa bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında bir böceğe dönüşmüş olarak buldu."

***
Aslında "Öyleyse ona niye bu kadar değer veriyorsun da, köşende bu kadar yer ayırıyorsun" diyeceksiniz.. Çok sevdiğim dostumdu, ilk gazetecilik yıllarımda. Çok değerli atletti. Sonra çok değerli bilim adamı oldu. Sonra gazeteci oldu ve ne olduysa ondan sonra oldu.
Bu dönüşümü iki yazı ile anlatacağım size..
İlkini 31 Ocak 2008'de "Bir dostun yok oluşu" başlığı ile ben yazmıştım..
***
Turgay Renklikurt 50 yıl öncesinin müthiş dostlarımdandı.
O genç ve parlak bir atlet, ben genç ve atletizm delisi bir gazeteci. O zaman gazeteler gece çalışırdı, şimdiki gibi, 9/7 devlet memuru mesaisi değil. Gazete Rüzgârlı Sokak'taydı. O zaman bu ülkenin tek bağımsız atletizm sahasına yürüyüş mesafesinde. Hemen her gün gazeteden önce atletizm sahasına uğrardım. Ekremler, Cahitler, Fahirlerle sohbet için.. Gazeteler o zamanlar atletizm de yazarlardı. Bunlar ülkenin spor idolleriydi..
Turgay'ı onların arasında tanıdım bir genç atlet olarak..
Sonra ikimiz de büyüdük.. Turgay bilim adamı oldu.. Gazeteciliğe de başladı. Gerek kendi bilim dalında, gerek atletizm üzerine enfes yazılar yazmaya başladı..
Günümüz anlayışı, onu Akşam'ın spor sayfalarına sığdıramadı. Çünkü sadece futbol ve asparagas yazmıyordu.
İzini ondan sonra kaybettim..
Cüneyt Ağabey öldüğünde adı ilk aklıma gelen oydu. Kenan, Cüneyt ve ben, başladığımız atletizm sohbetlerine, Mehmet Aslan'ı alarak devam etmiştik. Şimdi Cüneyt Ağbinin yerini kim dolduracaktı?.. Tabii, Turgay!..
Onu aramayı düşünürken, telefon geldi. "Yücel'le Süreyya ekranda" diye.. İkisi de bitmiş iki insanı izlemek gelmedi içimden ama evdeydim ve boştum.
Kumandaya dokundum. Karşıma Turgay çıktı.. Programda o da vardı, uzman konuşmacı olarak..
Dinledim.. Dinledim..
Bir dostun, bir devin, bir harika adamın tükenişine şahit oldum..
Ekranda benim 50 yıldır tanıdığım Turgay yoktu.
Sportmen.. Spor ahlakına tapan, bilim adamı..
Centilmen.. Esprili.. Düzeyli Turgay yoktu.
Bir kıskançlık denizinde boğulmuş, bir kenara itilmiş, unutulmuşluk öfkesi içinde kendini kaybetmiş, spora, spor ahlakına, bilgiye, yoruma, uzmanlığa saldıran birisi vardı..
Süreyya ile Yücel'in goygoycusu, çanak sorular, ayıp yorumlarla, herkese, hatta ölmüşlere, Kenan'a ve Cüneyt'e saldırıyordu.
Yücel ve Süreyya zaten bitmişlerdi.
O program da, Turgay'ın bitişi oldu..
***
İkincisini geçen hafta Turgay Renklikurt yazdı..
***
Malum, G.Saray Kulübü borç batağında, UEFA gözetiminde. Dosyası dükkân kapatacak bilgilerle dolu. Kulübe kahve falı örneği ha bugün ha yarın birilerinin el koyup, anlı şanlı bazı yöneticilere.
'Gelin bakalım' denmesi bekleniyor. Futbolculara paraları zamanında ödenmiyor. Kulübün geleceği puslu...
Takımın antrenörü Riekerink, mobbing (Kaçırtma) aşağılama, yalan, iftira salvolarıyla ufalanma işlemine tabi tutuluyor. İnanın, çarmıha gerilmiş İsa bile zamanında bu denli aşağılanmaya tabi tutulmamıştı. Riekerink'i aşağılamanın nasıl bir "Histerik boyut" aldığını anlamak için "Altyapı hocası" diye suçlanıyor diyeyim, varın gerisini hesap edin.
İlginçtir, Riekerink bu aşağılamalara, işkenceye "Öbür yanağını çevirme" dışında bir tepki göstermiyor.
Allah'ın işine bakın, G.Saray takımı tüm bu namüsait şartlara, dibe çekmelere ve ihanetlere rağmen, Fenerbahçe'nin bir puan önünde, ligin üçüncüsü durumunda..
Düşünün bir, antrenörü acemi, tecrübesiz, beceriksiz, zavallı; yönetim ve kulüp dipte. Takım ise zirve yarışında.
Ya bu lig çok zavallı, ya yazar-çizer takımı cinnet geçiriyor veya G.Saray'ı ve Riekerink'i "İyi saatte olsunlar" bir şekilde koruyor. Sizce hangisi?
***
"Histerik, hatta cinnet boyutlarındaki gazeteci"ler dediği, onu hâlâ dostu sanan Öcal Ağabeyim ve ben başta Riekerink'i eleştiren, kendi dışındaki tüm spor medyası..
Ben neyse ama ölmüş, cevap şansı olmayan Kenan'a, Cüneyt Ağabeye saldırırken amacı, medya şöhreti olmaktı. Böyle tipleri iyi tanırım.
Vardır. Biri de zamanında şöhret olmak için zamanın en popüler ve en sevilen futbolcuları Fenerli Rıdvan ve Galatasaraylı Tanju ile bana saldıracağını Genel Yayın Müdürüne açık açık söylemişti.
Saldırdıkları burda.. O nerde?.
Yücel ve Süreyya goygoycusu, bunca yıl sonra medyada istediği yere bir türlü gelemedi. Şimdi Başkan Dursun Özbek ve Riekerink goygoyculuğu yapıyor.. Florya'da, ya da kulüpte bir yerlere gelmek için mi?.
Yazısının başlığı ile soralım..
"Sizce hangisi?."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA