Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Niye bu kadar fazla kaza oluyor?.

Dün "Son iki ayda, iki İzmir, bir Ankara, yaklaşık 2 bin kilometre yaptım, karayollarımızda, bir tek trafik polisi, bir tek trafik aracı, bir tek trafik kontrolü görmedim. Şehirlerarası yollar, dağ başı gibi yol eşkiyalarına terk edilmişti. Onlar da bildikleri gibi araba kullanıyorlardı. Korkusuz. Çünkü yakalanmayacaklarını biliyordu. Çünkü o yollarda trafik kontrolü diye bir şey olmadığını biliyorlardı" diye yazdım..
Çıktım.. Akşam haberlere bakıyorum, kanallarda..
Aynen yazdığım gibi, hafriyat kamyonları dahil, ölümlü yaralanmalı yığınla kaza.. Ana sebep "Direksiyon hâkimiyetini kaybetmek.."
İnsan direksiyon hâkimiyetini niye ve nasıl kaybeder?.
Hızlı gidiyorsa.. Yolda cambazlık yapmaya kalkıyorsa.. Cep telefonu elindeyse, hatta mesaj yazıyor, arabayı tek elle ve bakmadan kullanıyorsa.. Yani kuralları ihlal ediyorsa, genelde..
Bunların hepsi bizde olağan..
Çünkü kimsede "Kural ihlal edersem yakalanırım" korkusu yok. 2 bin kilometre yapıp polis görmeyen adam niye korksun ki?.

***
Yıl 1977.. Arizona- Nevada arasında hani doğa belgesellerinde çok izlediğimiz ünlü Novajo çölünde gidiyoruz. Arabayı kayınvalde kullanıyor. Ben yanındayım. Holly arkada.. İki saattir çöldeyiz ve iki saattir kayınvalde arabayı nasıl dikkatli, nasıl her kurala uyarak kullanıyor.. Dikkat çekecek kadar dikkatli yani..
"Yahu" dedim, "En son gördüğümüz canlı yaratık iki saat evveldi. Ne yolda, ne ufukta bizden başka hareket eden yok. Kollarını yukarı kaldırıp teslim olmuş kovboy gibi duran şu devasa kaktüslerden mi çekiniyoruz!."
"Tam üstüne bastın" dedi, kayınvalde.. "O dev kaktüslerin arkasından hemen bir motosikletli polis çıkabilir. Çıktı mı da yazacağı ceza can acıtır.."
***
Yıllar sonra, bu köşeye başladığım devirlerde, Amerika'da trafik eğitimi görmüş zamanın İstanbul Trafik Müdürü Şevket Ayaz, bana geldi bir gün..
AYR diye bir şeyden bahsetti..
Algılanan Yakalanma Riski sözcüklerinin baş harfleri..
Bu, 1'den 100'e bir cetvelmiş. Bir bölgede, ülkede AYR derecesi ne kadar yüksekse, kural ihlali o kadar az olurmuş. AYR aşağılara düşüp, sıfırlara yaklaşınca da, kazasız gün, faciasız ay geçmezmiş..
Ayaz "AYR'nin yüksek olması iki şeye bağlıdır" dedi.. "Birincisi, trafik suçu işlediğin zaman nerede olursa olsun, yakalanma ihtimalinin yüksek olduğunu bilmen.. Bunun için çok sıkı çalışan, izleyen ekip gerek.. İkincisi yakalandığında ödeyeceğin cezanın çok yüksek olması.. O zaman 'Ya yakalanırsam' korkusu, en ıssız yerde bile içinde olur."
Ayaz'ı dinlerken anladım, çölün ortasındaki kaktüsün arkasında "Ya polis saklanıyorsa" diye korkan kayınvaldemi..
Amerika'da çölün ortasında AYR, nerdeyse 100.. Bizde artık İstanbul'un içinde, en yoğun otoyolumuz TEM'de, Kartal'da Emniyet şeridine pervasızca giren yüzlerce arabayı kullananda AYR, Sıfır.. Sı- fır!.
Çünkü o yoldan her gün gidiyorlar ve yakalanmıyorlar.. Kırk yılın bir başı yakalansalar bile, ödeyecekleri ceza, ne bileyim Bebek'te bir valeye verdikleri para kadar nerdeyse.. 365 gün, günde iki kez milleti eşek yerine koyup Emniyet Şeridi'ne dal, orayı aktif şerit yapıp, ambulansın, polisin, itfaiyenin yetişmesini engelle.. Senede üç kere, üç otuz para ceza öde, ne olacak ki?.
Nişantaşı kavşağını bilirsiniz.. Günün hemen her saatinde kilittir. O civarda oturanlar, iş yeri olanlar nasıl sağlıklı kalır bilmem.. Çünkü bu ülkede kilitlerin korna çalarak çözüldüğünü sanan gerzekler, durmadan basarlar, beklerken.. Gürültü kirliliğinin, çevre kirliliğinden daha zararlı olduğunu söylüyor bilim adamları.. Adamların ömrü göklere ulaşan korna sesleri arasında geçiyor ki, İstanbul'da korna çalmak da yasak. Cezası var.
Nişantaşı kavşağı durmadan kilitlenir, ben 1981'de bu kente taşındığımdan beri, ama kimse aldırmaz. Vali Konağı denen bina 50 metredeyken üstelik, kimse aldırmaz.. Trafiği "Çıkamayacakları kavşağa her yandan dalanlar" kilitler.. Orada görevli polisler de öyle bakarlar, 35 senedir. Öyle bakarlar.. Çünkü "Çıkamayacağın kavşağa girmeyeceksin" kuralını, bu kuralı ihlalin cezasının olduğunu oradaki polisler bile bilmez.. Çaresiz çaresiz bakarlar etrafa. Ne kilitleyene ceza yazarlar, ne de kornaya asılana..
Ve dahası.. Yolu açmak için müdahale eder ve yolu kilitleyeni de en önce geçirirler, ödül gibi..
Mesela Los Angeles'ta kavşak kilitlemenin cezası 1200 dolardır.. Hadi bizde benzeri 5 bin lira olsun da ceza, biri kilitlemeye cesaret etsin bakalım..
Üstelik Kaliforniya'da bir de "Üçleme" cezası var.. İsterse trafik suçu olsun, belli bir süre içinde üç cezan, mahkumiyetin olursa "Sen bu eyaletin uygar vatandaşları arasında yaşama hakkına sahip değilsin" der yargıç ve üçleyene "Ömür boyu hapis"e varan cezalar verir.. İnanmazsınız ama aynen öyle..
Hadi şimdi siz siz olun da, o kentte, o eyalette, o ülkede, bile bile trafik suçu işlemeye cesaret edin.. Hadi o ülkenin yollarında, uygar vatandaşı eşek yerine koyup uyanıklık yapmaya kalkışın bakalım, ne oluyor?.
Ne olacağını o ülkede herkes bildiği için, oralarda uyanıklar çıkmaz..
Bizde "Hiçbir şey olmayacağını" herkes bildiği için, kuralları ihlal eden uyanıklar ödüllendirilir.
Uygar vatandaşın ömrü de yollarda hıyar gibi beklemek ve sağa sola bakıp öfkelenmekle tükenir..

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA