Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Bayan değil, KADIN!.

Gelişim Günleri'nden koptu geldi Sevgili kardeşim Seda Güler ve masama kondu. Yasemin koydu.. "Bayan Değil, Kadın!."
Seda'nın son kitabı bu..
Önce Gelişim Günlerimizi hatırladım. Meslekteki en mutlu yıllarımdır. Bir Gelişim Takımı vardı çünkü.. Gelişim'den eser kalmadı ama o takım hâlâ var.. Öyle sımsıkı Gelişimciler olmuştuk.
Ben Erkekçe'yi yönetirdim. Seda, Kadınca ile olay yaratan sevgili Duygu'nun (Asena tabii.. Ölümsüzlüğe ulaşan Duygu Asena) yardımcısıydı. Duygu ile yarışan bir feministti ayni zamanda...
Teknik Müdürümüz Güman (Birincioğlu), Seda ve ben üçlü bir takımdık, ayrıca... Sinema takımı.. İki günde bir 14.00 matinesine bir sinemaya gider, sonra Gelişim'e dönerdik. O saatlerde, hele yağmur da yağıyorsa, taksi bulmak ne mümkün. Kaç kez otostop yaptık. Tabii, Güman'la benim gibi iki sapa kim durur. Seda yolun kenarında parmak kaldırır, biri durdu mu doluşurduk.
Menzile ulaşmak için bir "Feminist Kadın"ın dişiliğinden faydalanırdık yani..
Sevgili Seda, Feministlerin en yoğun kavgasını kitabına başlık yapmış..
"Bayan Değil, Kadın!."
Ben yeri geldiğinde "Kadın" sözcüğünü kullanırım. "Yolda bir bayana rastladım" demedim hiç. Demem de..
Ama, Anadolu insanı için geleneksel netameli bir sözcük "Kadın.."
Bazen Seda'nın kendisi bile "Kadın" demez.
Mesela.. "Kız arkadaş" vardır bizde de, genelde dünyada da.. "Girl friend.." Seda hiç "Kadın arkadaş" dedin mi, ya da duydun mu?. Oysa, kitabında hep sözlük anlamları üzerinde durmuşsun.. "Kız" ile "Kadın" arasında çok ince bir fark vardır. Cinayet sebebi olacak kadar, zar gibi ince..
Yani bazen dil alışkanlıkları, bazen de, senin yazdığın gibi kibarlık "Kadın" denmesini önler.. "Hanım" der Anadolu insanı.. "Hanımefendi" derim ben mesela. Çık kırsala.. Gir yol kenarı bir benzinci dükkanına.. "Abla" der, 50 yaşındaki adam, 30 yaşındaki kadına.. Hatta "Teyze" der. Bunlar hısımlık, akrabalık hitapları değil, "Saygı" ifadeleridir.
Neyse..
"Neden bu kitabı yazdın" sorusuna Seda şöyle cevap veriyor.
"Amacım, günlük hayatta karşılaştığımız basit gibi görünen ama etkileri ve sonuçları çok önemli konulara değinmek. Doğru bildiğimiz yanlışlara yanlış bildiğimiz doğrulara dikkat çekmek.
Alışılagelmişin dışına çıkarak aykırı düşünmeye çalışmak.
Bir anlamda ezber bozmak...
Mesela, neden yemek yapmayı sadece kadınlar bilmek zorunda?
7 yaşında küçücük bir kız çocuğundan beklediğimiz bir beceriyi koskoca erkeklerin yapmamasına ve bunu yapmamakla övünmelerine ne demeli?
Tabii ki her kadın yemek yapmayı bilmeli."
Sevgili Seda'nın örneği peşin hüküm.. Erkekler de yemek yapmayı bilirler.. Hem de nasıl bilirler..
Mesela biz tatil ve bayram günlerini iple çekerdik. Çünkü Subay babam o günler mutfağa girer ve lezzet fırtınası yemekler hazırlardı. Hele bir "Yoğurtlu, yumurtalı kebap yapardı ki, bugün kebapçı menülerinde yok. Onun yamağı olarak ağbimle mutfağa girdiğimizden biz de öğrendik.
Seda bir gün bana gelsin de ona yapayım..
Erkek ve yemek bir vakit meselesi Seda.. Kadın da, erkek de çalışırsa, ikisi de mutfağa girerler, girmeliler.
Ama erkek dışarda, kadın evde ise iş bölümü yapılmış demektir.
Sevgili Seda aynen yaşanmış bir örnek daha vereyim.
Holly, Balgat'taki Amerikan Okulundaki işine sabah altıda başlamak için 4.5'ta kalkar, 5'te evden çıkardı.
Çamaşır makinesine koyduğu çamaşırları da, evden ona, on bire doğru çıkan ben balkona asardım..
Bir gün mahalle kadınlarından şikâyet geldi. Düşün BasınTepe orası.. Hemen hepsi gazeteci eşleri..
Ben eşlerine kötü örnek oluyormuşum.. Nasıl kötü örnek oluyormuşum?.
Bütün mahallenin gördüğü bir balkonda çamaşır asıp toplayarak..
Kızanlar erkekler değil, yanlış yazmadım. Kadınlar!.
Bir örnek daha.. Onu daha önce de yazdım..
Bir Ramazan günü Şişli'de ara sokaklarından birinde yürüyorum. Mahalle kadınları kapının önüne karşılıklı oturmuş topu bekliyor bir yandan da sohbet ediyorlar.
"Dün gece kocam beni bir dövdü, bir dövdü.. Nasıl mutlu oldum.."
Bre aman.. Bu ne?. Kadın dayak yemesini övünerek anlatıyor, komşulara..
Kıskançlıktan kadın dövmek, erkeğin ne kadar sevdiğini gösterirmiş meğer..
Şişli'deki kenar mahallenin karısı değil sadece Seda.. Amerikalı eşim Holly bana bir gün "Sen beni sevmiyorsun" dedi.
"Nerden çıktı" dedim.. "Beni kıskandığını hiç görmedim ki" dedi.
Yani gecekondu kadını kafasıyla, en önemli Amerikan Üniversitelerinden birinden mezun Amerikalı kadın kafasının farkı pek yok.
İşte bu kafaların değişmesi için "Feminizm" yararlı oldu, Seda..
Erkeklerden önce kadınların kafaları değiştiyse biraz, kutlarım sizi..

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA