Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HINCAL'IN YERİ HINCAL ULUÇ

Gidin.. İkiniz de gidin ne olur!.

Bir yanda Galatasaray'la sanki kişisel oyuncağıymış gibi oynayan, alenen resmen alay eden Fatih Terim, öte yanda, Milli Takım'ı daha daha kişisel oyuncağına çevirip, daha da beter duruma düşüren Şenol Güneş..
Dün spor sayfalarımızın nerdeyse yarısı bu ikisine ayrılmıştı.. Hazretler konuşmuşlar, biz de yazmışız.. Ama öyle üslupla yazmış ve başlıklar atmışız ki, suçun hepsi aslında onu eleştirenlerde..
En yoğun en sert eleştiren de ben olduğuma göre, işte duyun ey ahali..
"Galatasaray'ı da, Milli Takım'ı da bu hallere düşüren, yaşlı bunak Hıncal Uluç'tur. Onu bir daha sakın okumayın.
Okursanız da aldırmayın, gülün geçin.."

*

Bakın Şenol Güneş'e ayrılan tam sayfanın manşetine..
"Öz eleştiri yapıp, gelecek adına umut dağıtan A Milli Takım Teknik Direktörü Güneş, önemli mesajlar verdi:
Ortalığı tozu dumana katıyorlar!"
"Ortalığı tozu dumana katıyorlar" nasıl bir Türkçe ise artık..
Yukardan aşağı yarım sayfa iniyor, Şenol Güneş'in Zoom aracılığıyla, spor müdürleriyle yaptığı basın toplantısı..
Niye Zoom?. Çünkü o zaman kim davet aldı ise o katılabilir ancak. Mesela en büyük eleştirmen ben katılamam ve soru soramam.. Amaç da o zaten..
Şenol konuşsun, bitirsin, kapasın. Kimse soru sormasın..
..Ve Spor Müdürüme ben soruyorum şimdi?. O yarım sayfa koyduğun Şenol Güneş açıklamaları arasında "Öz eleştiri hangisi?." Okudum.. Bir daha okudum.. Bir cümle.. Hepsi bir cümle..
"Ben de tercih hatası yapmış olabilirim!." "Yaptım" bile değil.. Yapmış olabilirmiş..
Sevsinler özeleştiriyi.. Onda bile kararsız adam..
Tercih hatası yapmış olabilmesinin (!) sebebi.. Martta ya ilk maçımız, daha ekimde, kasımda oyuncu denemek istiyormuş..
Sanki Beşiktaş'ta yaptıklarını bilmesek?.
Şenol, senin başında olduğun hangi takımda istikrarlı bir kadro kuruldu, bir takım iskeleti belirlendi?.
"Madem oyuncu deneme uğruna, Türkiye'yi, Hatayspor'a temsil hakkı versek birinci çıkacağı o zayıf Avrupa Milletler Ligi'nde küme düşürdün, o zaman şu kurduğun iskeleti söylesene" diyen oldu mu, Zoom'lu toplantıda seni dinleyip kafa sallayanlar arasında?
Olmadı tabii.. Hadi ben şimdi sordum. Cevap ver bakalım.. Hem Zoom'lu, mumlu değil. O kafa sallayanlarla da konuş, yorum görüş al ve öyle cevap ver, üç gün düşünüp.. Verebilirsen, özür dilerim..
Martta toplayacağın takımın iskeleti belli mi, şimdi peki?.
"Ben hırsızlık yapmıyorum" demişsin.. Öyle bir şey diyen mi var?. Dedikleri "Dünyanın en fazla para kazanan 3 Milli Takım Hocasından biri olduğun.." Yalansa söyle.. Ve de tabii, bu parayı hak etmek için ne yaptığını da söyle?.
Mesela 2020 yılında kaç para aldın?. Milli Takım'ın başında fiilen kaç gün kaldın?.
Bu günler içinde sahada ne başardın?. Saha dışında, düşünce alanında Milli Takım'ı nereye getirdin?.
Mesela Dünya 3'üncüsü olduğun 2002 yılında Fatih Terim ve Mustafa Denizli hazır bir takım bırakmışlardı sana.. Bu defa sen kendin bunca yılda bir hazır takım, geçtik iskelet yarattın mı?.
"Çalıştığımın karşılığını alıyorum. Beni paspas yapamazsınız" demişsin. Paspas evin en önemli aracıdır. Dışarının pisliğinin içeri taşınmasını önler, Şenol Efendi!. Keşke paspas kadar işe yarasaydın!.
"Şu anda iyi durumda iki futbolcumuz var" diye aczini itiraf etmişsin. "Yusuf ve Merih!." Peki, tüm Fransa'nın ayakta alkışladığı Lille'i ayakta tutan "Üç Türk"ü yazan da Fransız basını..
Yusuf, Zeki ve Burak!. Yusuf bu sezon takımının 9 golünü atan adam.. Sen kaç dakika oynattın da, Yusuf Yusuf oldu ha?.
Sen oynattıkça Merih güven sahibi olmuş..
İtalya liginde şampiyonluğa oynayan Juventus'un stoperi, sen oynattıkça kendine güven kazanmış. Vay be!.
Sen neymişsin be Şenol?.
"Yusuf da Merih'in yolunda" imiş, gene sayende.. Yahu Fransa liginin ikincisi Lille'in yıldızı, takıma sadece bu sezon 9 gol kazandıran, her maçta mutlak asist de yapan Yusuf'ta özgüven yok da, sen kenarda oturttukça "Olacak" öyle mi?.
Hocam şaşkınlığın beynini sarsıyor, diline vuruyor..
"Sen ne diyorsun" diyen yok Zoom'cularda..
Bir de hani cart kabadayılık var ya, onu yapmışsın, gerzeğiz ya biz yutarız..
"Başarısızlığı alıyorum.. Bedel ödenecekse o çoktan yapıldı?." Hangi bedeli ödedin Hocam, hangi bedeli ha?.
Seni dünyanın en pahalı üçüncü hocası yapan milyonlarca euroyu alma zahmetine katlanman mı, bedel ödemek ha?.

*

Bu yazının ikinci kısmı, yani Galatasaray'la alenen alay eden Fatih Terim bölümü yarın, sevgili okurlar!.

***


Sen de mi Haşmet!.

En yakın arkadaşımdı Haşmet Babaoğlu.. Ondaki cevheri keşfetmem o yakınlık sayesinde oldu.
Yediğimiz, içtiğimiz ayrı gitmez, tatillerimizi bile beraber yapardık. Ben onun Alaçatı'yı keşfetmesini sağladım, ama o bir türlü eli değip de beni Ayvalık, Cunda, Assos'a götüremedi. İçimde ukdedir.
Köşe yazarlığına teşvik ettim. Spor yazmaya teşvik ettim. Yaşamdan Dakikalar ve 90 Dakika gibi efsane olan iki programda benim ısrarlarımla yer aldı..
Niye anlatıyorum..
Son yıllarda artık pek rastlaşmaz olduğumuz o müthiş bilgili, kültürlü, çok okuyan, çok bilen Haşmet'in dün kanımı dondurduğunu söylemek için..
"Mutasyon" başlıklı yazısına heyecanla daldım. Daha ilk kelimesinde tokadı yedim.
"Bilimperestler çıldırmak üzere.." "Bilimperest" yani "Bilime tapanlar" dedikleri, Kovid-19 felaketiyle savaşan bilim adamları.. Onların tavsiyelerine uyan ülke yöneticileri ve onları dinleyen bizler.. Hepimiz..
Niye çıldırıyormuşuz biz.. O da ikinci cümle..
"Çünkü yüce bilimleri bir türlü işin içinden çıkamıyor..." Yahu bilimle de dalga geçen Haşo!.
Çıldırmak üzere olan acaba sen misin, ben miyim?.
Kovid-19 bir virüs hastalığı.. Bilim henüz virüsleri çözebilmiş değil. Bakteri hastalıkları için aşı bulundu. İlaç bulundu.
Geçmişin faciaları veba, tifo, tifüs, koleradan, zatürreden, veremden ölen kaldı mı dünyada?. Ya da çiçekten..
Ben doğduğumda nerdeyse her mahalle, her okulda trahomlu çocuklar vardı Kilis'te. Yığınla da kör.. Her mahallede yüzünde şark çıbanı izi olanlar..
Nerde şimdi?. En fakir mahallelerde bile yok..
Virüsü de çözecek bilim elbet. Ama şimdi dünya kabul ediyor.. Kovid belirsiz hâlâ. Her kafadan bir ses çıkmasının sebebi bu. Adını baş sayfalara geçirmek isteyen konuşuyor. Baş sayfaya geçmenin yolu da "Kötü haber" vermek..
Örnek.. Yazının başlığı... Mutasyon..
Kovid-19, zaten daha önceki Sars virüsünden mutasyon geçirerek doğdu.
O da mutasyona uğrayacak tabii..
Bilimden haberi olan, biliyor.
Dünya Sağlık Örgütü adına konuştu bilim adamı.. Bilimsel konuştu.
Darwinci konuştu.
"Doğada esas, survivaldır. Yani türünü sürdürebilmek.. Kovid-19 sadece insanda yaşayabilen bir tür.
Tüm insanları öldürürse, kendisi de biter. Bu yüzden mutasyona uğramak, öldürücü olmaktan çıkmak zorundadır." Peki bu "İyi" mutasyon haberini kaç gazete haber yaptı, kaç köşe yazarı yazdı?. Kimse..
Ama şimdi bizden, adını bile yazmadığın (Bilmediğin, ya da yazmaya değer bulmadığın) bir uzman (!) "Şimdi virüs gıdalardan bulaşmıyor dersek, iki gün sonra bulaştığına dair bulgularla karşılaşabiliriz" demiş.. Niye demiş?.
Kötü haber ya.. Panik yaratacak ya..
"Bu nasıl söz?. Sen kimsin" diyeceğine, her kimse onun lafına "Bilim" bize de "Bilimperest" diye saldırıyorsun Haşo..
Muhalif gazeteler "Kimse heveslenmesin.
Aşı yok. Zamanında sipariş etmedik. Artık çok geç. Yok. Zaten gelse de ancak zenginler alabilir. Çünkü pahalı" diye yazdılar üç gün önce, utanmadan sıkılmadan.
İşte milyonla geldi ve gönüllülere yapılmaya başlandı bile. Yaygın aşılanma ise, bedava olacak... Herkese ve parasız.. Utanmaz yalanlarından özür bile dilemez bunlar. Kaç kişi inanırsa kardır onlara çünkü..
Şimdi sen, zaten bilimsel bir gerçeği güya "Onlar söylüyor" diye yayıyorsun.
"Aşı mutasyona uğramış virüse çare olmaz.." Olmaz tabii. Grip aşısı niye her sene değişiyor Haşo?. Yeni mi öğrendin?.
Amaç Kovid-19'u bitirmek değil, hızını kesmek.. Alınan önlemler ve aşı hasta sayısını, bulunan ilaçlar da ölümleri azaltacak..
Bilim, bu belirsiz, hâlâ belirsiz, her zaman belirsiz virüs üzerine şimdilik sadece bunu başarabiliyor. Uyarsak, hasta sayısı da, ölümler de azalır. Yani başarı elde edilir.
Senin gibi sevilen ve çok okunan bir yazara düşen görev ne bu savaşta.
"Halkın kendine ve ülkesini yönetenlere güvenini arttırmak.." Güven artsın ki önlemlere uyulsun. Güven artsın ki yarınlara umutla bakılsın.
Kendine güven bağışıklığın baş ilacı.
İnsanın kendi bağışıklığı ise, Kovid-19'a karşı en büyük silah!.
Ülkeyi yönetenlere güven ise, alınan önlemlere uyulması için en büyük teşvik..
Yazını en başından sonuna dek bir daha oku Haşo.. Oku ve "Mutasyon terimi giderek bir heyulaya dönüşecek" diye biten yazının kime, kimlere hizmet ettiğini iyi düşün..

***


Haldun Dormen!.

Hayatta en sevdiğim insanlardandır, Haldun Dormen.. "Tiyatroyu bana o sevdirdi, hayran olduğum pek çok sanatçıyı o yetiştirdi, o sahneye çıkardı" desem yetmez mi?. İnsan, dost, arkadaş olarak da çok sevdim..
Bugün 81 yaşında her gün hâlâ bir sayfa yazı yazıyor ve sizlere ulaşıyorsam, 92 yaşında hâlâ sahneye çıkıp Kibarlık Budalası'nı hem oynayıp, hem yöneten Haldun Dormen'den ibret almamdır.
Sabah gazetemde Kovid-19'a yakalandığını okudum. Mikrobu sahneye koyduğu son oyununun provalarını yönetirken, virüslü ama haberi olmayan bir oyuncudan kapmış.. "Çok iyiyim. Kontrol için şimdilik hastanedeyim, dostlar merak etmesin" diye de haber salmış..
Eee!. Haldun bu.. Kolay yenilmez..
Nelerle baş etti, 92 yıldır o eğilmez baş!.
Gazetem bitti, Ercan içeri girdi.. Elinde gazeteye bırakılmış bir paket.. Açtım bir kitap..
"Yaşlanmaya Vaktim Yok!." İmza?..
Tahmin ettiniz.. Haldun Dormen!.
Benim de Haldun Dost.. Benim de!.
Arka kapakta Haldun, bu bilmem kaçıncı kitabını yazmaktaki amacını anlatıyor..
Tüm gençler.. Kitabı alıp okumasanız da, bu amacı okuyun. Kesin, saklayın ve her fırsatta çıkarıp ezberleyin..
"Bu kitabı yazmaktaki asıl maksadım, yaşadıklarımı gençlerle paylaşmak ve kapattıkları umut kapılarını onlara yeniden açmaktır. Umut varsa, hele biraz da azim olursa her şey nasılsa yoluna girecektir. Umutsuz yaşamın hiçbir anlamı, hiçbir rengi yoktur. İnsanın umutsuzluk girdabına kapılırsa, yok olup gitmesi işten bile değildir. Güler yüzlü umut, her an her kapının arkasında sizi beklemektedir."

***


Tebessüm
Yaşlı ama saygın görünüşlü kadın yeni açılan galerideki sergiyi dolaşıyordu. Bir modern resmin önünde durdu, baktı baktı.. Tablosunun başında duran ressama "Allah aşkına bu nedir" diye sordu. Ressam gülümseyerek "Sayın hamfendi" dedi. "Bunun bir anne ile kızı olduğunu düşündüm.." "Madem öyle düşündünüz de" dedi, yaşlı kadın, "Neden öyle çizmediniz, peki?"


Sevdiğim Laflar
"Bir mum yakmak, tüm dünyayı aydınlatmak demektir. Siz de bildiklerinizi çevrenizle paylaşıp hemen bir mum yakın ve dünyayı aydınlatın!." Haldun Dormen

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA