Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SEVİLAY YAZIYOR SEVİLAY YÜKSELİR

Ahmet Kaya ve Mustafa Sandal hangi reklamda buluştu?

Muhakkak fark etmişsinizdir. Başta İsmet İnönü, Turgut Özal sonra Kemal Sunal, Kenan Işık, türkücü Belkıs Akkale, futbolcu Hamit Altıntop gibi ünlü isimlerle hazırlanmış Malatya reklamlarını. "Dünya kayısı başkenti" unvanına sahip kentin, yeni tanıtım kampanyası için çok enteresan bir reklam projesi başlatan Malatya Valiliği, kayısının ne kadar sağlığa faydalı olduğunu izah edebilmek için böyle bir yöntem geliştirmiş ve üne kavuşmuş bütün doğru isimleri o reklam tanıtımında kullanmış. Üstelik de en ufacık bir siyasi fark gözetmeden.
Niye böyle diyorum? Çünkü, geniş kapsamlı reklam filminde birbirinden değişik vizyona ve misyona sahip tüm Malatyalı ünlülere hakları teslim edilmiş. Ahmet Kaya'dan tutun da Mustafa Sandal'a, İlyas Salman'dan, Nehir Erdoğan'a, Gani Şavata'dan, Füsun Önal'a kadar uzanan birbirinden ünlü yıldızlar, "Gurur tablomuz" diyerek birbiri ardına sıralanmış. Ben de o daha geniş kapsamlı reklam posterini geçtiğimiz hafta Ankara'ya gittiğimde tam bir Malatya hayranı olan Yavuz Donat'ı ziyaretim sırasında gördüm. İçten içe kayısıyı anlatan, öven ve hatta göklere çıkaran tanıtımda kullanılan isimler öylesine dikkat çekmiş ki, sadece Yavuz Ağabey değil, onunla birlikte çalışan yardımcıları bile hayran kalmışlar kullanılan temaya.
Elbette ki memleketime olan bu ilgi hem beni çok etkiledi, hem de feci şekilde merak uyandırdı. Düştüm yollara, bu reklam kampanyasının fikir babasının kim olduğunu bulmaya... Öğrendim ki, bir süre önce ülkemizi ziyarete gelen ve öğrencilerle sohbeti sırasında, "Neden Türkiye AB'ye kayısı da pazarlamasın?" diyen Obama'nın bu vurgusunu Malatya kayısısının tanıtımı için kullanan kişiyle aynı kişi. Hani şu, "Gün kurusu" tabir edilen koyu renk kuru kayısıyı, verdiği boy boy ilanlarla, "Bundan sonra 'Abrıcobama' olarak anılacak" diyerek, yaptığı esprili çıkışıyla memleketi kahkahaya boğan ama aynı zamanda bir kez daha Malatya kayısısına dikkat çeken adam...
Yani,Vali Halil İbrahim Daşöz... Kendisi Malatyalı değildir ama oturduğu koltuğun, aldığı sorumluluğun farkında olan süper bir kamu yöneticisidir. Kanımca, rahmetli Recep Yazıcıoğlu'ndan sonra gelmiş en pratik zekâlı, çalışkan ve özverili validir. Emin olunuz ki bu vali sadece Malatya'da değil, görev aldığı her kentte, o kentin imaj ve tanıtımı için aynı performansı, aynı kararlılıkla gösterir... Peki, bu valinin bu kadar başarılı olmasının, yaşlı genç demeden tüm kent insanının kalbini fethetmesinin altında yatan sır nedir?
İşte, Vali Daşöz'ü bilenlerin, tanıyanların 'şıp' diye yanıtlayacakları soru. Çok basit!
Sadece işini yapıyor da ondan. O bazıları gibi, başa değil, tabana...Siyasilere değil, halka koşuyor... Kraldan çok kralcı kesilmeyip, mesela bir kamu yöneticisinin muhalefet liderleri ile tartışmaya girmemesi, kent yönetiminde olan bir kişinin siyasi parti yöneticilerini makamlarında ziyaret edip, "Bu hükümet beni bunalttı. Çok üzerime geliyorlar. Lütfen beni önümüzdeki seçimde milletvekili yapın" diyerek el etek öpmemesi gerektiğini çok iyi biliyor. Adeta Türkiye'nin küçük bir modeli olan Malatya'da, din, dil, ırk ve mezhep ayrımı gözetmeden, haftanın 7 günü, 24 saati çalışarak devlet düsturunun gereklerini yerine getiriyor. Bir de üzerine vazife olmayan işlere burnunu sokmuyor! Bunun için başarıyor ve takdir alıyor.
Umudum yetişecek ya da yetişmekte olan tüm kamu yöneticilerinin Vali Daşöz'ün çizdiği bu profili örnek almaları.
Peki, ben bunu niçin yazıyorum biliyor musunuz?
Şunun için; Şövenist denecek kadar Malatyalıyım ama hani, "Türkiye'de bazen iyi şeyler de oluyor" söyleminin doğruluğunu anlatmak için...
Bu nedenle, tüm alkışlar Malatya Valisi Halil İbrahim Daşöz için...

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA