Arda Turan'ın Barcelona'ya transferi, Bayrampaşa'dan zirveye uzanan bir başarı öyküsü.
Türk medyası günlerdir Arda ile yatıp kalkıyor ama bu sevinci abartmıyor muyuz? Belki de bu abartılı sevinç, Türk futbolunun geri kalmışlığının göstergesi... Futbol fabrikası ülkelerde, futbolcuların büyük takımlara transferine bireysel bir başarı öyküsü olarak bakılır. Evet, bizde bu tarz transferler nadir gerçekleştiği için abartılıyor ama abartmanın da bir dozajı olmalı. Arda'nın transferi neredeyse milli bayram ilan edilecekti yahu! Sanki A Milli Futbol Takımı, Avrupa Şampiyonası'na katılmışçasına seviniyoruz...
Aslında Arda'nın transferi Türk futbolu için iyi olmadı. 3 Eylül'de Letonya, 6 Eylül'de Hollanda ile oynayacağız ve büyük ihtimalle Arda bu maçlarda oynayamayacak ya da oynarsa eski formunda olmayacak. Çünkü Arda, Ocak ayına kadar bir takımda kiralık oynamayacak. Takım arkadaşları kamplarda form tutarken Arda, tatilini uzatacak. Fatih Terim bu açığı hazırlık maçlarında gidermeye çalışacaktır ama yaz kampına katılmamış bir futbolcudan Eylül ayındaki hayati maçlarda verim almanız çok zor.
Milli Takım, Avrupa Şampiyonası'na katılmak için zoru başarmak zorundaydı, şimdi en yetenekli oyuncusu tatili uzatacağı için şansı daha da zora girdi.
Eğer Eylül ayında Bodrum tatilindeki fazla kilolarını atamamış, sahada dökülen bir Arda ile elenirsek; atılacak başlıkları, sosyal medyada yazılacakları şimdiden görür gibiyim!