'Manken
güvenlik' haberiyle ilgili gelişmeleri takip etmek için dün sabah saatlerinde istihbarat şefimiz Ertuğrul Erbaş'ın talimatıyla Sabiha Gökçen havalimanına gittim. Şoförümüz Ali Kocatepe ile birlikte "cansız mankenlerin nöbet tuttuğu" nöbetçi kulübelerinin bulunduğu alana geçtim. Alanın girişinde hiçbir uyarıcı levhaya rastlamadık. Herhangi bir yasak olmadığını düşündüm. Biz alana girerken sivil araçlara ve bisikletlilere rastladık. Herkes gibi aracımızla nöbetçi kulübelerinin yanından geçerken, kulübedeki nöbetçi er, boynumdaki fotoğraf makinesini gördü. Durmamızı istedi. Durduk. Asker, komutanına telsizle "Burada fotoğraf çeken bir gazeteci var' diye bilgi geçti. Kısa sürede rütbeli asker ve polis ekipleri geldi. Önce bizi aradılar, sonra aracımızı...
EVRAK 8 SAATTE GELEBİLDİ
Hiçbir görüntü almadığımı söyledim ve makinemdeki kartı gösterdim. Alanda bulunma sebebimi açıkladım. Havalimanı Polis Merkezinde ifademizin alınacağını söyleyerek karakola götürdüler. "Yarım saat içerisinde bırakılacaksınız" dediler. Saatler geçti. Polis her defasında "Jandarmadan evrak gelecek onu bekliyoruz" dedi. Tam 8 saat sonra evrak geldi. İfademiz alındı. Hiç dışarıya çıkmadığımız halde yeniden üzerimizi aradılar ve üzerimdeki tüm flaşbelleklere ve bilgisayarıma el konuldu. Bilgi işlemci memurun, 2 saat süren incelemesinin ardından malzemelerim geri verildi ve gidebileceğim söylendi. İfadem hepi topu yarım saat sürdü, ancak bunun için tam 10 saat gözaltında tutuldum.