Yurtdışında da din görevlilerimiz var. Dil sorunu nasıl aşılıyor? "Allah bütün dilleri bilir" derler. Herkes ana dilinde ibadet edemez mi?
İbadetin belli koşulları var. Ezanın, namaz dualarının dili değişmez. Ancak kişinin şahsi yani 'ibadeti mersume' dediğimiz dualarını istediği dilden yapmasına kimsenin bir diyeceği olamaz.
Diyelim Türkçeyi zor hatta hiç konuşamayan yaşlı insanların yoğun olduğu bir cemaatte, Almanca, Fransızca, Kürtçe ya da başka bir dilde cuma hutbesi okunabilir mi?
Ne derece ihtiyaç olduğuna bakmak lazım.
Son dönemdeki açılımların mütemmim cüzü olarak yapılamaz mı bu?
İbadeti herhangi bir siyasetin parçası diye tartışmak bir yana, bunu düşünmek bile İslam açısından zaittir, yanlış olur. Çünkü yüce İslam dini bir ırkın, bir coğrafyanın, bir milletin değil âlem rabbinin tüm insanlığa gönderdiği bir dindir. Mesela Almanya'daki camilerimize gelen Almanlar da var artık. Diyoruz ki; "Ey hocalar. Hutbeden sonra Almanca bir de özet yapın. Yine Japonya'daki hocamız Enseri Entürk, Arapça, Türkçe, İngilizce ve Japonca özet yapıyor." Ben size bir soru sorayım. Hacca giderken ve döndükten sonraki duygu ve düşünceleriniz nedir?
Dört dörtlük bir hacının duygu ve davranışlarına sahiptim ya da artık öyle olacağım demek iki yüzlülük olur. Ama inananlara olan inancım kat be kat arttı. Takiye mi yapıyor, gibi mi görünüyor, işine mi geliyor, korkudan mı, mahalle baskısından mı böyle davranıyor dediğim insanların nasıl koşulsuz ve halisane inanç içinde olduklarını gözümle gördüm. Hiçbir ideoloji, hiçbir lider, hiçbir baskı, silah, güç kullanımı 30 çeşit milletin, rengin insanını bu kadar kalabalık ve sabır sebat içinde bir arada tutamaz. Şefi görünmese de muhteşem bir orkestraydı gördüğüm.