''Bu hareket, bu dava, kökü derinlerde olan, kökü medeniyetimizle yaşıt olan, medeniyet tarihimizdeki ruhu, ilhamı, ilkeleri, vizyonu ve bu noktada o misyonu üstlenmiş bir davadır. Biz, aslında büyük bir çınarın dallarıyız. Bu büyük çınarın, bu görkemli dava çınarının kökü aynı topraktadır, dalları da aynı gök kubbenin altındadır. Bizim, köklerimizden o tevarüs ettiğimiz gıda, köklerimizden beslendiğimiz kaynak aynıdır. Aslında bugün, işte bu salonda yaşanan bu buluşma, aynı çınarın dallarının, aynı kökten beslenen dava kollarının kucaklaşmasıdır.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün de, yarın da, AK Parti'nin hizmet sevdasını, AK Parti'nin vatan, memleket sevdasını anlamayanları, anlamak istemeyenleri, hayal kırıklığına uğratmaya devam edeceklerini belirterek, ''Milletimiz Allah'ın izniyle hayal kırıklığı yaşamayacak, ama milleti, milletin tarihini, kültürünü, mensubu olduğu medeniyeti tanımayanlar, hem şaşırmaya, hem yanılmaya devam edecekler'' dedi.
Erdoğan, AK Parti'nin kapısının, ''bu büyük dava çınarı''nın her bir ferdi için ardına kadar açık olduğunu vurguladı.
Bu çatının, Türkiye'nin merkez siyasetine yakın, ister sağdan, ister soldan olsun, herkesi kucaklayabilecek imkana, muhabbete sahip olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
''Biz her birimiz, bu teşkilatın her bir mensubu, Türkiye, vatan, millet sevdalıları, yani biz bu milletin adeta mecnunlarıyız, millete hizmet davasının mecnunlarıyız. Afyonkarahisar'dan yola çıkarken 4 şeyi özellikle söyledim. 'Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet' dedim. Bundan tavizimiz yok. Aynı noktadayız. Yine aynı gün bir şey daha söyledim. 'Bizim 3 kırmızı çizgimiz var' dedik. 'Biz, asla bölgesel milliyetçilik yapmayacağız' dedik. Yani, bu ülkenin batısına ne kadar değer veriyorsak, doğusu güneydoğusu da bizim için o kadar değerlidir. Kuzeyine ne kadar değer veriyorsak, güneyi de o kadar değerlidir. Kısaca, '780 bin kilometrenin tamamı bizim için aynıdır, beraberce bu vatan topraklarını ayağa kaldıracağız' dedik.
İşte, onun için şu anda Yüksekova'da bölücü terör örgütü istemediği halde havaalanı yapıyoruz, Şırnak'ta havaalanı yapıyoruz. Bölücü terör örgütü istemiyor. Iğdır'da yaptık, bitirdik ve açtık. Daha 94'te temeli atılmış. Biz iki yılda orayı bitirdik. Bu, bu vatana aşkın bir ifadesidir. Eğer oralarda bugün duble yollar varsa, hastaneler varsa, okullar varsa hala yapılıyorsa... Ama biz yapıyoruz, Hakkari'de dün okul yaktılar. Bölücü terör örgütü bu.
'Biz etnik milliyetçilik de yapmayacağız' dedik. Bu ülke Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abazasıyla, Romanıyla, Arabıyla, Boşnağıyla, aklınıza ne gelirse, bir olduk, birlikte olduk ve birlikte Türkiye olduk. Yaradılanı yaradandan ötürü sevdik. Asla ayrımcı olmadık.
'Dinsel milliyetçilik de yapmayacağız' dedik. Biz, her inanç grubuna eşit mesafedeyiz ve her inanç grubunun inancını yaşaması bizim güvencemiz altındadır. ''
Başbakan Erdoğan, millete sevdalı olan, millete hizmet aşkıyla yanan herkesle bu çatı altında bir olmaktan, beraber olmaktan, istikbale de birlikte yürümekten memnuniyet duyduklarını ifade ederek, ''AK Parti, Türkiye'nin en büyük demokratikleşme dalgasının, değişim, dönüşüm hareketinin lokomotifidir, öncüsüdür'' dedi.
Büyük Türkiye'yi kurmak için farklı toplum kesimlerini, bu hedefe kanalize olan AK Parti iktidarının, birleştirerek, bütünleştirerek, kucaklayarak, büyüyerek, kutlu yolculuğuna devam edeceğini kaydeden Erdoğan, ''İnşallah, 4'üncü Büyük Kongremizi de işte bu atmosfer altında gerçekleştireceğiz. Yüzyıllara sari bu millete hizmet davasını, 30 Eylül'de yapacağımız kongreyle, inşallah daha 10 yıllar boyunca devam edecek bir ruh ve anlayışla geleceğe taşıyacağız'' diye konuştu.
Kesintiler, molalar olabileceğini, isimlerin değişebileceğini, makamların, rütbelerin yer değiştirebileceğini belirten Erdoğan, ''Bu dava, yüzyıllardır aşkla ve heyecanla yürüyen bu hizmet kervanı, daha da güçlenerek yoluna devam edecektir. AK Parti'nin dayandığı, AK Parti'nin tevarüs ederek omuzlarında taşıdığı bu büyük hizmet davası, isimler üzerinden yürüyen değil, tam tersine isimleri kendi potasında eriten bir davadır'' dedi.
Başbakan Erdoğan, kuruldukları andan itibaren kendileriyle ilgili bütün, bütün ön yargıları, yakıştırmaları, suçlamaları bütün senaryoları ''ters yüz'' ettiklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
''Bu davanın ruh kökünü, bu büyük çınarı tanımayanlar her zaman hayal kırıklığı yaşadılar. Çünkü onların farklı alışkanlıkları vardı. Onlar zannediyorlardı ki; AK Parti'nin siyaset anlayışı da aynen onlar gibi olacak. Ama onların düşündüğü gibi olmadı. Çünkü sürekli olarak AK Parti, ezber bozuyordu. Bugün de, yarın da, AK Parti'nin hizmet sevdasını, AK Parti'nin vatan, memleket sevdasını anlamayanları, anlamak istemeyenleri, biz hayal kırıklığına uğratmaya devam edeceğiz. Milletimiz Allah'ın izniyle hayal kırıklığı yaşamayacak, ama milleti, milletin tarihini, kültürünü, mensubu olduğu medeniyeti tanımayanlar, hem şaşırmaya, hem yanılmaya devam edecekler.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, terörün hedefinin, sadece güvenlik güçleri olmadığını belirterek, ''Terör, toplumu tedirgin etmek ister, korkutmak ister, ürkütmek ister ve bu sayede de toplumu belli bir mecrada yönlendirmek ister'' dedi.
Erdoğan, ''Şu anda, terörü arkasına alarak muhalefet yapan partilere rağmen, bu basiretsizliğe rağmen, bu fırsatçılığa rağmen, AK Parti tek başına da kalsa bu mücadeleyi sürdürmektedir'' dedi.
Terörün, AK Parti dönemine kadar, maalesef şiddeti kullanarak, görünürde sadece şiddet üretiyormuş gibi görünerek, Türkiye'de siyasete, idareye, sosyal hayata, ekonomiye ve uluslararası ilişkilere etki ettiğini ve geçmişte iktidarların bu oyunu bozamadığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
''Terörün hedefi, sadece güvenlik güçleri değildir. Terör, toplumu tedirgin etmek ister, korkutmak ister, ürkütmek ister ve bu sayede de toplumu belli bir mecrada yönlendirmek ister. Şiddet, kan dökmek, masumları katletmek, terörün sadece farklı yüzlerinden biridir. Şiddet, terörün görünür yüzüdür. Ama terör, daha derinde, toplumu, siyaseti, idareyi, hatta ekonomiyi, hatta uluslararası ilişkileri şekillendirmek, bunları belirlemek ister.
Terörle mücadele, boğaza karşı keyif çatıp ahkam kesmeye benzemez. Benim Mehmedim, siperde, gözünün önünde eşi var, anası var, babası var, yeni doğmuş çocukları var, nişanlısı var, eli tetikte, canı burnunda bekliyor, İstanbul'dan beyefendiler, o Mehmed'in Genelkurmay Başkanı'nın ayakkabısının altıyla uğraşıyor. Bu ne terbiyesizliktir, nasıl bir sorumsuzluktur, bu nasıl bir gaflettir?''
Herkes terör üzerinden hesabını görmeye çalışsa da, terörle kararlılıkla mücadele edeceklerini belirten Erdoğan, ''Biz, bizden önce olduğu gibi, terörün siyaseti şekillendirmesine, yönlendirmesine asla ve asla göz yummayacağız'' dedi.
''Sultan Süleyman, her 3 dinin inandığı, saygı gösterdiği bir peygamberin ismini oraya yazarak, aslında Kudüs'ü değil, Kudüs'teki kalpleri de fethediyor. Hazreti Ömer, Kudüs'e girdiğinde, namaz kılacak yer sorduğunda, ona bir kiliseyi göstermişlerdi ama Hazreti Ömer, namaz kılarsa kilisenin sonradan camiye çevrilebileceği düşüncesiyle gidip orada namaz kılmadı. Selahaddini Eyyubi, Kudüs'ü fethettikten sonra, yere atılmış bir haçı alıp yerine koydu. Hazreti İbrahim, Hazreti İsa, Hazreti Musa, bizim, Müslümanlar olarak inandığımız, iman ettiğimiz peygamberlerdir. Peki, Hristiyan dünyası, Musevi dünyası, bunlar ne yapmak istiyor?''
''Hele canların kıyılmasına asla onay veremeyiz. İslam Peygamberine, her ne yolla olursa olsun hakaret edilmesini, ardından da adeta Müslümanların başı üzerinde boza pişirilmesini de sineye çekemeyiz. İslam coğrafyasında, protestolar, evet, ölçülü olmak durumundadır; ama Batı da, İslamofobia karşısında artık samimi, kararlı bir duruş sergilemelidir. Batı devletlerinin İslam karşıtı, Müslümanları rencide edecek girişimler karşısında yeterli hassasiyeti göstermesi halinde, pek çok sorunun önüne zaten geçilmiş olacak. Müslümanlara yönelik manevi tacizlerin önlenmesi konusunda uluslararası alanda bu yönde bir anlayış birliği sağlanmasını istiyoruz. Zira hafta içinde sayın Obama'yla yaptığımız görüşmede, 'bu konuda müşterek bir adım atalım' dediler, bu adımı da atacağız.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Terör iktidara vururken, muhalefet de terör karşısında iktidarlara destek olmak yerine, paralel olarak iktidarlara vurmuştur. Bugün hala, kendi dönemlerinde terörün bitme noktasına geldiğini, AK Parti dönemlerinde terörün yeniden tırmandığını iddia edecek kadar meseleye kayıtsız, meseleye ilgisiz ve bilgisiz olanlar var'' dedi.
İlk çeyrekte Türkiye ekonomisinin yüzde 3,2 oranında büyüme kaydettiğini, ikinci çeyrekte de büyüme oranının yüzde 2,9 olarak gerçekleştiğini belirten Erdoğan, ''Büyüme hızındaki göreceli düşüş, bizim bilinçli olarak uyguladığımız politikaların bir neticesidir. Bu yılın son çeyreğinden itibaren inşallah büyümede fren kaldırılacak, 2013 ve 2014 yıllarında ortalama yüzde 5 büyümeyi yakalayacağız'' dedi.
Ayrıca, 2012 yılının ikinci çeyreğindeki büyüme oranıyla, OECD ülkeleri arasında, Çin ile Türkiye'nin aynı seviyede olduğunu ifade eden Erdoğan, ''Bakın, Çin'den sonra ikinciyiz demiyorum, Çin ile aynı oranda büyüyen bir ekonomiye sahibiz'' diye konuştu.
Uluslararası doğrudan yatırımların aynı şekilde artmaya devam ettiğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
''Yılın ilk 7 ayında, Türkiye'ye 8,9 milyar dolar uluslararası doğrudan yatırım yapıldı ki, bu da geçen yılın ilk 7 ayından daha fazla. Merkez Bankamızın, altın dahil toplam döviz rezervi şu an itibarıyla bir rekora ulaşmıştır. O da 110 milyar dolar olarak gerçekleşti. Göreve geldiğimizde Merkez Bankası'nın rezervi 27,5 milyar dolardı. Göreve geldiğimizde IMF'ye olan borcumuz 23,5 milyardı, şimdi ise bu borç 1,3 milyar dolardır. IMF'ye şu anda da 5 milyar dolar borç veriyoruz. Önümüzdeki nisan itibarıyla bizim IMF'ye olan reel borcumuzu sıfırlayacağız.''
Başbakan Erdoğan, geçen haftalar boyunca terör örgütünün güvenlik güçlerine karşı alçakça saldırılarını sürdürdüğünü ifade ederek, ''Bu hain saldırılarda, Bingöl Karlıova'da polislerimizi, Bingöl-Muş karayolunda askerlerimizi, Muş'ta bir jandarma astsubayımızı, Yüksekova'da bir polisimizi ve Tunceli'de Ovacık Cumhuriyet Başsavcımızı kaybettik. Şehitlerimize bir kez de buradan rahmet niyaz ediyorum. Rabbim mekanlarını cennet eylesin. Ailelerine, milletimize başsağlığı diliyorum. Çeşitli saldırılarda yaralanan güvenlik güçlerimize de Allah'tan acil şifalar temenni ediyorum'' diye konuştu.
Türkiye'de, yaklaşık 30 yıldır devam eden terörün, geçmişte siyaset üzerinde, muhalefet ve iktidar üzerinde bir etkileme gücüne ulaştığını söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti:
''Terör, AK Parti dönemine kadar, maalesef, şiddeti kullanarak, görünürde sadece şiddet üretiyormuş gibi görünerek, Türkiye'de siyasete, idareye, sosyal hayata, ekonomiye ve uluslararası ilişkilere etki etmiştir. Maalesef, geçmişte iktidarlar bu oyunu bozamamıştır. Muhalefet partileri de buna göz yummuş, iktidarların terör üzerinden yıpranmasına, hatta görevi bırakmasına katkı sağlamıştır. İşte biz, ülke olarak, millet olarak bu gerçekle yüzleşmek durumundayız.''
Başbakan Erdoğan, terörle mücadele etmenin, terör sorununun üstesinden gelmenin, sadece iktidarın vazifesiymiş gibi görüldüğünü belirterek, ''Terör iktidara vururken, muhalefet de terör karşısında iktidarlara destek olmak yerine, paralel olarak iktidarlara vurmuştur. Bugün hala, kendi dönemlerinde terörün bitme noktasına geldiğini, AK Parti dönemlerinde terörün yeniden tırmandığını iddia edecek kadar meseleye kayıtsız, meseleye ilgisiz ve bilgisiz olanlar var'' dedi.
Terörün dönemsel yükselmeler gösterebildiğini ifade eden Erdoğan, şöyle devam etti:
''Son dönemde iç ve dış mihrakların da etkisiyle terör olaylarında bir nebze artış olmuştur. Biz, bunlar karşısında bugüne kadar hiç geri adım atmadık, bugün de geri adım atmıyoruz ve atmayacağız. Biz asla yılmadık, yılgınlık göstermedik, bugün de asla karamsarlığa kapılmıyoruz. Biz, terörle mücadelenin sadece güvenlik güçlerimizle olacağı iddiasında değiliz. O, yollardan biridir. Bunun içinde sosyo-ekonomik mücadelemiz var, bunun içinde psikolojik çalışmalarımız var, bunun içinde diplomatik çalışmalarımız var. Bunun içinde özellikle kendi kurumlarımızın bölgede yaptığı çalışmalar var.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Oslo Belgeleri diyerek elinizde salladığınız o fotokopiler, CHP Genel Başkanı'nın Sosyalist Enternasyonal'da imzaladığı bildirgelerin üzerini örtmez. 2 hafta oldu, CHP çıkıp o bildirgelerle ilgili doyurucu bir açıklama yapmadı, yapamadı'' dedi.
Erdoğan, AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Danışma Meclisi ve Katılım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, terör konusunu değerlendirerek, CHP'nin şu anda bir fırsatçılığın içine girdiğini söyledi.
''CHP, şu anda arkasına terör örgütünü almış, terörle birlikte hükümeti hedefine koymuştur'' diyen Erdoğan, CHP Genel Başkanı ''terörü çözelim'' derken, arkadaşlarının ayrı tellerden çaldığını kaydetti.
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Bir tanesini kaçırdılar, birkaç gün misafir edip bıraktılar, kendisini kaçıran teröristlere adeta 'çiçek çocukları' muamelesi yaptı. İşte o 'çiçek çocukları' çıktılar, alçakça, Ovacık Cumhuriyet Başsavcısı'nı şehit ettiler. CHP'nin Genel Başkan Yardımcısı çıkıyor, elinde birtakım asılsız fotokopileri sallayıp, terör örgütüyle de aynı dili, aynı üslubu kullanıp, AK Parti'ye saldırıyor. Ne diyor? 'Size çok farklı belgeler açıklayacağım, yeni bilgiler açıklayacağım' diyor. Ne çıktı ortaya? Değerli kardeşlerim tavşan çıktı. Genel Başkanı çıkıyor, o da ayrı telden çalıyor.''
Başbakan Erdoğan, CHP'nin söylediklerinin hepsinin MİT Müsteşarı ile o süreçte yaşanan şeyler olmadığını, dağdan gelen bilgiler olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
''Bunların kaynaklarını biliyorum. CHP'de kimi dinleyeceğimizi, kime inanacağımızı, kimi ciddiye alacağımızı doğrusu bilemez hale geldik. Yani Borsa'da bile bu kadar iniş çıkış yaşanmıyor. CHP'de erken kalkan, mikrofonun önüne geçen kafasına göre açıklama yapıyor. Bunlar birbirlerini de dinleme zahmetine girmiyorlar. Kırk yamalı bohça. Tunceli'de ayrı dil, Hakkari'de ayrı dil, Hatay'da ayrı dil, Ankara'da, İstanbul'da ayrı bir dil. Burada şunu da söylemek durumundayım. 'Oslo Belgeleri' diyerek elinizde salladığınız o fotokopiler, CHP Genel Başkanı'nın Sosyalist Enternasyonal'da imzaladığı bildirgelerin üzerini örtmez. 2 hafta oldu, CHP çıkıp o bildirgelerle ilgili doyurucu bir açıklama yapmadı, yapamadı. Suriye rejimini nasıl gayri meşru ilan ettiklerini, Sosyalist Enternasyonal'da, Türkiye'nin terör meselesini nasıl Filistin'in bağımsızlık mücadelesine benzettiklerini, bu büyük skandalı CHP hala izah edemedi. Oslo'da, benim talimatımla, devlet, kanı durdurmak için, terörü sonlandırmak için bazı görüşmeler yapmıştır. Bunu defalarca söyledim, bugün tekrar söylüyorum. Altında benim yetkili arkadaşlarımın imzasını koymadığı hiçbir evrak, belge değildir, belge olamaz, kimse kimseyi aldatmasın. Ortada bir mutabakat metni, bir anlaşma asla söz konusu değildir. 7-8 ay önce gazetelerde yayınlanmış uyduruk kağıtları belge diye sallayan CHP'ye bunu kimin servis ettiğini doğrusu ben de merak ediyorum, açıklayıversin. Madem bu kadar ince ellere nüfuz ediyorlar, açıklasınlar.''
Terörle mücadelenin, terör saldırılarının bu kadar yoğun olduğu bir dönemde CHP'nin teröre destek veren bu tavrının, bu üslubunun altında ne olduğunu merak ettiğini belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü.
''Dikkat edin, terör örgütü devlet değil, AK Parti derken, bunlar da, CHP'liler de aynı şekilde devlet demiyor, AK Parti diyorlar. Bunların üzeri örtülmeyecek, hiç endişe etmeyin. CHP'nin bu gafletini, CHP'nin terörün değirmenine su taşıyan bu aymazlığını milletim unutmayacak, bizler de unutturmayacağız. Tarih, CHP'nin şahsi hırsları için nasıl terörle aynı kulvarda koştuğunu, nasıl kendisine servis edilen sahte belgelerle ülkesine zarar verdiğini mutlaka yazacaktır. Milletim metin olsun. Bu muhalefete, bu medyaya, bu fırsatçılara rağmen biz yolumuzda kararlılıkla yürüyeceğiz. Hep söyledim, yine söylüyorum; Geri adım atarsak, ülke kaybeder, millet de kaybeder. Bu sefer, ülkemiz kaybetmeyecek, bu sefer ülkem terör belasının üstesinden mutlaka gelecek. Bir yandan demokrasiden taviz vermeden standartları yükseltecek, bir yandan da kararlılıkla mücadelemizi yürüteceğiz.''
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 30 Eylül'de gerçekleşecek AK Parti 4. Olağan Büyük Kongresi'nde 2023 Siyaset Vizyonu'nu ortaya koyacaklarını belirterek, ''Nasıl bir siyasi tasavvurla Türkiye'nin geleceğini şekillendireceğimizi ifade edeceğiz'' dedi.
Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen AK Parti İstanbul İl Başkanlığı Danışma Meclisi ve Katılım Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, şehitlere Allah'tan rahmet, yaralılara acil şifalar dileyerek, ''Sınırlarda, karakollarda, arazide, köylerde, şehirlerde canını ortaya koyup mücadele veren tüm güvenlik güçlerimize, tüm kahramanlarımıza selamlarımızı, dualarımızı iletiyorum'' dedi.
AK Parti 4. Büyük Kongresi hazırlıklarını her alanda titizlikle yürüttüklerini belirten Erdoğan, bu kongrenin, sadece partinin geleceği açısından değil, ülkenin geleceği açısından da büyük önem taşıdığını vurguladı.
Kongrenin, Türkiye'yi 2023 yılındaki hedeflerine ulaştıracak yol haritasının önemli dönüm noktalarından biri olduğunu ifade eden Erdoğan, milletin bağrından doğan ve milletin desteğiyle bugünlere gelen bir parti olarak, geleceğe ilişkin hedefleri ve programları da yine milletle birlikte yapacaklarını anlattı.
Erdoğan, hazırlıklarını bu anlayışla gerçekleştirdiklerini ve bütün adımlarını da bu doğrultuda attıklarını ifade ederek, 30 Eylül Pazar günü Ankara'da gerçekleşecek büyük kongrenin, sadece Türkiye'nin değil dünyanın dört bir yanında büyük bir hassasiyet ve ilgiyle izleneceğini söyledi.
Kongreye bazı devlet adamlarının da katılacağını ve Türkiye'nin gelecek vizyonunu AK Parti'den dinleyeceklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
''Biliyorsunuz 12 Haziran seçimlerinden önce seçim beyannamemizde, 2023 hedeflerimizi ortaya koymuş, ardından hazırladığımız hükümet programımızda da bu döneme yönelik somut projelerimizi açıklamıştık. 30 Eylül'deki kongremizde ise 2023 Siyaset Vizyonumuzu ortaya koyacağız. Nasıl bir siyasi tasavvurla Türkiye'nin geleceğini şekillendireceğimizi ifade edeceğiz. Bizden kimse CHP kongresindeki gibi açıklamalar beklemesin. Onlar iktidarın adayı bile değil, ama biz şu anda iktidarda bir süreci işletiyoruz ve bizimki bir milat da değil, mevcut gündemi güncellemek suretiyle yola devam edeceğiz. Onun için siyasi reformlar, ekonomide atacağımız adımlar, bütün bunlar kongrede gündeme gelecek ve burada biz hız artıracağız. Olay budur. 2001 yılındaki hedeflerimiz, o günkü Türkiye'nin ihtiyaçlarını, o günkü talep ve beklentileri karşılıyordu, bugünkü hedefler için Türkiye'nin içinden geçtiği süreçteki, önümüzdeki dönemdeki talep ve beklentileri karşılamayı amaçlıyor. Artık biliyorsunuz Avrupa'da bir kriz var, dünyada bir kriz var. Bütün bu krizlere çözüm üreten bir anlayış, program. Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünü güçlendirecek, halkın refah ve huzurunu artıracak, devletimizin bölgesel rolünü daha etkin bir şekilde yeniden tanımlayacak yaklaşımlarımızı 2023 Siyaset Vizyonumuzla ortaya koyacağız. Türkiye artık bir alan el değil, veren el. 'Daha güçlü nasıl oluruz?'. AK Parti geçen 11 yılda Türkiye'de güven ve istikrarı tesis ederek ayağa kaldırdı. Milletimize her alanda rahat bir nefes aldırdı. Şimdi önümüzdeki 11 yılı planlayarak, Cumhuriyetimizin 100. kuruluş yıl dönümünde büyük Türkiye'yi şekillendirecek hedefleri açıklayacağız.''