Penaltı pozisyonuna geri dönecek olursak, Yalçın'ın Webo'yu formasından çektiği görülüyor ama yorumcular, genelde penaltının ağır bir karar olduğu konusunda birleşti. Bunun öncesinde Fenerbahçeli taraftarların 'penaltı' diye ayağa kalktığı iki pozisyon da vardı. Siz ne düşünüyorsunuz? Penaltı mı, yoksa hakem tribünlerden mi etkilendi?
Bu klasik... Hele de kendi aleyhlerine penaltı vermiş bir hakemin, zaten baskı altında olacağını düşünerek, devamlı, her pozisyonda, ayağa kalkarsan hakemi baskı altına alırsın. Böyle bir genç hakem de bulursan, o hakeme bu baskıyı yutturursun.
Fenerbahçe seyircisi, resmen o penaltıyı çaldırdı hakeme...
Üç tane ölçüm var:
1- 89. dakika, durum 1-1... Aynı pozisyon Fenerbahçe'nin kalesinin önünde oluyor, Egemen, aynı şekilde Adem Büyük'ü çekiyor ve Adem kendini yere atıyor. Hakem verir miydi? Türkiye Cumhuriyeti'nde 'Verirdi' diyecek hakem var mı?
Bu tarihin en büyük palavrası... Büyük otorite Erman Toroğlu'nun yerine gelen Markus Merk'e, Şansal Büyüka kardeşim sordu. Salih'in düşmesinde, itiyor. Şansal yarım ağızla sordu; "Yalçın'daki çekmenin penaltı olduğunu söyledin, buradaki niye penaltı değil." "Oradaki hafif" dedi Markus Merk!..
Yani hakemin elinde bir terazi var, çekme 250 gram, itme 125 gram! Bir uluslararası futbol hakemi ancak bu kadar komikleşebilir! Üstelik öne doğru koşan adamı arkadan çekip, öne doğru düşüremezsin. Ama öne doğru koşan adamı arkadan iterek öne doğru düşürürsün. Bir de fizik kuralı var işin içinde... Futbol kuralını geç... Salih her zaman arkadan itilerek düşebilir. Ama Webo, o tarafa koşan adam gittiğinin ters istikametinde, minnacık bir çekme ile düşmez. İşin içinde, fizik kurallarının da inkarı var. Bu da Markus Merk!.. Neyse...
2- Yalçın, Webo'yu çekti. Hareket de 'penaltı' diyelim. Ama o sırada top oyunda değil. İkinci yanlış...
Şansal Büyüka kardeşim, bu yazıyı okuduktan sonra, Caner'in kullandığı korner atışını göstersin, beni de programa alsın. Şansal, Caner'in topa vurduğu anda duran görüntüyü yayınlıyor. Yalçın'ın Webo'ya teması anlık. Çekiyor ve bırakıyor. Bu çekme bırakma ile Webo düşüyor.
Bunu bir kenara yazın ve şimdi görüntüye bakın; Caner topa koşarken Webo düşmeye başlıyor. Caner'in dokunduğu anda Şansal'ın durarak gösterdiği anda Webo zaten yere paralel hale gelmiş. Caner daha topa vurmadan, Yalçın tutmuş ve bırakmış. Yani hareket, top oyuna girmeden önce...
O hakem orada Yalçın'a ihtar verebilir, kart gösterebilir ama penaltı çalamaz. Top oyunda değil çünkü...
3- Türkiye'de atılan bütün kornerlerde, amatör maçlar dahil, okul maçları dahil, mahalle maçları dahil; hangisinde korner atılırken, bu tip itiş kakışmalar olmuyor? Doğru karar bu ise; Türkiye'deki her korner penaltıdır! Her korner... İstisnası yok.
Lig TV'nin elinde bütün kornerler var. Getirsin ekrana görelim. Neler oluyor! Top dikilirken, adam gerilirken, adam topa vururken o 18'in içinde neler oluyor!
Orada oturan milletvekili kardeşim, 'Yahu ben futbol oynarken her kornerde benim canıma okurlardı. Benim lehime hiç böyle penaltı verilmedi' demedi!
Ne dedi; "Hakemin baktığı yere hayran oldum." 'Hakem korner atılırken, topa değil de Yalçın ile Webo'ya bakıyormuş!' Yalçın ile Webo'ya bakıyorsun da top oyuna girmeden penaltıyı nasıl çalıyorsun!
Hakem öyle bir yerde duracak ki her şeye hâkim olacak. Çünkü kornerde en kritik an bu itişme kakışma sırasında top oyunda mı, değil mi? Top oyundaysa penaltı, oyunda değilse ihtar, sarı kart. Bunu hiçbir hakem yapmazken birden bire Fenerbahçe-Kasımpaşa maçının hakemi 89. dakikasında bir anlık...
Yani Webo yere düştükten saniyeler sonra top geliyor oraya ya!.. Kornerden atılan top böyle herhalde bir saat sonra falan geliyor, bayağı uzun!.. Caner, Galatasaray Arena'dan atıyor topu herhalde ki Webo yerlerde sürünürken top anca Fener 18'ine düşüyor! Bu da Webo'nun ne zaman düştüğünün işareti...
#Sayfa#
Bu noktada Yalçın da eleştirilebilir mi? Bu yönde eleştiriler de vardı çünkü... 89. dakika, maç bitmek üzere ve skor 1-1... 'Biraz daha dikkatli olması gerekirdi' diyebilir miyiz?
Efendim, yani demek istersen denir. Ama önce sen böyle bir maçı Kasımpaşa'dan alıp Fenerbahçe'ye verdiğinin hesabını ver ki ondan sonra Yalçın'a bakalım. Yalçın benim dediğimi derse ne olacak? 'Benim yaptığımı yapmayan var mı onların hangisine penaltı çalındı bu güne kadar; bir örnek gösterin!' dese ne diyeceksiniz?
Öteki taraftan bakarsak Emre penaltıyı atan kişiydi. Büyük bir soğukkanlılıkla topu ağlara gönderdi. Webo da gollerine devam ediyor. Bu açıdan bakarsak doğru transferler olduğunu söyleyebilir miyiz?
Bu da Fenerbahçe'nin ne kadar kötü top oynadığını ortaya çıkarır. Öbürleri o kadar kötü ki yeni gelen, daha takıma uyum sorunu olanlar öne çıkıyor. Bu çok iftihar edilecek bir şey değil.
Aslında sizin de dediğiniz gibi BATE karşılaşması da Fenerbahçe açısından zorluydu. Rakibin eksik kalmasına karşın sarı-lacivertli ekip kendisini rahatlatacak golleri bir türlü bulamadı.
BATE maçındaki Aykut Kocaman affedilmez! O maçı resmen bir kazaya bıraktı. 10 kişi kalmış rakibin önünde Fenerbahçe turu çok evvelden garantileyecek golü atması gerekirken son dakikalarda televizyon başında ve stadyumdaki bütün Fenerbahçelilerin yüreği ağzındaydı. Adamlar her an bir kaza golü atabilirlerdi, atabilirlerdi de nitekim... O pozisyonlara da girdiler. Ama BATE o kadar kötü bir takım ki...
Hatırlarsın geçen maçın sonunda "Bu takım Bayern'e nasıl 3 tane gol atmış, bunlar 300 saat oynasalar bir tane gol atamazlar. Bu kadar yeteneksiz bir takım bunlar" dedim, o takımla neredeyse berabere kalacaktı! Yani dua etsin BATE'nin gol atacak hali yok.
Trabzon gördüğün en kötü Trabzon, başta yabancıları hepsi dökülüyor. 'Bunları yeniyorsun' diye 'Vay sen büyük oynamaya başladık. Kocaman Aykut'un, Kocaman işleri...' Vay be!.. Bizim bu Fenerli medyanın gaz vermesine inanamıyorum.
6 puan öndeki Fatih Terim'in Galatasaray medyasından başta ben aldığı eleştirilere bak, bir de bu Aykut Kocaman'ın nasıl göklere çıkarıldığına bak... İnanılır gibi değil.