Sow'un 3 gol kaçırıp takımını belki de yakma noktasına getireceği ama içten gözyaşlarıyla taraftarının kalbini kazandığı ikinci yarıdaki oyunla 7-1 bitecek maçın 2-1 ile sonuçlandığı tuhaftı. Ligin ikinci yarısındaki oyuncu eksikliklerinin Fenerbahçe'ye faturası ağırdı. İ
lk 17 haftada 10 korner golü atan takım; son 7 haftada hiç korner golü atamamış. Yine ilk 7 hafta hücumcularından 10 gol bulmuş, ancak son 7 haftada bu sayı 2'de kalmıştı. Bu kez rakip son 4 haftanın en formda takımı Erciyes'ti ve o Erciyes daha ilk dakikada Edinho ile 2 gol kaçırıyordu.
Sonra dengeledi F.Bahçe oyunu. Ama "Dikine gitme becerisi azlığı" ve "Çok pas yapacağım" diye yavaş oynaması tehlike yaratmasını engelliyordu.
Kenarda Webo'nun olması Emenike'ye gol atma baskısı yaratınca 3 pozisyonda bencillik yapıyordu.Volkan,Topal ve Emre sahanın en iyisi, Gökhan ve Caner en isteklileriydi.
32'ye kadar sadece koşan Kuyt "Hücumda baskıyı fazlaca denemenin" meyvesini mükemmel bir şutla aldırıyordu.
Bu F.Bahçe şampiyon
2. yarıda hızlı başladı F.Bahçe.
Daha istekliydi. Ama Gökhan'ın gereksiz penaltısı sıkıntıya soktu.
Çok diri gördüğüm Emenike Caner'in mükemmel asistine önce becerisi sonra şansı ile 1 dakika sonra golü atınca takım rahatladı. Yanal; Meireless- Alper değişikliği ile orta alan direncini artırdı. Karaman, Traure-İbricic değişikliği ile riske girdi, orta alanı boşalttı. Bu değişiklikler F.Bahçe'ye tarihi bir fark şansı yarattı. Ama buna önce Sow sonra da şansları engel oldu. Takımın inancı, mücadelesi üst düzeydeydi.
Sonuç: 9. haftadan beri yazdığım gibi; bu F.Bahçe şampiyon.
Emre BOL: Artık bırakmaz
Güdük Necmi, Tulum Hayri, Domdom Ali, Hayta İsmail okulu kırıp gelmişlerdi Fenerbahçe maçına! Sahadaki Fenerbahçe'nin de Hababam'dan farkı yoktu...
Son haftaların en iyi isimleri Caner ve Alper gününde olmayınca topu rakip sahaya taşımakta zorlandı sarı-lacivertliler... Golün geç gelmesinin en büyük nedeni Emenike'nin egoistliğiydi aslında. Emenike kendini değil, takımı düşünse ilk yarıda skor üstünlüğü en az 2-3 farkla Fenerbahçe'nin olurdu. Mehmet Topal'sız bir Fenerbahçe'yi düşünemiyorum bile.
Mehmet'siz neler olabileceğini anlamak için 'onsuz' kalmak gerek.
Son haftaların önemli takımı Erciyes, orta sahada savaştı.
Buldukları gol pozisyonları da Volkan'ın müthiş performansıyla golle sonuçlanmadı. Erciyes'in kalecisi Gökhan'ı da beğendim.
Fenerbahçe seyirci avantajıyla oynayan bir takım oldu. Deplasmanda puan üstüne puan kaybeden takım, evinde sanki 22 kişi oynuyor!
Rekor kırmak çok zor
Daha düne kadar bu takımın açık ara şampiyon olacağını hatta gol rekoru kıracağını konuşuyorduk. Ancak zorlu lig yarışında görüldü ki "gol rekorlarını kırmak" kolay değil. Şampiyon olmak, rekorlar kırmak için sadece içerde değil, dışarıda da kazanmak gerek Ersun hoca!
Kuyt, Hababam Sınıfı'nın Veysel Efendisi'ydi! Takımın en yaşlı oyuncusu olmasına rağmen en çok koşan, galibiyeti en çok isteyen ismiydi. "Kuyt Efendi"; şampiyonluk kapısını sonuna kadar açtı. Tıpkı Hababam'ı Fener maçına"yollayan" Veysel Efendi gibi... Bu maç şampiyonluk yolunun kilit maçıydı. Fenerbahçe'nin bundan şampiyonluğu bırakacağını düşünmüyorum.
İlker YAĞCIOĞLU: Sow'un gözyaşlarıyla
Maçı ve ligin bitip bitmediğini anlatmadan önce dün geceye damga vuran iki oyuncudan bahsetmek lazım. İlki Erciyes'in kalecisi Gökhan. Eğer dün gece maç 6-1 değil de sadece 2-1 bittiyse bu kaleci Gökhan'ın gösterdiği olağanüstü performans sayesinde oldu. Kesinlikle Erciyes'in en iyi oyuncusuydu. Bahsetmemiz gereken ikinci oyuncu da tabiki Moussa Sow... Kaçırdığı goller sonrası sahada gözyaşlarını tutamayan Sow hem sahadaki oyuncuları hem tribündeki binlerce seyirciyi hem de ekranları başındaki milyonlarca futbolseverin yüreklerini titretti...
FENER ALIR GÖTÜRÜR!
17 yıl futbol oynadım. Onlarca yabancı futbolcuyla takım arkadaşı oldum. Ama Sow gibi takımına ve formasına aşık bir yabancı oyuncuyla çalışmadım. Onun gözyaşları Fenerbahçe'nin şampiyonluk isteğinin camianın kenetlenmesinin ve hırsının en güzel göstergesiydi. Bu yüzden ağlama Sow... Fenerbahçe taraftarı seni çok seviyor... Ve emeğine saygı duyuyor... Son olarak ligin gidişatından bahsedelim... Fenerbahçe artık şampiyon olmuş gibi bu saatten sonra üst üste 3 deplasmanda mağlup olsa bile Galatasaray'ın bütün maçlarını kazanması gerekecek. Bu ihtimalde Galatasaray için çok mümkün gözükmüyor. Bu yüzden bundan sonraki haftalarda kıran kırana bir ikincilik mücadelesi olacaktır.
Hakkı YALÇIN: Aşkın gözyaşları
Herkes ürettiği şeye yakışmalıdır.
Dün gece Fenerbahçe galibiyete de yakıştı. Liderliğe de.
Peki Çağatay Şahan adlı beyefendi (!) hakemliğe yakıştı mı? Kesinlikle hayır!
***
Hakemleri yazıların öznesi yapmaktan bıktım ama onlar bıkmadılar.
İlk yarının son dakikasında; önce Emre'ye Mangane'den kırmızı kartlık bir hareket var, ardından Emenike'ye net bir faul.
Acımasız bir filmin karelerinde yerde yatan iki Fenerbahçeli futbolcu ama... "Kan çıkmazsa kart yok!"
Bunları seyreden bir hakem var.
Bırakın kırmızı kartı faul bile vermiyor.
Böyle bir penaltıyı da ancak Fenerbahçe aleyhine olursa verir.
Benim anlamadığım böyle hakemler futbolumuza ne verir?
Adaletsizlikte kendilerini ele vermekten başka!
***
Dün gece gördük ki, hiçbir maçın kolay yanı yok.
3 puan için gerektiğinde 90 dakikada bir ömür de tüketilecek.
Fenerbahçe dün gece maçın her anında başını dik tuttu.
Herkes birbirinin yanındaydı.
İlk yarım saatte savunmadan çıkma hızıyla, orta alanda işi ağırdan alma gerçeği arasında Erciyes kalesine yansıyan aperatif pozisyonlardı.
Ama ikinci yarıda başka bir Fenerbahçe izledik.
Rakip kale önündeki zenginlikler farka yansımadıysa, bunda Erciyes kalecisi Gökhan'ın hakkını vermek gerekir.
Ama fark yapacak gücün sahaya yansımasınıda, gelecek maçlardaki 3 puanlık gerçeğin delili saydım.
***
Sow'un kaçırdığı pozisyondan sonra gözyaşlarını tutamaması, nasıl bir aşkın içinde olduğunun resmiydi de.
Fenerbahçeli futbolcular adına dün gecenin öznesi aşktı zaten.
Forma aşkı, kazanma aşkı.
Liderlik aşkı.
***
Birbirine arka çıkan adamlar arasında öne çıkan isimler, önce Mehmet Topal, harika golüyle Kuyt, Emenike ve Gökhan Gönül.
Rakibin koşuyla ve mücadeleyle pestilini çıkarmak varken öfkesini kabartmadığı zaman Emre'nin futbolunun nasıl parladığını da gördük.
Caner'in yolu kısaltan adımlarının ve keskin girişlerinin ne kadar değerli olduğunu da.
Fenerbahçe'de hedefine kilitlenmiş takım duruşunda gördük ki, artık kazanmaktan başka seçenek yok.
Dünkü maçı süsleyecek en güzel sözcük de... "8 puanlık fark"tır!
Ahmet ÇAKAR: Sow'un gözyaşları anlamsız...
Son yılların en hızlı, en çabuk, en heyecanlı maçını izledik. Kutlanacak o kadar çok adam var ki sahada. Önce Hikmet Karaman'ı kutlayalım. Taş gibi bir takım yapmış. Çok az Anadolu kulübü Kadıköy'de Fenerbahçe'ye karşı böyle oynayabildi.
Maçın başına bakıyoruz, Erciyes'in kaçırdığı goller var. Aynı Erciyes, hiçbir zaman yaslanmadı, önde bastı, hep hücumu düşündü.
Ta ki Kuyt'ın attığı o müthiş gole kadar.
Bir başka kaleci çıkartabilir mi bilmiyorum ama Kuyt'ın vuruşu mükemmeldi. Kutlanacak diğer futbolculara bakalım. Her iki takımın da kalecisi. Her ikisi de çok önemli pozisyonlar çıkarttılar.
Hele Volkan'ın ikinci yarıda çıkarttığı bir kafa topu var ki benim diyen kaleci zor çıkarırdı. İkinci yarı Kayseri Erciyes golü kaçırdı.
Ardından da penaltı kazandı. Gökhan gibi çok önemli bir oyuncunun kendi ceza alanı içinde hamle zamanlamasına çok dikkat etmesi lazım. Fenerbahçe, bu golden sonra bu sezon içersinde yaptığı şeylerden birini daha yaptı. Beraberlik golü yedi, maçın bitmesine yaklaşık 25 dakika vardı ama santra ile beraber galibiyet golünü buluverdi.
Bu golde de aslan payı Caner'in. Rakibi geçişi, ön direğe koşu yapan Emenike'yi topla buluşturması ve ardından gelen galibiyet golü. Bu golden sonra Erciyes, oyun disiplininden tamamen koptu.
Fenerbahçe, her yakaladığı kontratakta pozisyon bulsa da atamadı. Goller kaçıran Sow'un gözyaşlarını anlamak mümkün değil. Forvet tabii ki gol kaçıracak.
Bunun için ağlamaya değmez. Sonuçta Fenerbahçe doludizgin şampiyonluğa koşarken rakiplerinin direnci de her geçen hafta azalıyor.
Maçın hakemi Çağatay Şahan, beni çok şaşırttı. Çok koşan, topa yakın, cesur. Verdiği penaltıda da yüzde 100 haklı.
Ama ilk yarının son dakikasında Emre'ye arkadan atlayan Mangane'nin kart görmemesi, yine bazı birkaç oyuncunun sarı kartlarının atlanmış olması hakemin notunu düşürüverdi. Ama yine de ben Şahan'ın çok iyi bir hakemlik kumaşına sahip olduğunu gördüm.
Erman TOROĞLU: Yanal yanlış yaptı
Maçta pozisyonlar var. Mesela Gökhan'ın penaltı pozisyonu. Hakem hem hareketi hem iki futbolcunun vücut dilini çok yakından görebiliyor.
Ve penaltıyı verebiliyor. Gökhan Gönül itiraz ediyor. Gökhan işi uzatıyor bu sefer, hakemin üzerindeki formayı çekiştiriyor, tırmalıyor. Dünyanın her yerinde kırmızı kart.
Şimdi siz Türkiye'de birine siyah birine beyaz uygularsanız o zaman kaos çıkar. Aynı hareketi Engin Baytar, Cüneyt Çakır'a yaptığında doğru bir kararla oyundan atılmıştı. Sonrasında herhalde küfür etmişti ve hatırladığım kadarıyla 11 maç ceza almıştı. O zaman Engin Baytar'a yazık olmadı mı? Veya Gökhan Gönül üzerindeki formanın korkusundan dolayı mı atılmadı? Siz böyle yötenimler gösterirsiniz, futbolcular, yöneticiler, seyirciler sizin üzerinize oynarlar. Ondan sonra sizi mendil gibi kullanır kullanır bir kenara atarlar. Hiçbir halt olmazsınız. Ondan sonra da eve gider, gece yatağa girer, yastığa başınızı koyduğunuzda "ben bu oyuncuyu niye atamadım" diye düşünür durursunuz. Uykunuz kaçar.
Tırnaklarınızı kemirirsiniz.
Ama artık tren kalkmıştır.
Rıdvan DİLMEN: Fener, rakiplerinden daha fazla istiyor!
Cuma günü Galatasaray, cumartesi ise Beşiktaş ikişer puan bıraktı. Ligin mesafesi de kısaldığı için Fenerbahçe seyircisi önünde böyle bir fırsatı kaçırmak istemiyordu. Karşısındaki hafife alınmayacak bir rakipti. Kümede kalma mücadelesi veren Erciyes, son 5 maçını kaybetmemişti. Hatta üst üste 4 maçını kazandığı için moralli ve bir o kadar da güvenliydi.
Hikmet Karaman'ın elinin değdiği belli.
Fenerbahçe fırsatı kaçırmamak adına sezonun genelinde gösterdiği coşkuyu 90 dakika boyunca devam ettirdi. Tek problem coşkunun yanına sakinliği koyamamasıydı. Hatta oyunun sonunda bu coşkuyu paniğe çevirdiğini de gördük. Öyle ki Moussa Sow gibi çok duygusal bir futbolcu, istediklerini yapamadığı için sinirinden ağladı. (Ersun Yanal çıkarmazdı ama muhtemelen Sow beni çıkar diye hocasına ısrar etti.)
Fenerbahçe'nin orta saha oyuncuları için zor bir maçtı. Çünkü karşısında mesafeyi uzatmaya çalışan bir Erciyes vardı. Tempolu bir maç başladı. Takımlar ekonomik oynayamadı. Volkan iyi başladığı her maçı iyi bitiriyor. Dün iyi başladı, iyi bitirdi.
CANER SAHNNEYE ÇIKINCA..
Hafızalarda yer tutacak müthiş bir top çıkardı. Erciyesspor'un penaltısından sonra Fenerbahçe golü bulmasa oyunun sonu zor geçecekti ama sezonun en iyi oyuncularından Caner Erkin bu dakikada sahneye çıktı. Önce rakibini geçti sonra "al da at" dercesine ön direğe Emenike'ye kesti ve gol geldi.
Fenerbahçe takımı, taraftarıyla kenetlenmiş durumda. Rakiplerinden daha çok şampiyonluğu istiyor. Avrupa'ya gitmeyecek bir takımın bu kadar istekli olması gerçekten takdire şayan.
Dünkü karşılaşmada orta hakem Çağatay Şahan'ın bir kaç hatası oldu ama son haftalarda Süper Lig'de gördüğüm en iyi yönetimlerden bir tanesiydi diyebilirim.