Serkan KORKMAZ: Mancini kalsın
3. hafta itibarıyla Mancini ideal onbirini buldu. Semih'in sağ bek, Sabri'ninse kısmen sağ açık, kısmen sol bek oynadığı bir onbir de olsa, bu gelişme G.Saraylılar'ı gülümsetmeyi başarıyordu. Fenerbahçeli futbolcuların "sahaya kağıt gönderme ritüeli" ile dalga geçmesi kadar etkili olmasa da, maç öncesi " ideal onbir" esprileri sosyal medyada havada uçuşuyordu. İlk yarı golsüz geçilip, BJK'nin Elazığ'da öne geçtiği öğrenildiğinde çarşamba günkü kupa zaferi unutulmaya yüz tutmuştu. Keza; pek çok G.Saraylı için lig ikinciliği, dokuz yıl sonra gelen kupadan daha önemliydi. Mancini karşıtı söylemler artık daha da yüksek sesle dillendiriliriyordu. İkinci yarının başında gelen iki golle sosyal medyadaki iklim yine değişiyordu. Üstelik ilk goldeki Sneijder'in bitirici vuruşunun pası çiçeği burnunda kanat oyuncusu Semih'ten gelmişti.
Nadir olumlu değişiklik
Bir süredir eleştiri oklarının hedefindeki Selçuk'un eski takımına kaydettiği şık frikik golü ile fark ikiye çıkınca kafalarda "Mancini başarılı" yargısı tomurcuklanıyordu birden. Derken Telles'in sebebiyet verdiği penaltıyla fark bire iniyordu. Bu dakikadan sonra Galatasaraylı oyuncuların panik yapmadan gol aramaya devam etmesi ve Umut-Telles değişikliği Mancini döneminde aklımda kalan nadir olumlu sahnelerden birisi olacak. Semih'in bir gol pası da Umut'a vermesi, Sneijder'in de müthiş bir frikik golü atmasıyla ilginç bir Mancini'li G.Saray maçı daha geride kalıyordu. Bize de, bu saatten sonra, G.Saray'ın devre arası yapılan transferlerine bakınca"başka transfer yapılmasın, eğer alternatifi Lucescu'ysa Mancini kalsın" demekten başka bir çare kalmıyor...
Necmi PEREKLİ: Tecrübe lazım
İki takım da oyuna sakin ve kontrollü başladı. Trabzonspor, Yusuf, Henrique, Emre ve Olcan'ın ayağından 4 bariz gol pozisyonu yakalıyor, fakat bunları harcıyor. Oysa rakibi G.Saray yakaladığı tüm pozisyonları gole çevirerek iki takım arasındaki sınıf farkını, skor levhasına da taşıdı. Şimdi dikkat edelim. Mancini takımından savunma oyuncusu çıkarıp Umut'u forvet olarak oyuna alıyor, skor 2-1. Adrian'ın golü tehlike yaratıyor ama Umut takımının 3. golünü atarak G.Saray'ı rahatlatıyor. Şimdi burada da oyun kurma farkı kendini gösteriyor. Demek ki bizim takımın ağırlığı buraya kadarmış. Geriye çekildi Trabzonspor'un dün orta sahası tamamen deforme oldu. Topları asla ileri taşıyamadı, ikili mücadelelerde sürekli top kaybı yaşadı. Dolayısı ile oyunun ağırlığı rakibe geçti. Trabzon'un oyunu savunmanın önünde kabul etmesi G.Saray gibi iyi pas yapan ve çabuk oynayan bir ekip karşısında bunun tehlikesinin görülmesi gerekirdi. Yenilen gollerde savunmanın yer tutma ve pozisyon alma noktasında hataları vardı. Son golde Onur'un hatası var gibi gözükse de topun kale önünde acayip bir şekilde falso alması onu kontrpiyede bıraktı. Trabzonspor oyuncu değişikliklerinde fazlası ile geç kaldı. Anlaşılıyor ki Hami'nin biraz daha tecrübe kazanması şart. Artık dördüncülük basamağı gelecek haftaya Sivas'ın mağlubiyeti, Trabzon'un ise galibiyetine endeksli..
Olcay ÇAKIR: Zeki'yi aramak!
Zeki Yavru ve Kadir Keleş cezalı olunca yerlerine oynayanlardan en az onlar kadar beklenti içinde olmak doğal! Özer'in daha maçın başında sakatlanıp çıkması, Abdulkadir'in de bir türlü verimli olamaması, zaten o bölgede bariz üstün Galatasaray'ın daha da üstün hale gelmesine sebep oldu. Oyunun hakimiyeti önce golü, sonrasında da farkı beraberinde getirdi. Alternatifin de alternatifleriyle buraya kadar...
En azından gidecekler, gönderilecekler, kiraya verilecekler, icraya verilecekler belli olmuştur diye umuyoruz Trabzonspor'da. Sil baştan başlamak lazım orası kesin artık. Her tür eksiğe rağmen saha da anlayamadığımız şeyler de oldu... Hami hocanın sol tarafta Aykut'la başlaması, Mustafa Reşit hocanın da sık denediği ve sıklıkla yanıldığı bir durumdu. Aynı hataya Hami hocanın da düşmesi, oyunda etkisizliğin sebeplerinden biriydi. Aykut Demir'in yüksek maliyetli oyuncu olması, ondan beklentilerinde yüksek olmasına sebep.
Trabzonspor sahaya "2010-11 sezonu şampiyonu Trabzonspor, Adaletli Ol" pankartıyla çıktı. 3 yıldır saha içerisinde hiç bir protesto gerçekleştirmemişlerdi. Bu bir ilkti! Bu son ses nereden duyulur hep birlikte göreceğiz... Dün gece, keyifsiz dahi olsa final havasında bir karşılaşma oldu tanımlaması yaparsak; kazananın Galatasaray olmasını da doğal karşılamamız gerekiyor belki de. Trabzonspor o çok eleştirilen iki ismi olan Zeki Yavru ve Kadir Keleş'i aradı dün gece... Futbolun adaleti yok derler, doğrudur da! Ancak; Adil insanların futbolu mutlaka var ve bu bir gün gerçekleşecek...
İskender GÜNEN: Kalite farkı
Trabzonspor'un oyun stratejisi kendi alanında oyunu kabul etmek ve rakipten kazandığı topları Adrian'da toplayıp, onun atacağı paslarla Olcan ve Yusuf gibi rakip savunmanın arkasına koşu yapan oyuncuları topla buluşturarak pozisyon yaratmaktı. İlk yarıda G.Saray topa daha fazla sahip olan takımdı. Özellikle (Olcan'ın da savunma görevini yapmamasından) Sabri, Telles ve zaman zaman bunlara yaklaşan Sneijder ile Trabzonspor'un sağ kenarından atak girişimlerinde sıkça bulundular. Eğer ilk yarıda G.Saray golle buluşmamışsa bunda en büyük etken Bosingwa ve Mustafa Yumlu'nun aralarındaki uyumdan kaynaklandı. Orta alanda Özer'in şanssız bir şekilde sakatlanması, Zeki Yavru gibi mücadele gücü ve dinamizmi ile takıma katkı veren bir oyuncunun cezalı oluşu ve Özer'in yerine giren Abdulkadir'in de gerekli katkıyı yapamamasından dolayı bu bölgede üstünlük tamamen G.Saray'ın oldu. İkinci yarıda ise Yusuf kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonu değerlendirebilse Trabzonspor için oyunun rengi daha farklı olabilirdi. İkinci golde Selçuk topa mükemmel vurdu ama barajın başındaki Mustafa Yumlu'nun sıçraması gerekirdi. Olcan'a yapılan hareket sonucunda Adrian'la kazanılan penaltı golü sonrasında ise durumu 2-2'ye getirebilecek pozisyonlar yakalandı ama final pası yetersizliğinden ve önde oynayan Henrique'nin çok kötü gününde olmasından dolayı ikinci golü bulamadılar.
AYDINUS ÇOK KÖTÜYDÜ
Sonuç Trabzonspor adına büyük bir hayal kırıklığı... Yalnız kabul etmek gerekir ki her iki takımın kadrolarını ve oyun anlayışlarını düşündüğümüzde arada büyük fark var. Ama yine de Adrian, Olcan, Yusuf ve Henrique'nin bu kadar etkisiz bir görüntü ortaya koymamaları gerekiyordu. Hakem Fırat Aydınus iyi değildi. Çünkü öyle bariz faul pozisyonları var ki, bunları vermemek eyyamcılıktan başka bir şey değil.
Levent TÜZEMEN: Başarı için takım ve aile olmak!
Burak Yılmaz, G.Saray'ın bu sezon sergilediği inişliçıkışlı performansını yorumlarken şöyle diyor: "Şampiyonluklar takım ve aile olursanız gelir. Bütün herkes kenetlenir. Herkes birbiri için oynar ve koşar. Biz bu sezon bu faktörlerden uzak kaldık." Burak'ın yüzleşmesi doğru ve gerçek. G.Saraylı oyuncular, aile olabilme refleksini bu sezon hep kazanmak zorunda oldukları maçlarda hatırladılar ve sergilediler. TT Arena'daki Juventus maçı, kupa yarı finalindeki Bursa deplasmanı ve kupa finalindeki Eskişehir'e karşı alınan galibiyetler gibi Trabzon deplasmanında da G.Saraylı oyuncular alacakları üç puanla neler kazanacaklarını bilerek sorumlu, dikkatli ve iştahlı oynadılar. Sonuçta Trabzon'u farklı yendiler. Seyircisiz derbiye iki takım oyuncularının arasındaki kalite ve anlayış farkı damgayı vurdu. Mancini döneminde coşan ve kalitesine geri dönen Sneijder, attığı kritik gollerle G.Saray'ı hedefe taşıyan isim oldu. Liderlik ceketini giyen Sneijder, zor maçlarda hep '10.5' numara gibi oynadı. Juventus'u eleyen, kupayı G.Saray'a kazandıran Hollandalı, Trabzon'da "Devler Ligi" kapısını aralayan gollere imza attı. Özellikle Sneijder'in ikinci golündeki vuruşun mesafesi ve hızı "Bazuka" ayarındaydı. Mancini, "Kazanan takım bozulmaz" felsefesiyle bu sezon ilk kez üst üste iki maça aynı kadroyla çıktı. Ancak tek yanlışı Sabri'yi sol beke çekip önüne Telles'i monte etmesiydi. İtalyan hoca belli ki formda Olcan'a önlem istemişti. Ama Sabri-Telles ikilisi birbirini tamamlamadı. Özellikle Telles oynadığı süre içinde takımını 10 kişi bıraktı. Mancini kenarda Balta'yı sol bek, Semih-Chedjou ikilisini göbeğe Sabri'yi de sağ beke çekmeyi hiç düşünmedi. Ancak Yekta-Semih ikilisi ikinci yarı Sneijder ve Umut'un attığı gollerin hazırlayıcısı oldu. Yekta yine çalışkandı. Melo aklıyla oynarken kolay top kaybı yapmadı, üstelik sakindi. Telles'in Olcan'a 'bodozlama' girişi sonucu yaptığı penaltıda da vatandaşına çok kızdı. Muslera, savunmanın arkasına atılacak toplar konusunda hiç hata yapmadı. Hakem Fırat Aydınus hatasızdı.
Rıdvan DİLMEN: Galatasaray artık bırakmaz
Yine iki maçı birlikte izledik. Ama daha ağırlıklı Trabzonspor- Galatasaray karşılaşmasını seyrettiğim için o maçı yazacağım. Galatasaray, Mancini döneminde ilk kez üst üste aynı 11 ile çıktı sahaya ama oyuncuların pozisyonları biraz değişikti... Sabri'yi bu maça sol bekte başlatıp, Telles'i sol önde oynattı Mancini ve ilk yarının ortalarında tekrar Sabri'yi geçen haftaki pozisyonuna, sağ öne koydu... İkinci yarıya başlarken de Sabri'yi yine sol beke çekip, yine Telles'i öne itti İtalyan hoca... İlk yirmi dakika Trabzonspor daha atak gözüküyordu ama bu dakikadan sonra Melo ile Selçuk'un etkili oyunuyla sahada üstünlüğü ele aldı Galatasaray... Ligin ikinci yarısında da kritik goller atan Sneijder takımını öne geçirdi ve Trabzonspor'u demoralize etti. Galatasaray hemen ardından ikinci golü de bulunca rahatladı derken, Telles'in duramamasından kaynaklanan pozisyondan doğan penaltıyla Trabzonspor oyuna ortak oluyordu ki, üst üste yediği iki golle karşılaşmanın son dakikaları formaliteye döndü. Galatasaray, Trabzon'da en iyi deplasman performanslarından birini sergiledi... Özellikle Selçuk'un ceza sahası dışından etkili ayak içi şutları ve daha sonra attığı nefis frikik golü, Trabzonspor'un gardını düşürdü. Şampiyonlar Ligi için Galatasaray artık avantajı eline geçirdi. Son hafta evinde oynayacağı Erciyes maçını kazanırsa direkt Şampiyonlar Ligi'ne gidecek... Yani her şey tamamen kendi elinde. Bir diğer tarafta Beşiktaş, kritik Gökhan Töre golü ile öne geçti. Elazığ da oyunun her bölümünde her türlü riski alarak oynadı. Başka türlü şansı da yoktu zaten. İki takımın da kazanması Şampiyonlar Ligi çekişmesini son haftaya taşıdı. Ama G.Saray elindeki bu kısmeti tepmez diye düşünüyorum. Hakem Fırat Aydınus'u ise çok beğendim.
Ahmet ÇAKAR: En iyi deplasman
G.Saray'ı deplasmanda uzun zamandan sonra ilk defa bu kadar istekli ve bu kadar üretken gördük. Her ne kadar defansif olarak fazla hata yapsalar da hem Trabzon'u yenmesini bildiler hem de Şampiyonlar Ligi'ne direkt gitme adına büyük avantaj sağladılar. Bunun temel unsuru, G.Saray için olmazsa olmaz üç oyuncunun çok iyi oynaması. Bunların başında Selçuk ve Melo, sonra da Sneijder geliyor. Özellikle Sneijder kritik anlarda çok önemli goller attı. Mesela Juventus maçı, mesela Eskişehir ile oynanan finalde kupayı getiren vuruşu, mesela dün geceki ilk gol. Dün ilk 20 dakikadan sonra oyunun mutlak hakimi G.Saray'dı. Aynı G.Saray ikinci yarıya da çok iyi başladı. Ve Sneijder düğümü çözen golü atıp takımını öne geçirdi. Hemen arkasından da Selçuk'un harika frikik golü sonrası "Her şey bitti" derken sahneye Telles çıktı. G.Saray'ın bu seneki en iyi yabancı transferi. Ama dünkü gereksiz penaltısı hem Trabzon'un maça dönmesini sağladı hem de gereksiz bir panik yarattı. Skor 2-1 olduktan sonra Trabzon, G.Saray'ın üzerine daha fazla gelmeyi düşündü. Aslında önemli pozisyonlar da buldular. Ne gariptir ki G.Saray defansının arkasına atılan her top pozisyon oluyor. Bu pozisyonların gol olmamasını sağlayan yegane isim de kaleci Muslera. Ayrıca Semih'in sağ bek oynamasına rağmen dün gece kritik kademe müdahalelerini de takdir etmek lazım. Ayrıca yaptığı iki asistin de altını çizmek gerekiyor. Ve tekrar Sneijder'e gelelim. Tam bir futbolcu ama yeter ki istesin. Onun da frikik golü belki topun azizliğiydi ama görüntü olarak muhteşemdi. Sonuçta görünen o ki G.Saray çok büyük bir ihtimalle Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılacak. Bunun tek sebebi de dün geceki maç oldu. Trabzon deplasmanı, bu sene deplasman fakiri olan G.Saray'ın en iyi maçı oldu. Hakem Fırat Aydınus'un da en iyi maçlarından biriydi. Futbolcularla çok fazla konuşmasına ve sürekli pozisyonları izah etmesine rağmen faul tespitleri ve objektifliği konusunda tam not aldı.
Erman TOROĞLU: Sneijder'e sallıyorlardı!