34 haftalık maraton sona erdi. Spor Toto Süper Lig'de Fenerbahçe şampiyon olurken, Galatasaray ikinci, Beşiktaş ise üçüncü sırada bitirdi. Öncelikle bir lig kapanışı yapsak neler söylersiniz?
Benim gördüğüm en kötü liglerden biriydi. Sanki kimse şampiyon olmayı istemiyordu. Birbirlerine ikram etmek için ellerinden geleni yaptılar. Sonunda Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor ikramcılığı başardı ve Fenerbahçe tarihinin en kolay şampiyonluklarından birini kazandı. Fenerbahçe'nin şampiyonluktaki en büyük rolünü aslında dezavantaj olması gereken durum sağladı. Şike dosyasıyla açılan ve kopan kıyamet içinde ortaya çıkan hava Fenerbahçe'yi birleştirdi. Bu birleşme de idari sebeplerden dolayı gerçekten darmadağın görünümündeki Galatasaray, Beşiktaş ve Trabzonspor'u çok kolay geçmesine yetti. Yani Fenerbahçe futbolsuz ligin şampiyonu oldu.
Galatasaray şampiyonluğu kaçırdı ama hedeflerine ulaştı. Sezonu lig ikincisi bitirerek Şampiyonlar Ligi'ne direkt katılmayı başardı. Bir de Türkiye Kupası var. Galatasaray için bu ikisi başarı mıdır?
Galatasaray çok kötü bir sezon geçirdi. Teselli mükâfatlarıyla kimse kimseyi kandırmasın! Ne bu kupayı almak ne de bu ikincilik marifet. Yani böyle bir ligde Fenerbahçe'nin şampiyon olması marifet değil! Senin "İyi bir sezon" demen için Galatasaray'ın iyi bir sezon geçirmesi lazım. Bana Galatasaray'ın iyi futbol oynadığı bir tane maç söyleyin! Türkiye, dünya üçüncüsü olurken, o takım yedeklerine kadar Galatasaraylıydı. Fatih Terim, milli takım hocası ve milli takım kadrosunu açıkladı. Terim, Galatasaray'dan üç kişiyi çağırmış. İşte Galatasaray bu!.. Şampiyonlar Ligi'ne direkt gitmek, kupayı almak falan züğürt tesellisi.
Galatasaray son haftalarda açılmaya başladı. Dört hafta üst üste maç kazandı.
Şimdi, Galatasaray göreceli olarak iyi oynamaya başladı. Hatta Galatasaray, son maçın golsüz biten ilk yarısında sezonun en güzel futbolunu oynadı. İlk defa ben Galatasaray'ı zevkle seyrettim. Ama golü atar atmaz o güzel futbol gitti, gene berbat, anlamsız, tatsız, oyalama futbola dönüldü. Bu arada hoşuma giden şey; kenardaki Mancini'nin bu futboldan hoşlanmayışıydı. Düşünebiliyor musun, top korner bayrağının orda, ben gırgır olsun diye arkadaşlarıma "Muslera'da biter bu akın" dedim ve o top rakip korner bayrağının oradan geri paslarla Muslera'ya kadar geldi. İşte güzel tarafı da Mancini'nin bu sahnelere çıldırmasıydı. Son dört maçta Galatasaray'ın istikrarlı bir kadrosu ve istikrarlı bir futbolu var. Yani Türk medyası ve televizyon yorumcuları hala anlayabilmiş değiller. Takımlar yazılırken Galatasaray'ı hala dörtlü savunma ile yazıyorlar. 2000 yılında Galatasaray'a UEFA Kupası'nı kaldıran 2-5-3'e benzer oynuyor Galatasaray. Bırak 4-4-2'yi, 2-5-3 oynuyor. İki stoper, beş orta saha adamı ve üç forvet. Birinci yarıdaki futbolun güzelliği oradan ortaya çıktı. İlk defa Galatasaray bütün sahaya yayıldı, ilk defa Galatasaray sahayı iyi parselledi, ilk defa bütün boş toplar Galatasaray'a geldi. İlk defa Galatasaray topu ayağına basmadan, ezmeden, tek paslara dayalı hızlı top oynadı. Bunlar modern futbolun ana unsurları. Ama 1-0 öne geçer geçmez, o futbolcunun beyninde olan skorun üstüne yatma hevesi var ya... O yılan derhal uyandı, kafayı kaldırdı ve gene o kötü futbola döndüler.