Dün akşam oyunun ilk 25 dakikalık bölümünde son derece iyi oynayan bir Fenerbahçe vardı. Daha maçın hemen başında Kuyt'ın arapasında Emenike'nin attığı golle öne geçen Sarı-Lacivertliler bu ilk bölümü hatasız oynadılar. Topa daha fazla sahip oldular. Oyunu rakmip alana taşıdılar. Kanatlardan Caner'le Gökhan Gönül ile pozisyonlar ürettiler. Hatta orta sahadaki 3'lü yani Topal, Emre ve Meireles'ten en az bir tanesi zaman zaman da ikisi birden rakip ceza alanına koşular yapıp gol kovaladılar. Topu kaybettikleri anda da Karabük'lü oyunculara yakın oynayıp baskı yaparak rakibin iyi pas yapmasını engellediler. Fakat 25'ten sonra işin şekli değişti. Fenerli oyuncular ağırdan almaya başlayınca Karabük de pas yapmaya başladı. Bu durumda da oyunun hakimiyeti Karabük'e geçti. Fenerli oyuncular topun peşinden koşmaya başladılar. Bunun sonucunda da kalelerinde beraberlik golünü golünü gördüler. Sow'un adamını takip etmemesi Bekir'in de 6 pasta rakibinden uzak kalması golü getiren faktörlerdi. 2. yarı Fenerbahçe iyi oynadı. Ama bu devreye oyuncuların hataları damga vurdu. Karabüklü Erkan'ın ayağına çarpıp Sow'un önüne düşen top sonrasında Kadlec'in beklenmedik şekilde kendi kalesine attığı gol son olarak da Waterman sakatlandıktan sonra kaleye geçen Aykut'un kolayca tutabileceği topu içeri atması gecenin skorunu belirledi. Sonuçta Fenerbahçe ilk maçından zaman zaman tatmin edici bir oyun oynayarak 3 puanını aldı. Dün Kuyt'ın oyununa hayran kaldım. Bir futbolcu ancak bu kadar takımın için faydalı işler yapabilir. Hollandalı profesyonelliği ile büyük bir övgüyü hak ediyor.
Hakkı Yalçın: Kazanma terbiyesi
İstediği zaman sonucu değiştirebilme gücü geçen sezondan kalan Fenerbahçe bağışıklığı. Ritmi bozulduğu zannedilen anlarda bile geri dönüşleri, daha ilk maçında bile sezonun en güçlü takımı resmine imzasını atmaya yetti. Bunun adı kazanma terbiyesi. Üstelik berbat bir hakeme rağmen. Erkan Kaş'ın Kuyt'a yaptığı "jilet pozisyonunun" karşılığı kesinlikle kırmızı kart. Diego'ya yapılan hareket kesin penaltı. Hakem ölülerinin sezon açılışına böyle pozisyonlar yakışıyor demek ki!
Avrupa'da kendini sınayan Karabükspor karşısında Fenerbahçe'nin zorlanacağını düşünmüştüm. Karşımda kazanmak isteyenle, kaybetmekten korkmayan iki takım buldum. Emenike'nin golüne kadar gözümüze hoş gelen bir Fenerbahçe vardı sahada. Hatlar arasında mesafe açılmış olmasına rağmen olağanüstü pas zenginliği. Yardımlaşma üst düzey. Ama golden sonra "durduk yerde" başa bela almak gibi, Karabük'ü buyur eden bir anlayış. Bu rol değişimini ikinci yarıda da izledik ama genelde maçın hakimi Fenerbahçe'ydi. Sonucu bireysel hatalar belirledi ama Fenerbahçe'nin fark yapacak gücü de vardı.
Gecenin en özel adamı yine Mehmet Topal'dı. Meireles'deki sadelik parmak ısırtıyor. Diego'nun hazır olduğunda neler yapabileceğini söylemeye gerek yok. Orta alan Emre'nin ayaklarında güvencede ama dilinde tehlikede. Diego'nun hazır olduğunda neler yapabileceğini söylemeye gerek yok.
Bir şeyler tamdı, bir şeyler yarımdı. Elbette sorularını saklayan cevaplar vardı da. Sezonun ilk maçında o soruları sormak için erkendi galiba. Fenerbahçe adına şunu diyebiliriz. Herkes elinden geleni yaptı. Elinden gelmeyeni gelecek maçlara bıraktı.
Gürkan Kubilay: Bereket versin
Aykut hoca'nın çok paslı sistemi mi, yoksa Ersun hocanın rakip kaleye hızlı giden oyun biçimi mi? İsmail hoca beraber çalıştığı 2 hocadan, Aykut hocanın sistemine biraz daha yatkın görünüyordu. Hele de 8. dakikada gol gelince, F.Bahçe, iyice topu kendinde tutma ve oyunu yavaşlatma yönelimine girdi. F.Bahçe'de görünen o ki bundan sonraki maçlarda da takımın tümü koşacak, ancak o gün kendini en iyi hisseden hücum aksiyonları yapacak. Dün akşam ilk yarı bu görevi, Caner, Raul ve Kuyt ilk devre üstlendi. Topal ve Caner ise savunmada her yerin yıldızı idi. Ama ilk 34 dakikada Kuyt dışında pozisyonu yoktu F.Bahçe. Üstelik tempoyu düşürmeye çalıştı. tempoyu düşürmenin ve ön alanda basmamanın faturasını, savunma arkasına atılacak toplarda ödeyecek gibi duruyordu ve ödedi de... Ama golde 2 stoperin rakiplerinden bihaber olması, Mert'in çıkmaması da gözümden kaçmadı. Sow ilk yarıda sahada nerede ise yoktu. Arada Kuyt'a Erkan'ın hareketine kırmızı gösterememek de hakemin ayıbı oldu. F.Bahçe 2. yarıya baskılı başladı. Bunun karşılığını ilk yarının etkisiz adamı Sow ile aldı da.Önemli bir karar ile Diego, Emenike yerine girdi. Sow öne geçti. Mert'in kurtardığı şutta, Kadlec'in kendi kalesine attığı gol kamera şakası gibiydi. Webo ile değişmesi ise ciddi değişecek sistemin işareti. 4-4-2'ye dönen F.Bahçe, rakip ceza alanına top bombardımanına başladı ama bir avantajı daha oldu. Wooterman sakatlandı. Yedek kalecinin ısınmaması, Webo'nun kafasında, Webo'nun attığı değil, kalecinin yediği gol sıfatını verdirdi 3. gole. SONUÇ; F.Bahçe,stoper sıkıntısı yaşayan, tempo yapmayınca pozisyon veren, öndeki hücumcuları basmayınca, arkasına adam kaçıran görüntüsüne rağmen kazanmayı bildi.
Mert Aydın: Savunmaya dikkat!
Geçen sezonun son maçında Fenerbahçe, Karabük'ü 4-0 yenmişti. Açıkçası dün akşamın başlangıcı da o maçın devamı gibiydi. Tempolu, istekli Fenerbahçe, Perşembe gecesi Fransa'da 120 dakika oynamış Karabük karşısında soldan soldan geliyordu. Emenike'nin golü geldiğinde işin bittiğini düşünenler hiç de az değildi. Golden sonra yavaş yavaş tenpoyu düşürdü Fenerbahçe. Topla daha fazla oynayan bir Karabük vardı. Ama Fenerbahçe'nin savunması, hücum gücü kadar yüksek düzeyde değil. Küçük bir hata, F.Bahçe altyapısından Erdem'in ortası ve Kumbela'nın golü. 2. yarının başında yine tempolu ve baskılı bir F.Bahçe ve yine erken gelen gol. Bu kez tempoyu düşürmedi Fenerbahçe. Ama bu kez farkı getirecek pozisyonlar kaçtı. Kartal, Diego'yu oyuna alırken öndeki üçlüden adam eksiltti. Bu, gelecek haftalar için nasıl bir saha içi dizilişi olabileceğinin sinyaliydi bence. Diego'nun takım öndeyken girmsi bir avantaj sağlayabilirdi. Ne var ki Kadlec'in kendi kalesine attığı gol rahat olabilecek bir maçı yine zora soktu F.Bahçe adına.
Webo çok önemli adam
Bu kez deWebo'yu Kadlec'in yerine alarak bir risk aldı Kartal. Kamerunlu attığı golle ne kadar önemli bir oyuncu olduğunu gösterdi. Meireles de Fenerbahçe'nin iyilerinden biriydi. Fenerbahçe için önümüzdeki haftalarda en büyük sorun savunma yapılanması olacak gibi görünüyor. Yoksa işin hücum tarafında İsmail Kartal'ın elinde fazlasıyla alternatif oyuncu ve diziliş var. İki not: Fenerbahçe altyapısında oynayan 30 yaşındaki Erdem'in 27 yaşına kadar Süper Lig görmemesi bir scouting sorunu değil midir? Ya da önerildi ama hiçbir takım onu almadı. Her şekilde futbolumuzun çarpık yönetim tarzının bir başka örneği sağ bek Erdem. Maçın hakemi Mustafa İlker Coşkun'un özellikle ilk yarıda ne yapmak istediğini anlayamadım. F.Bahçe'den Emre Belözoğlu, Karabük'ten Emre Güngör ve Erkan Kaş'ın sahada kalmaları gerçekten çok ama çok sabırlı olmayı gerektiriyordu (!).
Emre Bol: Adalet kaç numarada?
İsmail Kartal, Süper Kupa kadrosunu Karabük karşısında da bozmadı. Gerek hazırlık maçlarında gerekse Süper Kupa karşılaşmasında müthiş oynayan Meireles'i kesip yerine Diego'yu oynatmak adaletsizlik olurdu. İsmail Kartal da tercihini adaletten yana kullandı. Bence iyi de yaptı. Meireles yine sahanın en iyilerinden birisiydi. Sarılacivertliler, Diego transferine milyonlarca euro para yatırdı. Bir de lisans çıkarabilmek için Yobo ve Cristian'a ödenen paraları ekleyin. Böylesine ligin en pahalı oyuncularından birini kontenjan sorunu yüzünden oynatamamanın nedenini İsmail hocanın değil, kontenjan belasını kulüplerin başına bela eden federasyonun vermesi gerekiyor.
Kreatif futbolcu eksikliği
Fenerbahçe'nin orta sahası ve forvet hattı gerçekten bu ligin çok üzerinde… Ancak hepsi koşan, mücadele eden oyuncular olmasına rağmen, kreatif futbolcu eksikliği göze çarpıyor. Özellikle oyunun tıkandığı anlarda araya top atacak, pozisyona sokacak bir oyuncu… Diego bu eksikliği giderecek elbette. Ancak yabancı kontenjanı İsmail Kartal'ın elini kolunu bağlıyor. Takımda savunma sıkıntısı devam ediyor. Kadlec ve Bekir'in uyum sorunu dün gece üst düzeydeydi. Adam paylaşımında inanılmaz hatalar yaptılar. Fenerbahçe'nin ne zaman gole ihtiyacı olsa oyunu rakip sahaya yıkıp atıyor. Defanstaki sıkıntı çözülmezse çok gol atar ama çok gol yer. Adaletten bahsetmişken; hazır bir Webo bu takımda hem Emenike'yi hem de Sow'u keser. Kartal'dan orta sahada sağladığı adaleti, bu isimlerde de uygulamasını bekliyoruz!
Gürcan Bilgiç: Kibir dersleri!
İlk 20 dakikasında Fenerbahçe adına "çok rahat" diyeceğimiz bir maçın, adım adım "kabus" sıfatını kazandığını gördük. Birinci nedeni takım disiplinin, oyundaki karakter olmaktan uzaklaşmasıydı. Doğru ve canlı koşuların yerini, bir anda "bireysel" şovların aldığını görüyorduk. Özellikle Emenike'nin bir anda ayrı bir yörüngeye geçmeyi tercih etmesi, Kuyt ve Sow'un da oyunun aksiyon yönünden uzaklaşmasıyla zincirleme etki haline geldi. İlk doğru atakta, beraberlik golünü yediler. Hataları bir, iki, üç diye sayabilirdik. Takıma bulaşmış bir "kibir" üretimi... Bunun üstüne Emre'nin attığı bir pasın auta gitmesiyle birlikte oyundan vazgeçişi vardı. Sinirlendi ve konuşmaya başladı. Orta saha Karabük'e geçti. Hakan Özmert organize etti, takımı O'na uydu. Baskın sıkıştırmalardan, ayağa- tek topla sıyrılıverdiler. İkinci gol, Samba Sow ile beşlenen Karabük defansına değişiklik getirdi. Maç tempo kazandı, oyun çizgiye yayıldı. Ama atak kalitesi yükselmedi. Topu yere indirmek yerine, kör ortalarla ceza alanında "kaos" arıyorlardı. Diego 61'de oyuna girdiğinde, kendini topa gösterip pas organizasyonu tamamlamaya başladığında, beklenti yükseldi. Kendi kalelerine attıkları abuk gol sonrasında daha ciddi olmayı becerdiler. İyi başlamak önemlidir. İsmail Kartal'ın değişiklikleri, oyunu kurgulaması ve yönlendirmesi de problemsizdi. Gecenin üç önemli notu vardı. Birincisi, MHK'nin kesin talimatına rağmen Kuyt'a arkadan ve darbeyle faul yapan Erkan Kaş'ın kırmızı kart görmemesi. İkincisi; yerini Dieogo'ya bırakırken, Emenike'nin huzursuz ve mutsuz vücut dili. Konu Emenike ise duracaksınız. Ersun Yanal'ın "Tek başına olmak istiyorsa, tenis oynasın" dediğini hatırlayalım. Üçüncüsü; kendisine dokunulmadığı halde, darbe almış gibi yere düşerek; penaltı arayan Emre Belözoğlu... 34 yaşında, takım kaptanı. Hakem iyi ki doğru karar verdi, kendisine ve Fenerbahçe'ye yakışmazdı...
Rıdvan Dilmen: Ders niteliğinde maç
Şampiyonluktaki rakipleriniz üçer puan almış, F.Bahçe de kendi saha avantajını kullanarak kazanmak istiyor. Kaldı ki Perşembe gecesi 120 dakika maç oynayan bir rakiple karşılaşıyorsunuz. (Bu maç Milli Takım'ın programından dolayı pazartesiye alınmadı sanırım) Karabük yorgun. Taktik olarak olumlu veya olumsuz demeyeceğim ama çok enteresan iki teknik adam izledim dün akşam. Tolunay Kafkas, futbolumuzun kendini ispatlamış önemli teknik adamlarından. Önce durdurayım, sonra atayım düşüncesiyle top F.Bahçe'deyken 5-4-1 oynadılar. Hücuma çıktıklarında arkada Yiğit, Emre ve Mabiala kalıyor bekleri çıkıyor, yani 3-5- 2'ye dönüyorlar. Tıpkı Dünya Kupası'nda izlediğimiz Kosta Rika'nın kullandığı taktik gibi. Buna karşı İsmail Kartal önce atayım sonra tutayım demiş. İkinci golden sonra Emenike'yi çıkarıp 4-3-3'ten 4-2-3-1'e dönüp, hatta forvetin arkasındaki üçlünün sağında Meireles'i kullanarak attıktan sonra korumaya çalıştı. Kaldı ki Emenike'ye uygun bir maç haline gelmişti. Daha sonra Mert'in hatası ve Kadlec'in devamıyla tutmak isteyen İsmail Kartal bu kez atmak istedi. Webo'yu soktu Kadlec'i çıkardı yine atmaya çalıştı. Tolunay Kafkas'ın Karabük'ü ise tamamen 5'li defansla kalıp tutmaya çalıştı ama yine bireysel bir hatadan gol yediler.
KARTAL KORKMAMALI
İsmail Kartal bu kez Selçuk Şahin'i aldı, Sow'u çıkardı ve tutayım dedi. Tolunay Kafkas da uzatmalarda ikili stoper bırakıp Yiğit'i orta sahaya alarak atmaya çalıştı. Oyun içerisinde skora göre zaman zaman tutmak isteyen teknik adam ve oyuncular, zaman zaman atmak isteyen teknik adam ve takımlar izledik. Bu strateji Karabük için daha mantıklı diyebiliriz. Yorgun ve önemli bir deplasmana gelmiş. İsmail Kartal karakterli, yürekli bir arkadaşımızdır. Herkesle ölüme gider. Bu maçtan çıkaracağı dersler olmalı bence. Korkmamalı. Yine de hatalarla dolu maçı F.Bahçe'nin kayıpsız geçmesi tabii ki Süper Kupa'dan sonra moralini korumasını sağlamıştır. Ancak İsmail Kartal'ın mutlak suretle bu maçı defalarca izleyip kendini ve takımını test etmesi lazım. Sahanın en iyisi Emre Belözoğlu'ydu. Emre'nin iyi oynadığı maçlar Gökhan ve Caner için büyük şans oluyor. Oyunun yönünü değiştirirken isabeti ve pası yüksek. Hakem iyiydi ama Erkan'ın Kuyt'a yaptığı hareket sarının üstüydü, yani kırmızı. Turuncu olmaz ona göre!
Ahmet Çakar: Kadıköy canavarı
F.Bahçe kaldığı yerden devam ediyor. Türkiye'nin tartışmasız ofansif alternatifleri en fazla olan takımı. Rakip kim olursa olsun özellikle Kadıköy'de rakibi tam anlamıyla boğuyorlar. Dün gece maçı kazanmasalardı da aynı şeyi söylerdim. Hatta kaybetselerdi bile. İlk yarıya bakıyoruz F.Bahçe golle başladı. Emenike çaprazdan aldı, çok iyi vurdu ve takımını öne geçirdi. Garip olan, bu dakikadan sonra F.Bahçe vites küçülttü. Sıkmadılar. Aykut Kocaman zamanındaki gibi oyunu açtılar, bol pas yaptılar ve tam devre biterken de golü yiyiverdiler. Kadlec'e kızmayalım. Önemli maç eksikliği var ve o pozisyonda Alves'in yerine oynuyor. F.Bahçe ikinci yarı vitesi artırdı ve büyük bir baskı kurdu. Karabük Türkiye'nin iyi takımlarından biri. Hem fizik olarak hem de pas ve son vuruşlarda başarılılar. Ama dün gece başaramadıkları bir şey oldu. O da kaleci ve savunma oyuncusunun bireysel hatalarıyla yenen goller. Maç 1-1'ken F.Bahçe'nin yapamadığını Karabüklü defans oyuncusu yaptı. Topu Sow'un önüne bıraktı o da F.Bahçe'yi tekrar öne geçirdi. Ama Karabük defansta bireysel hatalar yapsa da asla pes etmiyor. İşte yine bu dakikalarda bu sefer Kadlec'in şanssız bir pozisyonda kendi kalesine attığı golle Karabük beraberliği yakaladı. Ama dedik ya, F.Bahçe avını parçalayan bir canavar gibi. Yine boğmaya başladılar o esnada Karabük kalecisi Waterman sakatlandı yerine giren Aykut da tuttuğu topa içeri alınca F.Bahçe maçı aldı gitti. Diego Ribas'in kariyerini tartışamayız. Tartışacağımız F.Bahçe ile doku uyumu sağlayıp sağlayamayacağı. Ama dün akşamki ilk izlenimler Diego'nun F.Bahçe'ye çok yararlı olabileceği doğrultusunda. Sonuçta F.Bahçe Türkiye'nin iyi takımlarından birine karşı zor kazandı, hak ederek kazandı ve ilerleyen haftalar için çok parlak ışıklar verdi. Hakem Mustafa İlker Coşkun, cesur, objektif ve çok yetenekli bir isim. Dün akşam da birkaç pozisyon dışında iyi maç yönetti ama topla karışık faulleri süzemiyor. Karabük ceza alanı içinde Diego'nun arkasından topla karışık müdahale var; penaltı verebilirdi. Yine son dakikalarda ceza çizgisinin hemen dışında Kuyt'a yapılan top üzerinden bir taban hareketi vardı ki mutlaka faul çalınması gerekiyordu.
Erman Toroğlu: Eminönü'nden vurdu... Haliç'ten yedi!
Karabükspor karşısında izlediğimiz Fenerbahçe o bildiğimiz Fenerbahçe değildi. Geçen seneki Fenerbahçe ile dünkü Fenerbahçe arasında çok fark var. Ben bu teknik adam olayından sonra Fenerbahçe'nin daha da düşüş yaşayacağını düşünüyorum. Başarılı kadroyu neden değiştirir bir hoca? Süper Kupa'da Galatasaray'ı yenen kadrodan dün Karabük karşısında iki isim sahada yoktu. Kaleci Volkan cezalıydı, Alves'in yerine de Kadlec oynadı. Bu değişikliği sizce kim yapmıştır? İsmail Kartal Hoca mı? Kartal, Aziz Yıldırım'a sormadan kadroyu çıkarabilir mi? Aziz Yıldırım arayıp maç öncesi "İsmailcim kadro nasıl?" demez mi? Başkan, maç öncesi kadroyu merak etmez mi? Soyunma odasına devre arasında giren başkanın bunu merak etmemesi mümkün değil! Fenerbahçe, Karabük gibi takımlar önünde rahat kazanabilir. Kadrosu Süper Lig'de birçok takımdan çok daha iyi. Ancak bu sezon daha iddialı olan Beşiktaş ve Galatasaray önünde bu kadro ligde ne yapacak, ona iyi bakmak lazım. Webo'nun skoru 3-2'ye taşıyan golünde kalecinin bir takım için ne kadar önemli olduğunu gördük. Webo Eminönü'nden vurdu, kaleci Haliç'ten yedi. Süper Lig'de oynayan bir kaleci böyle basit hata yapmamalı. Topu tutmayı düşünmek yerine dışarı tokatlamalıydı. Yobo ve Cristian'a plaket verildi ne güzel bir olay değil mi? Madalyonun bir de öbür yüzüne bakmak lazım! Bundan öncekilere niye böyle bir uygulama yapılmadı? Alex'e yapılan ayıptan sonra bunlar pansuman! Bunlar göz boyamadan başka bir şey değil. Takımı şampiyon yapan teknik direktör Ersun Yanal'a niye teşekkür etmezsin! Adamı özel hayatı dahil yerin dibine sokup öyle gönderdiler Fenerbahçe'den. Yahu adam bu takımı şampiyon yaptı! Pardon o yapmadı (!) Aziz Yıldırım ile yöneticiler yaptı da ondan plaket vermediler (!) Yanal'ı soyunma odasında kaydettiler. Fenerbahçe Stadı'nda bir kaleden diğerine Aziz Yıldırım'ın izni olmadan kuş bile uçamaz. Kuş sorar "Aziz amca uçabilir miyim?" diye. Kablolar Fenerbahçe'nin stadında kesildi. Başka statta değil arkadaş! O kabloların kesilmesi için özel aletler gerekliydi ve çok rahat kestiler! Dikkat ettim de ilk hafta maçlarında tribünler çok boştu. Seyirci olmayınca futbolun tadı tuzu olmaz. Bugünlere nasıl gelindi? Futbol gittikçe itibarsızlaştırıldığı için gelindi. Federasyon açıklama yapmış; "Şikeye adı karışan, şiddete çanak tutan yöneticileri futboldan uzaklaştıracağız" diye. Günaydın! Futbolumuzu bugünlere getirene kadar neredeydiniz?