Likya'nın kahraman savaşçıları: Xanthoslular

Kaş-Fethiye yolundan geçerseniz; muhakkak Xanthos'a uğrayın. Savaşlar ve kahramanlıklara sahne olan yerlerde dolaşıp, geçmişi anımsayın
PERSLERLE SAVAŞ
Xanthos ilk kez 1838 yılında İngiliz araştırmacı Charles Fellows tarafından ortaya çıkarıldı ve önemli anıtları 70 büyük sandık içinde British Museum'a (Londra-İngiltere) taşındı. 1950'den itibaren de Fransızlar burada kazı çalışmaları yaptılar. Kazıda elde edilen buluntuların en eskisi İÖ 8. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Homeros, İliada'sında Likyalı kahraman Bellerophontes'in torunu Sarpedon'un çok uzaktan Xanthos ırmağının kıvrılarak aktığı Bellerophontes'ten miras kalan topraklardan geldiğini belirterek Sarpedon'un Truvalılarla birlikte savaşarak büyük kahramanlıklar gösterdiğini uzun uzun anlatır. Homeros'a göre Xanthos'un kurucusu, Girit kökenli bu kahraman Sarpedon' dur. Ünlü Heredot M.Ö. 545 yılında Likyalıların Pers komutanı Harpagos'a karşı savaşını şöyle anlatmaktadır. "Pers ordusu, başında komutanları olduğu halde Xanthos ovasına indiği zaman, Xanthoslular bitmez tükenmez kuvvetlere karşı az sayı ile dövüştüler, yiğitlikte nam saldılar, ama yenildiler, kentlerine geri atıldılar, kadınları, çocukları, hazineleri ve köleleri kaleye doldurdular. Alttan, yandan ateşe verdiler. Öyle ki yangın kaleyi yerle bir etti. Bundan sonra birbirlerine korkunç yeminlerle bağlanarak düşmana saldırdılar ve Xanthos'ta oturanların tümü de savaşarak öldü." B
u savaştan yalnızca o sırada başka yerlerde bulunan Xanthoslular kurtulabilmişler, daha sonra şehirlerine gelerek şehri yeni baştan kurmuşlardır. Bu başşehir M.Ö. 475 - 450 sırasında bu kez bir yangın felaketiyle karşılaşmış, baştan başa yanmıştır. Kazılarda bu tarihlere ait kalın bir kül tabakası ortaya çıkarılmıştır M.Ö. 429'da Melesandros isimli Atinalı bir komutan vergi toplamaya kalkınca tüm Likyalılar birleşerek yine ona karşı koyarlar. Bu savaşta Melesandros ölür ve Atina ile olan ilişkiler de sona erer. M.Ö. 334'te İskender'in eline geçen Xanthos, İskender'in ölümüyle M.Ö. 309'da Ptolemaiosların eline geçer. Daha sonra da Suriye Kralı III. Antiokhos'un eline geçen Xanthos'u bu dönemde büyük bir gelişme yaşar.
İKİNCİ BİR KATLİAM
Tarihi boyunca büyük istilâlar ve felaketler geçiren Xanthos'u Roma döneminde M.Ö. 42 yılında Brutus işgal eder. Belki okullarda okuduğumuz tarih kitaplarından hatırlayacaksınız. Brutus, Roma İmparatoru Sezar'ın menevi oğlu ve onu bıçaklayarak öldüren kişidir.Plutarkhos ve Appianos bu savaşı şöyle anlatır:
"Brutus'un ordusunun ilerlemesine karşı Lykialılar tepelere yerleşerek boğazları tuttular, ancak Brutus ani bir süvari saldırısı ile 600 kadar Likyalı askeri öldürüp, sonrasında pek çok köyü ve savunma noktasını ele geçirdi. Fakat Likyalılara hoş görünebilmek için aldığı bütün esirleri serbest bıraktı. Appianos'a göre, Likyalılarla sınır problemleri yaşayan Oinoandalılar da Brutus'a yardım ederek ordusuna yardımcı oldular."
Bozguna uğrayan Likyalılar, tekrar savaşmak üzere Xanthos kentinde toplandılar ve Brutus da şehri kuşattı. Xanthoslular şehirlerinden çıkıp Romalıların kuşatma kulelerini ateşe vermeye çalışırken, geri çekilme esnasında 2000 kadar Romalı asker de şehre girmeyi başardı. Dışarıdaki birliklerin de içeri girmesiyle savaşı kaybettiklerini kabul eden Xanthoslular, esir düşmektense önce ailelerini kendi elleri ile öldürdüler. Bütün şehri ateşe verdiler. Kucağında çocuğu ile bir kadının ateşe atladığını gören Brutus çok üzüldü ve askerlerine, "Xanthosluları kurtaranları ödüllendireceğini" söylese de çok geç kaldı. Daha önce Perslere karşı da aynı şeyi yapan Xanthos halkı, hürriyet uğruna tekrar yok oldular. Bir yıl sonra Marcus Antoninus, Brutus'un açtığı yaraları sarmak ve Likya Birliği'ni yeniden ayağa kaldırmak için, Xanthos'a ve Likya bölgesine önem vermiştir; Ancak, Likya, M.S. 2. ve 3. yüzyıllarda yaşadığı büyük depremlerin ardından bir daha kendisini toparlayamamıştır. M.S. 8. yüzyılda Arap akınları ve bu süreye kadar da korsan saldırıları ile terk edilen bölgeye, 13. yüzyılda Kınık boyuna ait Türkmenler yerleştirilmiştir.
XANTHOS'TAKİ BİR YAZITTAN:
"…Evlerimizi mezar yaptık. Mezarlarımızı ev. Yıkıldı evlerimiz. Yağmalandı mezarlarımız. Dağların doruğuna çıktık. Toprağın altına girdik. Suların altında kaldık. Gelip buldular bizi. Yakıp yıktılar. Yağmaladılar bizi. Biz ki analarımızın, kadınlarımızın ve ölülerimizin uğruna; biz ki onurumuz ve özgürlüğümüz uğruna, toplu ölümleri yeğleyen bu toprağın insanları. Bir ateş bıraktık geride…"
EN SON HABERLER
- 1 Antalya Open’da şampiyon belli oldu
- 2 İlk yarının karnesi
- 3 Maçta gözler Amılton’da olacak
- 4 HEDEF 3’TE 3 YAPMAK
- 5 Avrupa’da yaşam tecrübesi fırsatı
- 6 Sulama birlikleri güç birliği yaptı
- 7 Batık gemi parça parça çıkartılıyor
- 8 Taşıt kiralamada ceza yeniliği
- 9 Çiftçi gözünü göğe çevirdi
- 10 Hedef 7.5 milyon turist