Göl Yoksa Yaşam da Yok" Çalıştayı

Doğa Derneği tarafından, Burdur Gölü'nde su seviyesindeki düşmeye dikkat çekmek amacıyla "Göl Yoksa Yaşam da Yok" Çalıştayı düzenlendi.
Burdur'daki bir otelde düzenlenen çalıştayda, Türkiye'nin çeşitli bölgelerindeki göllerin kurumaması için mücadele eden kamu kurumu, üniversite ve sivil toplum örgütleri temsilcileri bir araya geldi.
Çalıştaya katılanlar, Kırşehir Seyfe Gölü, Hatay Amik Gölü, Konya Ereğli Sazlıkları, Akgöl ve Akşehir Gölü ile Afyonkarahisar Eber Gölü'nde yaşanan kurumanın sebep ve sonuçlarını tartıştı.
Burdur Gölü'nü Kurtarma Projesi Koordinatörü Ayşe Sargın, çalıştay ile kuruyan göllerle mücadelede deneyim paylaşımını sağlamayı ve işbirliği olanakları oluşturmayı amaçladıklarını söyledi.

"Aşırı su tüketen tarımsal ürünler gölü kurutuyor"
Türkiye'nin bazı bölgelerindeki göllerin benzer sebeplerle kuruduğuna dikkati çeken Sargın, "Havzanın iklimine uygun olmayan ve aşırı su tüketen tarımsal ürünlerin yetiştirilmesi, bu bitkilerin su ihtiyacının karşılanması için sondaj kuyularıyla yer altı sularının aşırı miktarlarda çekilmesi ve gölleri besleyen akarsularda plansız ve çok sayıda baraj ve gölet yapılması kurumanın başlıca sebepleridir" dedi.
Sargın, göller kuruduğunda çevredeki nemin azaldığını, yağışların düştüğünü, don olaylarının arttığını, yöreye özgü tarımsal ürünlerin verimliliğinin azaldığını ifade etti.
Çalıştaya katılanlar daha sonra Doğa Derneği'nin, "Burdur Gölü'nü Kurtarma Projesi" kapsamında oluşturduğu Karakent köyündeki "Az su tüketen tarımsal ürünler deneme sahaları"nı gezdi.
Daha az su tüketen bitkiler yetiştiriliyor
Doğa Derneği Burdur Gölü Saha Sorumlusu Buğrahan Doğangil, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yer altı sularının sondaj kuyularıyla aşırı miktarlarda çekilmesi, yer üstü sularının ise baraj ve göletler nedeniyle göle ulaşamaması sonucunda Burdur Gölü'nün son 35 yılda üçte bir oranında küçüldüğünü, su seviyesinin 12 metre düştüğünü söyledi.
Deneme sahalarında çiftçilere damla ve yağmurlama sulama sistemleri hibe ederek, ekonomik gelirlerinde azalmaya neden olmadan, az su tüketen alternatif ürünleri yetiştirmelerine imkan sağladıklarını anlatan Doğangil, şöyle devam etti:
"Burdur Gölü'nü kurtarmak için mutlaka tarımda az su tüketen ürünlere ve tasarruflu sulama sistemlerine geçiş yapmak gerekiyor. Karakent'te oluşturduğumuz deneme sahalarında şu an Macar fiği ve arpa yetiştiriyoruz. Bu ürünler hayvan yemi olarak kullanılabiliyor. Havzada çok yaygın olan silajlık mısırdan da çok daha az su tüketiyor. Çiftçilerimiz deneme alanlarında salma sulama yerine damla ve yağmurlama sulama sistemlerini kullanıyor. Bu uygulama bütün havza için genişletilirse Burdur Gölü 1 yılda kaybettiği suyun 1,5 katını tekrar kazanabilecek."
Doğangil, çiftçilerin damla ve yağmurlama sulama sistemleri ile az su tüketerek daha çok gelir elde etiklerini belirtti. Bu sayede gölü besleyen yer altı su kaynaklarının da daha az kullanıldığını dile getiren Doğangil, "Bu sayede gölümüzü de koruyoruz. Deneme sahalarımız aracılığıyla tüm göl havzasında az su tüketen ürünleri yaygınlaştırmayı hedefliyoruz" diye konuştu.
Bölgede çiftçilik yapan Gürbüz Davan ise Burdur Gölü kurudukça nemin azaldığını, erken donların başladığını kaydetti. Damla ve yağmurlama sistemleri ile hem gölü koruduklarını hem de az maliyetle çok gelir elde ettiklerini ifade eden Davan, "Köy halkına örnek olduk. 20 kişi yağmurlama ve damla sulama sistemine geçti. Bu sistemler sayesinde 10 saatte sulayacağımız yeri 2 saatte suluyoruz" dedi.