Cumartesi 21.09.2013

Haluk ÜNCEL: Üç tehlike

Servet, şehvet ve şöhret…
Bir siyasetçinin uzak durması gereken, kendisini arındırması gereken üç büyük tehlike… Eğer bunu başaran siyasetçi olursa, sırtı yere gelmez ve kalıcı olur.
Servet malumunuz… Siyasetçinin akçeli işler, yolsuzluk, hırsızlık gibi fiillerin, yanlış işlerin adresi... Şehvet ise, ahlaklı bir siyasetçinin örnek yaşam biçimine sahip olmasının tehlikesi… Şöhret de bir siyasetçinin makamının dayanılmaz cazibesine kapılıp burnu Kaf Dağı'nda, küçük dağları ben yarattım edasındaki tavırlarının göstergesi… Bu konuda en güzelini Hz Mevlana söylemiş;
Sevgide güneş gibi ol, dostluk ve kardeşlikte akarsu gibi ol, hataları örtmede gece gibi ol, tevazuda toprak gibi ol, öfkede ölü gibi ol, her ne olursan ol, ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz Şu tertemiz tarlaya başka bir tohum ekmeyiz biz... İşte, bu tehlikelerden kendisini arındırmış siyasetçiye bulaşmak isteyenlerinde elinde tek malzemesi kalır. O da İFTİRA...
Bunu başaranlar geçici sonuçlar alabilirler ama o da zamanla çürür gider.
Allah korkusu olmayanlar çaresizlik içinde, adeta denize düşen yılana sarılır misali iftira bataklığına dalarlar. Aslında bu iftiracılar hırsızlığın daniskasını yapıp, başkalarına çamur atarak kendilerini unutturmaya çalışır.
Bu iftiracılar, kazanovanın önde gidenidir, her türlü ahlaksızlığı yaparlar, devlet kesesinden çapkınlık cesaretini bile gösterirler, sonrada başkasına çamur atıp kendilerini unutturmaya çalışırlar.
Hatta ve hatta kendi karısına, kızına sahip çıkamayanlar bakarsınız elalemin namusuna dil uzatmayı marifet sayarlar.
Çok gördük böylelerini.
Daha görmeye de devam edeceğiz. Durmuş saat bile bir günde iki defa doğruyu gösterir. İftiracıların en büyük korkusu bu yüzden zamandır. Zamanla doğrular ortaya çıkar ama iftiracılarda "Yüz" olmadığı için toplumun içinde yüzsüz yüzsüz dolaşırlar. Onlara Prof. Ömer Özkan hocamızın yüz nakli bile yapması fayda etmez!
İşte Antalya Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Menderes Türel'e atılan iftiraları daha dün gibi hatırlıyoruz.
Tele kulak dediler, yurtdışına iki çuval parayla kaçıyorken yakalanıp tutuklandı dediler, eşinden boşanıyor dediler, dediler oğlu dediler… Ne oldu? Zaman her zaman olduğu gibi iftiracıların maskesini düşürdü, gerçekler ortaya çıktı. İftiracılar Türel'in açtığı tüm davaları kaybetti.
Sonra bir baktık o iftiralar atanların gerçekten başına gelmiş.
Eeee!.. Allah'ın sopası yok ki, adamın gözüne soksun.
Seçimlerden birkaç gün önce bu iftiraları atıp seçim kazananlar belki 1-0 öne geçti ama zamanla gerçekler ortaya çıkınca skor 1-1 oldu.
Şimdi yine iftiracılar 2-1 öne geçmek için çalışacak. Ama artık Antalyalı gözünü açtı ve yemiyor yemeyecek.
Sonuçta olan Antalya'ya Antalyalıya oluyor. Ama İnönü güzel bir sözünde "Bir ülkede namuslular da hırsızlar kadar cesur olursa o ülke adam olur" diyor.
İftiracılar bunu unutmasın yeter.
Çünkü; Antalya'da namuslu insanlar iftiracılardan çok fazla.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.