Uğur Uğural: İçsel gösterge

Sağlığı değerli fit atletik yaşam dostları. Merhaba cennet Antalyamızın yüreği güzel, ruhu güzel, kalbi güzel, sağlığı değerli SABAH Akdeniz okurları. Yeni yazı dizimiz 'Karbonhidrat Günlüğü'nde ikinci haftamız. Kontrolün sizde olduğunu zannettiğiniz ama tam tersi olan durumlar vardır. Daha önce de söylediğimiz gibi vücudumuz bir orkestraya benzer. Ve bu orkestranın şefi hormonlarımızdır. İşte karbonhidrat açlığı böyle bir şeydir değerli dostlar. Onları tüketmeye başladığımızda bizi aşırı yemeye zorluyorlar. Vücutta karbonhidratlar şekere çözünür. Günümüzde aldığımız bu işlenmiş karbonhidratların dönüşümü çok daha hızlıdır. Şeker kanımıza karışır ve beyne pompalanır. Peki orada ne olur dersiniz? Etkileşime girip uyuşturucunun yaptığı etkiye benzer etki yapar. Büyük bir reaksiyon oluşur. Yükselen tüm değerler normal seviyesine inmelidir. Bu değerler düştüğünde neye karşı açlık hissederiz? Tabi ki karbonhidratlara. Gün boyunca bu inişli çıkışlı durumda fazla kaçırdığımızı hissedene kadar doymak bilmeyiz. Çok fazla kalori alırız ve vücut bu fazla kalorileri yağ olarak depolar. "Üzüm üzüme baka baka kararır" derler. Normal bir insanın özellikle karbonhidratları aşırı tüketmesinin ardındaki üç temel nedenden biri çevremizdeki diğer insanlar mı? Yanınızdaki kişi nasıl bunun sebebi olabilir? Bu konuda yapılan önemli çalışmalar gösteriyor ki insanlarla olan sosyal bağımız çok güçlü ve diğerleriyle olan bu bağı kaybetmek istemiyoruz. Araştırmaların ortaya koyduğu gerçek; arkadaşlarımız, eşimiz ve ailemiz karbonhidratlı yiyecekleri ve işlenmiş gıdaları tüketmeye eğilimlilerse, biz de onlarla beraber bu gıdaları tüketiyoruz. Çünkü onlarla olan sosyal bağın zarar görmesini istemiyoruz. Okul çağındaki çocukların işlenmiş hazır gıdalarla toplu olarak nasıl zehirlendiğini düşünün. Bir diğer sebep; can sıkıntısı. Alt bilincimize, çok stresli bir gün geçirdiğimizi ve biraz rahatlamaya ihtiyaç duyduğumuzu söylüyoruz. Sebepler arasında bu sosyal tetikleyiciler en güçlü olanları çünkü. Karbonhidratlar çeşitli biyolojik etkileriyle sıkıntıyla başa çıkmamıza yardım ediyor. Üçüncü sebep ise; dışarıda yemek yemek ve eve yapılan siparişler. Demek istediğim, restoranlara, sinemalara gitmeler ve tabi ki eve servis, o kadar yaygın ki. Günümüzde daha sık dışarıda yemek yemeye başladık. Dışarıda daha çok sosyal bağlar kurarız ve bu da bize ödüllendirme ihtiyacı duygusu uyandırır. Bir restorana gittiğimizde daha fazla karbonhidrat, şeker, tuz ve yüksek yağlı yiyecekler tüketilir. Biliyorsunuz! Değerli dostlar. Duygular bizim içsel göstergelerimizdir. İnsanları başarılı ya da başarısız yapan, başarıyla ilgili öğrendiği teorik bilgiyi pratik durumlarda başarıyla uygulayabilmeleri sadece. Haftaya karbonhidrat döngüsü nasıl olmalı? Bu süreçte yağlarınızdan büyük ölçüde nasıl kurtulursunuz? Bu konulara değineceğiz. Her şey size ve bu köşede sizler için özenle paylaşılan bilgileri yeni bir çözüm adına uygulamanıza bağlı. Çünkü zihin paraşüt gibidir. Açıldığında iş görür. Sağlık ve sevgiyle kalın.
OBEZİTENİN KAYNAĞI
Karbonhidratların obezitenin kaynağı olduğunu biliyoruz. Fakat neden karbonhidratsız bir diyet önermiyoruz? Çünkü karbonhidratsız diyetlerin sonuçlarını görüyoruz. Genel kanı onları tamamen kesmek doğrultusunda. Ama bu işe yaramaz. Bunu sürdürülebilir değildir. Kimse sonsuza kadar onları hayatından çıkaramaz. Tekrar karşınıza çıktığında verdiğinizden daha çok kilo alırsınız. Vücudumuzun karbonhidratlara ihtiyacı var. Onlar sistemimizin enerji kaynağı. Fit vücut ve sağlık için hem besinleri hem vücudumuzu tanıyarak bilinçli yaşamak yeterli.