Pazar 15.06.2014
Son Güncelleme: Cumartesi 14.06.2014

Antalya'ya dönüşüne en çok hastaları sevindi

Genel cerrahiyi uçsuz bucaksız bir deniz olarak tanımlıyor, hastaları ile ilişkisini dürüstlük ve güven üzerine kuruyor, 'yapılamaz' denilen ameliyatlara kafa yoruyor ve en önemlisi her kanser hastasına dokunuyor…

Antalya'dan Amerika'ya uzanan; Houston, New York ve Sydney gibi dünyanın en önemli kanser merkezlerinin bulunduğu şehirlerde görev yaptıktan sonra İstanbul'a gelen Prof. Dr. Alihan Gürkan, uzun bir aradan sonra 'yuvam' dediği Antalya'ya döndü. Antalya'yı kanser hastaları için 'Çare Merkezi' yapmak hedefi olan, kanser cerrahisindeki bilgi ve birikimine güveni ile hastalarını yaşama bağlayan dünyaca ünlü profesörün dönüşü ise en çok hastalarını sevindirdi. Prof. Dr Gürkan, dönüşünden bir süre sonra sorularımızı yanıtladı.
Antalya'ya dönüşünüz hastalarınızı nasıl etkiledi? Tepkileri ne oldu?
Çok sevindiler. Beni çare olarak gören birçok hastam ve sevdiklerimin hepsi çok mutlu oldu. Yakınlarında olmam adeta onları rahatlattı. Aynı şey benim için de geçerli tabi. Buradan uzak olduğum zamanlar, gerek yurt içi gerek yurt dışı, bana çok şey öğretti. Özellikle İstanbul deneyimim önemliydi. Zaten bu ilişki devam edecek ama emeğimin büyük çoğunluğu artık Antalya içinde olacak. Çünkü burası yuvam ve burada bütün yüzler tanıdık.
ÇARESİZLER ANTALYA'YA GELİYOR
Antalya kanser tedavisinde hangi noktada?
Türkiye'nin hiçbir yerinde ameliyat yapılamaz denilen hastalar Antalya'ya geliyor. Birkaç örnek vermek gerekirse; hastalığına çare bulamamış, çok önemli ve kompleks vakaların başvurduğu 'en son danışılan' merkezimize başvuran 70 yaşında, hem kalın bağırsağında hem de karaciğerinde tümör ile gelen bir hastamızı ameliyat ederek her iki organında bulunan tümörü, başka yere yayılmadığı için, aynı anda çıkarıp tedavi edebildik. Bir diğer hasta pankreas kanseri sebebiyle 6 ay önce ameliyat olmuş ancak tümör çevre organlara çok fazla yayıldığı için hastaya hiçbir şey yapılamayacağı söylenmiş. Ekibimizin yaptığı tedaviler sonucu 6 ayda tümör küçüldü ve biz 6 ay sonra bu hastayı ameliyat edip tamamen tümörden bağımsız hale getirebildik. Hakikaten büyük bir başarı hastalar için. Çünkü birkaç aylık ömrü kaldığı söylenen hastaların ömrüne yıllar katmış oluyoruz bu tedavilerle. "Çare Antalya'" derken sözümüzün arkasında olduğumuzu çok güzel ifade ediyor bu örnekler. İnsanlara hayat kazandırmak ve yapılamayanı yapmış olmak, bizim için manevi tatminlerin en büyüğü...
Kanser cerrahisindeki başarınızda, organ naklindeki deneyimiz etkili oldu mu?
Organ naklindeki deneyimim oldukça önemli. Bunu inkar etmem mümkün değil. Ancak yurtdışında çalıştığım merkezlerde edindiğim kanser cerrahisi deneyimi de bir o kadar önemli. Özellikle karaciğer, safra yolları ve pankreas cerrahisinin üst ihtisasımın önemli bir bölümünü teşkil etmesi, üniversite pratiğimin tamamında bununla da uğraşmam çok önemliydi. Bunlar kadar önemli bir diğer nokta, yaptığımız yaklaşık 600 laparaskopik böbrek çıkarma işlemidir ki, bugün özellikle kalın bağırsak tümörlerinde uyguladığımız kapalı cerrahideki etkinliğimizin en önemli nedenidir. Özellikle vücutta herhangi bir kesi oluşturmadan vajinadan çıkardığımız organlarla, kapalı cerrahiye yaptığımız katkının önemli olduğunu düşünüyorum.
ORGAN NAKLİNE ÇOK ŞEY VERDİM

Yani kanser cerrahisini iyi yapabilmenin yolu organ naklinden mi geçiyor?
Bunu söylemek çok kolay değil. Ancak organ nakli gibi zor bir cerrahide elde ettiğimiz deneyimi, bilgi ve diğer konulardaki eğitimle yoğurabilirseniz, vücut içinde kotaramayacağınız cerrahi olmaz diye düşünüyorum. Örneğin; kronik böbrek yetmezliği olan hastaların paratiroid bezlerinde çok fazla iyi huylu tümör olur. Yıllarca bu hastaları tedavi ederken bu ameliyatlarını da yapmamız bize boyun cerrahisinde önemli deneyimler kazandırdı.
Gerçek çocuğunuz organ nakli mi?
Gerçek çocuğum Sanem Gürkan… Dünyadaki en önemli nedenim. Diğerlerine gelince; organ nakline çok şey verdim. 1993'den beri içindeyim. Çok yakında yeniden içinde olmak için çalışıyoruz. Ancak kanser cerrahisi hep hayatımdaydı. Organ naklinde yaptığınız 3 kalem ameliyat var ve bir süre sonra kendinizi tekrarladığınız görüyorsunuz. 100 ile 1000 arasında bir süre sonra çok büyük bir fark olmuyor. Bu yüzden kanser cerrahisinden hiç vazgeçmedim. Çünkü çok çeşitli ve renkli… Böyle olunca körelmiyorsunuz.
TÜRKİYE'DE ÇOK BAŞARILI CERRAHLARIMIZ VAR
Türk doktorları dünya genelinde başarılı mı?
Türkiye'de çok başarılı birçok cerrah var. Ancak başarı; batı standartlarında başarı, yaptığınız yeni operasyonlar ve tıbba sağladığınız katkı, yayın ve patent sayısı, uluslararası toplantılardaki yeriniz ve etkinliğiniz, üniversiteler ve eğitim kurumlarınızın dünya sıralamasındaki yerleri gibi kriterlerle ölçülüyor. Kısacası nesnel ölçüm araçları ile yapılan değerlendirmeler sonucunda Türkiye'deki cerrahların başarısı, bireysel başarıların kısa süreli gurur kaynağı olmaktan ileri gitmiyor. Ancak şu da gururla söylenebilir ki; bugün dünyanın yaptığı ve Türkiye'deki cerrahların yapamadığımız çok az şey var. Ancak henüz tam olmadık.
BORCU ÖDEMENİN GURURU
Türkiye'de organ naklini hangi noktaya taşımak hedefindesiniz?
Aldığım eğitimden başlayarak, organ nakline yaklaşık 20 yılımı verdim. Şu anda bazıları kendi bölümlerinin başkanı olan birçok cerrahın ve hekimin eğitimine katkıda bulundum, bunun için hem şanslıyım hem de bu ülkenin bana verdiklerinden dolayı borcumu ödemenin gururunu yaşıyorum. Bu genç cerrahlardan bazılarının şu an benden daha iyi işler yapıyor olması, 'Hoca' lakabını hak ettiğimi gösteriyor diye düşünüyorum. Çok yakında yine Doğu Anadolu'da bir ilimizde organ nakli yapılmaya başlanacak. Benim yanımda eğitim alan bu değerli cerrahlar orada güzel işler yapacaklar. Bilgiyi paylaşmaktan korkan eski hocalar bize zarar verdi. Ben hiç böyle olmadım. Bilgi de sevgi de paylaştıkça artan değerlerdir. Gelecekte de bu felsefe ile çalışmalarım devam edecek.
BİLGİ BİRİKİMİ GEREKTİRİR
Türkiye'de tıbbın geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Doktorluk özellikle de cerrahlık, iyi bir bilgi birikimi gerektirir. Üst düzey yetenekli cerrah sayısı ise bilinenden daha azdır. Bu nedenledir ki eğitim en önemli bileşendir. Yurt dışındaki eğitim her yönü ile çok iyi. Öyle olmasa bu denli pahalı ve uzun olmazdı. ABD'de hala en seçkin öğrenciler tıp fakültelerinde okuyor. Ülkemiz için ise maalesef aynı şey söylenemiyor. Bilgi ve teknolojinin içinde olmadığı bir tıp eğitimi düşünülemez. 40-50 yaş arasında ve özel cerrahi yapan cerrahların ortak korkusu, 'bizi kim ameliyat edecek?'. Sıradan her bir binaya 'Tıp Fakültesi' levhası asmakla bu işin kalitesine verilen zarar tahmin bile edilemez. Bunun kötü yansıması önümüzdeki yıllarda görülecek. Özel tıp fakülteleri iyi eğitmen ve teknolojiye yaptıkları yatırımın karşılığını, iyi öğrencileri kendilerine çekerek zaten alıyor. Ancak devlet üniversitelerinin durumu pek de parlak değil. O bakımdan geçmişte olduğu gibi, kalıcı bir çözüm bulunmazsa gelecekte de gelişmiş ülke hekimleri ve tıbbı Türkiye'den daha iyi olacak. Ama şunun da altı çizilmeli ki, bugün Türkiye'deki sağlık yatırımların bir bölümü de batı standartları ve üzerindedir. Yanıltıcı olan ise toplumun büyük kesiminin bu hizmetlere ulaşamamasıdır. Bu nedenle reformların daha hızlı ilerlemesi gerekir.
PANKREAS KANSERİNİ İKİNCİ KEZ YENDİ
Antalya'da 11 yıl arayla pankreas kanserini 2 kez yenen 51 yaşındaki Emine Sirkeci tıp literatürüne girmeye hazırlanıyor. Antalya'da 11 yıl önce karın ağrısı şikayetiyle hastaneye kaldırılan iki çocuk annesi Sirkeci pankreas kanseri teşhisiyle tedaviye alındı. O yıllarda Akdeniz Üniversitesi Hastanesi'nde görev yapan Prof. Dr. Alihan Gürkan tarafından yapılan operasyonda pankreasının yüzde 30'u alınan Sirkeci, kemoterapi ve benzeri hiçbir destekleyici tedavi görmeden hastalığı yendi. Bir yıl sonra eşini kaybetmenin acısını yaşayan Sirkeci çocukları ve yakınlarının desteğiyle hayata bağlandı.
İKİNCİ KEZ KARŞISINA ÇIKTI
2 ay önce karın ağrısı şikayetiyle tekrar hastaneye kaldırılan Emine Sirkeci kötü bir sürprizle karşılaştı. 11 yıl önce yaşadığı hastalıkla tekrar karşılaşan Sirkeci, Memorial Antalya Hastanesi'ne gelerek Prof. Dr. Alihan Gürkan'a muayene oldu ve ikinci kez ameliyat masasına yattı. Operasyonda kanser olan pankreasının tamamı alınan Sirkeci yaklaşık bir hafta sonra taburcu edildi.
AMELİYAT BAŞARILI GEÇTİ

Ölümcül olan bir kanser türünü erken teşhisle iki kez yenen Emine Sirkeci ise "Çok şükür şuan çok iyiyim hocama da güveniyordum zaten. İlk ameliyatım çok başarılı olmuştu. İkinci kez duyduğumda ilk düşündüğüm şey hocamı aramak olmuştu. İlk önce İstanbul'a gittiğini duymuştum ama Antalya'da olduğun duyunca çok sevindim. İkinci ameliyatta başarılı geçti" dedi.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.