Giriş Tarihi: 22.12.2014

Antalya Fetihnamesi

Antalya'da yaşarız. Kaleiçi'ni dolaşırız. Ne var ki, Kaleiçi'nde taşlara kazınarak işlenmiş bir Antalya Fetihnamesi'nin olduğunu çok az kişi bilir

Bugün Kalekapısı olarak adlandıran meydandan Saat Kulesi ve Tekeli Mehmet Paşa Camii önünden Kaleiçi'ne doğru inen Uzunçarşı sokağının sonuna kadar yürürseniz, sağa baktığınızda Antalya Kalesi'nin iç sur kalıntılarını göreceksiniz. Buradan Yat Limanı'na inen Kırkmerdiven'e kadar şehir surları boyunca yürürken, o yöne baktığınızda surlar üzerinde eski antik devire ait mermer sütunların alt taraflarına Arap harfleri ile yazılmış kitabeler muhakkak ki dikkatinizi çekecektir. Bu yazıtların tamamı 45 adettir. Birçoğu ilk yazıldıkları yerlerde, bir kısmı Kaleiçi evlerinin arkalarındaki surlarda ve bir bölümü de Antalya Müzesi'nde sergilenmektedir. Bu yazıtların bazı bölümleri ilk kez 1924'te Antalya Müzesi'ni kuran Süleyman Fikri Erten, 1925'te Ahmet Tevhid, 1941'de Rudolf M. Riefstahl, 2008'de S. Redfords-G. Leiser tarafından tercüme edilip bir takım eksiklerle yayınlanmıştı.
FETİHNAME'DEN BÖLÜMLER

Yukarıda sözünü ettiğim Dr. Leyla Sayar ile Doç. Dr. Kemal Tuzcu'nun birlikte yayınladıkları eserde Fetihname'nin öyküsü özetle şöyledir: Antalya Saat Kulesi'nden sonra Uzunçarşı Sokağı'nın başlangıcında, iç sur hattının 3. Kitabesi ile başlamaktadır. Fetihname'nin girişini oluşturan ilk üç kitabede (3,4,5), Allah'a hamd, Hz. Muhammed ve ailesine salat ve selam okunmaktadır. İslam inancının, tevhidin aslını oluşturan bu kitabeler, Hıristiyanlara karşı Antalya'nın fethi ile kazanılmış bir zafer sonrasında kent surlarına kazınmıştır. 3. kitabeden sonra, fetih öyküsünün başlangıcı gelir (6). Kitabelerde Kur'ân ayetlerine de işaretle Müslümanlardan Allah'ın yardımını elde eden seçkin kullar olarak söz edilir. (7, 8, 9). Daha sonraki kitabeler (10, 11) Antalya'nın daha önce Giyaseddin Keyhusrev bin Kılıçarslan tarafından alındığını ancak, tekrar Hıristiyanların eline geçtiğini ve ardından bu kalıcı fethin gerçekleştiğini yine Kur'ân ayetlerine göndermelerle (10) ifade etmektedir. Fethin gerekçesi olarak şehirde küfür ve şirkin ilk fetihten sonra yeniden ortaya çıkması gösterilmektedir. Bundan sonraki beş kitabe (14-21) sultanı mübalağalı bir şekilde öven ünvanlar ve dualar içermektedir. Bu serinin sondan bir önceki kitabesinde (19) sultanın adı verilirken Keykâvus'un dedesi Kılıçarslan'dan Burhânu Emîri'l- Mu'minîn olarak bahsedilmesi zayıflayan Abbasi devleti ile Selçuklu arasında bir otorite paylaşımının söz konusu olduğu göstermektedir. 22 ve 24. kitabelerde sultanın aslında halifenin yapması gereken işleri üstlenerek kafirler ve müşriklerle mücadele ettiği ifade edilir. Bunu izleyen 10 kitabede yöreye askerlerin indirilmesi, şehrin kuşatılması ve şehrin etrafına kurulan mancınıklardan söz ettikten sonra tekrar sultanın savaşçı kişiliği ele alınır. Cihat, Allah'ın yardımı, savaşta kararlılık gibi temalardan sonra yine Allah'ın sultana ve Müslümanlara yardımı, bu savaşın onun rızasına uygunluğundan söz edilir. 35-37. kitabelerde ise bu tür zaferlerin devamı için dua edilir. 38. kitabe bu kitabeler arasında en çarpıcı olanıdır. Boyut olarak dizedeki diğer kitabelerden daha büyük olan bu kitabede, sultan, zamanın diplomasisinde geçen bütün unvan ve sıfatlarıyla anılmış ve bu kitabe, yapılmasını emrettiği kalenin duvarına yerleştirilerek onun yüceliği bu abidevi yapı ile kalıcı kılınmıştır. 39-41. kitabelerde kale inşaatının başlangıç ve bitiş tarihi verilmiştir. 42. kitabe, fethin Ramazan ayının sonun gerçekleştiğini ve Fetih ve Ramazan Bayramı sevincinin bir arada yaşandığı belirtmektedir. 27. kitabeden de anlaşılacağı gibi kuşatma Ramazan ayı boyunca sürmüştür. 43-45. kitabelerde inşa süresinden bahsedilerek yine Allah'a hamd edilerek Fetihname bitmektedir. Antalya Kaleiçi'ni gezerken, Uzunçarşı sokakta surlar üzerindeki bu kitabelere de göz atmadan geçmeyin sakın.
EMEĞİ GEÇENLERE MİNNET BORCU
Antalya Kalesi ile Antalya'da mevcut birçok Türk Dönemi kitabelerinin kapsamlı incelenmesi, tercümesi ve kitap haline getirilmesi Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji ve Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Leyla Yılmaz tarafından 2002 yılında yapılmıştır. Ayrıca Dr. Leyla Yılmaz'ın Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, Arap Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Kemal Tuzcu ile 2010 yılında ortaklaşa yayınladıkları "Antalya'da Türk Dönemi Kitabeleri" eseri, Antalya tarihinin Türk dönemi için değeri ölçülmez bir çalışmanın sonucudur. Antalyalı olarak, bu konuda emeği geçenlere çok minnet borçluyuz.
FETİHNAME NEDİR?
İslâm ve Türk-İslâm devletlerinde fethedilen beldeleri, kazanılan zaferleri haber veren mektup ve fermanlarla bu fetihleri anlatan tarihî eserlere Fetihname denir. Ortaçağ İslâm dünyasında hükümdarlar, ülke içinde ve dışında otoritelerini ve güçlerini göstermek için süslü ifadelerle yazılmış mektup ve fermanlar göndererek kazandıkları zaferleri bildirme ihtiyacı duyarlardı. Hükümdârlar, haberleşmenin zorluklarla yapıldığı devirlerde kazandıkları zaferleri, yanlış söylentilere meydan vermemek, içte ve dışta kendisine zarar vereceklerin ümidini kırmak ve dostlarını sevindirmek için zaferlerini şatafatlı bir şekilde fetihnâmelerle her tarafa bildirirlerdi. Çünkü, fetihnâmeler düşman devletler için bir tehdit, dostlar için de müjdeli bir haber niteliğini taşırdı.
ONBEŞ ESASA DİKKAT EDİLİRDİ

Fetihnâmelerin muhtelif şekilleri olmakla beraber, esasta bir değişiklik olmayıp, hepsi on beş madde üzerine yazılırdı. Süslü yazılarla yazılan fetihnameler genellikle Allah'a hamd, Hz. Peygamber'e salât, Allah'ın padişaha yardımı, düşmanın yenilmesi. Allah'a şükür, düşman ülkesinin zaptının anlatılması, hükümdarlara zafer haberinin gönderilmesi, fetihnamenin kiminle gönderildiği ve padişahın Allah'a duası gibi on beş esasa dikkat edilerek yazılmaktaydı. I. İzzeddin Keykâvüs Antalya'nın ikinci defa fethi (612/1216), I. Alâeddin Keykubad da Yassıçimen'de Celâleddin Hârizmşah'a galip gelmesi ve Erzurum'u fethi (627/1230) nedeniyle komşu hükümdarlara Farsça fetihnameler göndermişlerdir.
KİTABE: Allah'ın emri ile Galip Sultan, Allah'ın yardımı ile desteklenmiş Yüce Efendi, büyük şehinşah, Milletlerin efendisi, Arap ve Acem sultanlarının efendisi, Dünya krallarının kralı, İzze'ddünya ve'd-dîn (Dünyanın ve İslamın şerefi) İslâmın ve Müslümanların yardımcısı, Kahredici Devletin Gücü, göz kamaştıran milletin şereflendiricisi, ışıldayan ümmetin kurtarıcısı, iki denizin sultanı, Fethin babası, Keykâvus b. Sultan şehit sultan Keyhusrev b. Mutlu Sultan Kılıçarslân Halifenin Delili.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.