Pazartesi 02.03.2015

Işık YARGIN: Yaşar Kemal'e veda

Çukurova'nın Sarı Sıcak yazlarının yaşandığı bağlarında, tarlalarında, patikalarında koşmuş, kaç kaçta yayla yolunda anasının terkisinden düşürülmüş bir babanın kızı olarak dinlediğim onca Çukurovalı hikâye… Tozlu koyaktan yukarı köye doğru sardırdığında yolu yarılamadan toza bulanmış bedenlerin betimlenmesi… Gün ışımadan çiftlik evimizin kapısında toplanan ırgatların azıklarını hazırlayan yengelerin aceleci ayak seslerinin ardından duyulan derin sessizlikle buluştuğum yaz tatillerim… "Işıllaşan saman parçaları karışmış, tozlu yolun üstünden koyu bir bulut gölgesi geçti.
Güneyde, ötelerde, taa uzaklarda, Akdeniz'in üstünde apak, top top yelken bulutları vardı.
Ova dalgasız bir deniz gibi mavileşerek dümdüz, göz alabildiğine uzayıp gidiyordu.
Öte başta, ovayı çeviren mavi dağların koyu gölgeleri gün doğuya doğru uzanmıştı. İsmail'in yarı belinden aşağısı tozdan görünmüyordu.*"
Ortaokul yıllarımda abim ve ablamın kitapları arasında rastladığım Sarı Sıcak hikâyeleri ile müptelası olduğum Yaşar Kemal. Babamın, annemin anlattıkları, benim tanıdığım Çukurova'nın yaşamını anlama kılavuzu gibi bir solukta okuduğum onlarca kitabından ulaştığım yaşamların derinlikleri. Adeta bir akrabamı kaybetmişim duygusuyla bu dev yazarından arkasından bakakalışım. "Halka kim zulmediyorsa, etmişse; halkı kim eziyor, ezmişse; onu kim sömürmüş, sömürüyorsa; feodilete mi, burjuvazi mi… Halkın mutluluğunun önüne kim geçiyorsa ben sanatımla ve bütün hayatımla onun karşısındayım.
Ben etle kemik nasıl birbirinden ayrılmazsa, sanatımın halktan ayrılmamasını isterim. Bu çağda halktan kopmuş bir sanata inanmıyorum."
Sanatını böyle tanımlardı.
Kim bilir kaç kez kahramanlarının ağzından helallik istemiş ve biz okurları o satırlarda helallik vermişizdir kim bilir? "Hakkını helal et," dedi. "Çok derdimi belamı çektiniz. Kusuruma kalma." Yüzü öylesine acılıydı ki hiçbir şey söyleyemedim Usta'ya. Bir şeyler, belalı bir şeyler yapacağı gün gibi ortadaydı artık. Hiçbir şey onu yolundan çeviremezdi. Sonra evine gitti, uzun uzun çocuklarını seyretti. Sonra sarı kızı öptü, uzun uzun kokladı. Kırlangıçlara elini salladı. Yuvalardan ağzı sarı civcivler kıyameti kopardılar, boyunlarını uzatıp. Denizden güneşe iri bir balık fırladı, ışıldadı, geri suya düştü. Kerem Usta kahveye geldi, kapıda durdu, gülerek "Çok belamı çektiniz, hakkınızı helal edin," dedi.**" Sen hakkını helal et USTA ve ışıklar içinde ol.
*Sarı Sıcak 6. baskı: Bebek shf: 50 **Sarı Sıcak 6. baskı: Ağır Akan Su shf: 289

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.