Pazartesi 02.11.2015
Son Güncelleme: Pazar 01.11.2015

Eski Elektrik Fabrikası ve Tevfik Işık

Antalya'nın ilk hidroelektrik santrali kentin yaşamında büyük rol oynamıştır. Bütün hayatları boyunca karanlık gecelerde yaşamış olan Antalyalıları, muhakkak ki, çok mutlu etmişti

Antalya'ya elektrik 1928 yılı başlarında Tevfik Işık Bey'in büyük gayretleri ile geldi. O devri görmüş yaşamış Antalyalıların aktardıklarına göre; Tevfik Işık, Osmanlı Devleti'nin ileri gelenlerinden, ünlü ittihatçı Cemal Paşa'nın Şam Defterdarı imiş. Emekli olup 1923 yılında Antalya'ya yerleşince, Antalya'da 'Yedi Arıklar' olarak bilinen su kanallarından denize akıtılan suyun, elektrik üretimi için uygun bir olanak sunduğunu görünce, Antalya'nın aydınlatılması için var gücüyle çalışmalara başlamış. Reisicumhur Gazi Mustafa Kemal ve Başbakan İsmet İnönü'nün olurlarıyla, 1925 yılında çok ortaklı bir şirket olarak 10 bin lira sermayeli Antalya Elektrik Türk AŞ kurulur. Şirkete hissedar bulmak için de her gün çarşıda, pazarda dolaşır, dükkân, dükkân gezer; burada kurulacak bir santralle elektrik üretilebileceğini, hatta para kazanılabileceğini kentin ileri gelenlerine bıkmadan usanmadan anlatırmış. Böylece "Elektrik Fabrikası" yaptırmak için bankada açtırdığı bir hesaba para toplarmış. Giyimine çok özen gösteren, yaz kış takım elbise ve kravatla dolaşan Tevfik Bey'i karşısında görenler, etkilenir, diyecek söz bulamaz, bankada açılan hesaba para yatırırlarmış. Bu azimle aynı yıl Lara yolu üzerinde, bugünkü Falez Parkı altında ilk Elektrik fabrikasının inşaatına başlanmış. Tevfik Bey'in bu gayretleri sonuç vermiş; Elektrik Fabrikası bu paralarla kurulunca, 1928 yılında Antalya elektriğe kavuşur ve santral Yenikapı, Kalekapısı, Şarampol semtlerine ilk elektriği verir. Evler eski ve çoğunlukla ahşap olduğu için, elektrik boruları sıvaların ve ahşap pervazların üstünden geçirilirdi. Antalya'nın ilk hidroelektrik santrali kentin yaşamında büyük rol oynamıştır. Bütün hayatları boyunca karanlık gecelerde yaşamış olan Antalyalıları muhakkak ki, çok mutlu etmişti. Çünkü o günün koşullarında elektriğe kavuşmak dünyanın yeniden keşfedilmesi gibi bir şeydi. 1940'larda Antalya, enerjiyi en ucuza sağlayan ve satan iller arasındaydı. Antalya Belediyesi'nce işletilen Elektrik Santralı, 250 beygirgücünde 2 türbin ve 2 jeneratörle 1928'de çalışmaya başlamış; 1949 ve 1954 yıllarında iki kez yenilenen santrale, 500 beygir gücünde büyük bir türbin daha eklenmişti. Ek yatırımlarla elektriği kentin başka noktalarına da ulaştırmayı başaran santral, 1975 yılına kadar bu faaliyetini sürdürür. Ne var ki, 1970'li yılların başlarından itibaren Antalya'ya başlayan göçlerin sonucu, Yedi Arıklar'ın suları apartmanların altında kalır. Bunun sonucu olarak; kanallardan gelen suların azalması ve çeşitli teknik yetersizliklerden dolayı santral, 1975 yılında istenilen verimden uzak kalır ve kapanır. Bu tarihten sonra kaderine terk edilen santralin tribünleri, hurda olarak satılır.
EVLERİN AYDINLATILMASI

Antalya'da önceleri halkın evlerini aydınlatmak için kullandığı nebati yağlar bezirhanelerde çıkarılıyordu. Zenginler evlerini, daha lüks olan balmumu ile aydınlatıyordu. Köylü ve Yörükler ocaklarında odun ve çam ağaçlarının reçineli kısımlarından elde edilen çıra yakarlardı. Kibrit bile lüks bir maddeydi. Onun yerine çoğunlukla çakmak taşı ve kav kullanılırdı. Daha sonra sırasıyla "idare" dediğimiz gaz (gazyağı) ile kullanılan, tenekeden koni seklinde yapılan aydınlatmalar evlere girdi. 1920'li yıllardan itibaren gaz lambaları kullanılmaya başlandı. Benim çocukluğum, gaz lambalı bir dönemde başladı. Çünkü elektrik, Antalya'da aradan 25 yıl geçmesine rağmen, çok az kişinin evinde vardı. Evlerde, özel günlerde yakılan "karpuz lambalar" vardı. Bu lambalar evin en göz alıcı yerinde durur, eve önemli bir misafir veya kalabalık akrabalar geldiğinde bu lambalar yakılır ve gözler bayram ederdi. Okula gittiğimiz 1950'li yıllarda Antalya'nın elektrik dağıtım sistemi sık sık arıza yapardı. Elektrik kesilmeleri, tembellik edip ev ödevlerini yapmayan, ders çalışmayan öğrenciler için bir mazeret nedeni olurdu; hocalar da, bu mazereti kabullenmek zorunda kalırlardı. Bir zamanlar biz, bunları görüp yaşadık.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.