Pazartesi 09.11.2015

Tarihte ilk AB örneği Cumhuriyet: Likya Birliği

G20 Zirvesi, devlet başkanları düzeyinde önümüzdeki hafta Antalya-Belek'te toplanıyor. Üç bin yıl önce Antalya'nın Patara kentindeki Meclis Binası, Likya Birliği toplantılarına ev sahipliği yapıyordu

Bugün Antalya'da, Konyaaltı Plajı başında durup batıya bakıldığında, denizden birden bire yükselen ve günün her saatinde renkten renge giren heybetli Beydağlarını ve Taşeli Yarımadası'nın büyük bir bölümünü görürsünüz. İşte orası Likya'dır. Likya bölgesi, Beydağların eteklerindeki Phaselis'ten başlar; Fethiye ve Teke Yarımadası'ndan Kaunos'a (Köyceğiz) kadar olan kısmına kadar devam ettiğini söyleyebiliriz. Kemer'in biraz ilersindeki bugünkü antik Phaselis kenti, zaman zaman Likya'ya, zaman zaman Pamfilya'ya dahil edilir. Yani Teke Yarımadası'nın oldukça büyük bir kısmı Antik Dönemde Likya olarak tanımlanmaktadır. Likya, Anadolu'nun tarihi ve doğal zenginlikleri yönünden en ilginç bölgelerinden biridir. Eski devirlerde "Işık Ülkesi" olarak adlandırılan bölgede antik kentler, doğa ile adeta iç içedir. Likyalılar olarak tanınan ve bu bölgeye yerleşen ilk halklar başlangıçta Hitit İmparatorluğu'nun etkisinde kalmış; zamanla bir Hitit bölgesi olmuştu.
TARİHTE İLK CUMHURİYET

Likya'nın siyasi tarih açısından en önemli özelliği; tarihte, ilk birleşik devletler cumhuriyetinin kurulduğu yer olmasıdır. Plinius'un belirttiğine göre 200 bin nüfuslu Likya'da 70 yerleşim yeri vardır. Strabon, İÖ 100 yıllarında Likya'daki kentlerden 23'ünün Likya Birliğine dahil olduğunu yazmaktadır. Likya Birliği'nde her kent, birlik yönetiminde temsil hakkına sahipti. Ancak, kentlerin sahip oldukları oy hakları da büyüklük ve zenginliklerine göre düzenlenmişti. Birliğe dahil olan kentlerden 6 tanesi; Xanthos, Patara, Pinara, Olympos, Myra ve Tlos, 3 oy hakkına sahipti. Bunlara, İÖ Birinci Yüzyıl başında Limyra da dahil edilir. Diğer kentler ise büyüklüklerine, birlik hazinesine katkılarına göre ve birliğe karşı sorumlulukları oranında 2 veya 1 oy hakkına sahiptiler ve kent temsilcileri kendi aralarından bir başkan seçiyorlardı. Yine birlik temsilcilerinin kendi aralarından seçtikleri birlik ordu komutanları, birlik sekreteri, birlik hazine görevlisi, birlik mahkeme ve yargıçları vardı.
LİKYA TARİHİ ÇOK İLGİNÇ

İÖ 2000 yılının başlarında bu bölgede, Doğu Akdeniz'de de korsanlıklarıyla çevreye korku saçan Lukalar yaşamaktaydı. Ancak bu "Luka" kelimesinin daha sonra Grekler tarafından Likya olarak telaffuz edildiği sanılmaktadır. Likyalılar, Kadeş Savaşı'nda Hititler'in yanında savaştılar ve İÖ 7. Yüzyıl'ın ilk yarısında yerel bir krallık kurdular. İÖ 6. Yüzyıl'ın ortalarında Pers egemenliği altına giren Likya Bölgesi, İÖ 5. Yüzyıl'da Persler'e karşı oluşturulan Delos Birliği'nde yer aldılar. İÖ 334 yılında Büyük İskender tarafından Persler'den kurtarılan bölge, bu kez İskender'in generallerinin egemenliğine girdi. İÖ 167'de Roma'nın tanıdığı bir ayrıcalıkla özgürlüğüne kavuştu. Bu yıllarda Likya, Olympos ve Phaselis gibi kentleri kendilerine üs yapan korsanlar tarafından yağmalandı. İS 141 ve 240'taki depremlerden büyük hasar gördü ve yine ortaya çıkan korsanlar, Likya kentlerinin sonunu hazırladı. 7. Yüzyıl'da başlayan Arap akınları sonunda bölge, tamamen önemini kaybetti. Bölgenin en önemli mimari eserleri, ahşap yapıların dış yüzlerinin taklit edildiği kaya mezarlarıdır.
HEREDOT'UN ANLATTIKLARI
Heredot ise, Likya ve Likyalılar hakkında, "Likyalılar'ın kökeni eski devirlerde Grek olmayan halkın yaşadığı Girit idi. Europa'nın iki oğlu olan Sarpedon ve Minos tahtı ele geçirmek için mücadele etmişler ve galip gelen Minos, Sarpedon'u ve taraftarlarını ülkeden dışarı atmıştı. Sürülen grup, gemilere binip Asya'ya doğru hareket etmiş ve Milyasler'in topraklarına yerleşmişlerdi. Milyas, o zamanlar Solymler tarafından işgal edilen ve bir zamanlar Likyalılar'ın yaşadıkları coğrafyanın adıdır. Sarpedon'un krallığı zamanında isimleri olan Termiller diye bilinirdi. Şimdi bile komşuları Likyalılar için bu adı kullanırlardı. Gelenekleri yönünden bazıları Giritliler'e, bazıları Karialılar'a benzer. Fakat hiç kimseye benzemeyen bir töreleri vardırdı ki o da, babaları yerine analarının adını kullanmalarıdır. Bir Likyalı'ya kim olduğu sorulsa, adını annesinin, anneannesinin, büyük anneannesinin ve daha büyükanne annesinin ismini söyleyerek cevap verirdi. Hür bir kadının bir köleden çocuğu olursa yasal sayılır. Buna karşılık, toplum içinde ne kadar önemli bir yeri olursa olsun, hür bir erkekle bir yabancı kadının veya metresinin çocuğuna vatandaşlık hakkı tanınmaz" demektedir. Ancak son yıllarda yapılan arkeolojik ve epigrafik çalışmalar, Likyalılar'ın İ.Ö. 2000 başlarında Kafkaslar üzerinden Anadolu'ya gelen ve Akdeniz Bölgesi'ne yerleşen İndo-Germen kökenli Lukka kavimlerinden olduğu ortaya çıkarmıştır.
TARİHTE AVRUPA BİRLİĞİ ÖRNEĞİ
Üç bin yıl önce Antalya'nın Patara kentindeki Meclis Binası bu Likya Birliği toplantılarına ev sahipliği yapıyordu. Likya Birliği; anayasası, yürütme organları, birliğe dahil olan kentlere ve onların vatandaşlarına tanıdığı sosyal, demokratik ve ekonomik haklarla bir anlamda bugünkü Avrupa Birliği'ne benzemekteydi. Birlik ayrıca üye kentlere çeşitli sosyal ve ortak savunma hakları getirmenin yanında, birliğe dahil olan her kentte yaşayan insanlara istedikleri yerde toprak satın alma, ticaret yapma, evlenme ve daha birçok imkanı da veriyordu. Seçim hakkı yalnız yaşadığı kentte mümkündü. Fakat bazı üst düzey kişiler, birlik üyesi diğer kentlerde de bazı memuriyetler için seçme ve seçilme hakkına sahipti. Bugün Likya Bölgesi hâlâ keşfedilmeyi bekleyen gizemli tarihsel dokusuyla, tüm dünyadan birçok insanın ilgisini çekmektedir.
Likyalılar'ın kendilerine özgü dilleri vardı. Bu dil, batı Grek alfabesine benzeyen Likya alfabesi ile yazılırdı. Bugün Likya bölgesinde rastlanan yazıtlar özellikle İÖ 5. Yüzyıl'dan kalmadır. Altısı ünlü toplam 29 harften oluşan Likya Alfabesi, Grek alfabesinde gösterilmeyen bazı seslere de sahiptir. Uzun bir süre Likya dilinin Grekçe ya da Farsça'nın yakın akrabası olduğu düşünülmüşse de, 1945'te Danimarkalı dilbilimci Holger Pedersen, Likya dilinin, Anadolu dillerine bağlı olduğunu ortaya koyarak bu görüşü çürütmüştür. Bugün birçok dilbilimci Likya dilinin, bir batı Luvi lehçesinden ortaya çıktığı görüşünde birleşmişlerdir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.