Giriş Tarihi: 16.01.2017

Yıktırılan Antalya Kalesi

Antalya Kalesi’nin 1930’larda belediye tarafından yıktırılması, bugün turizm kenti olan Antalya için büyük bir kayıp olmuştur

1921 yılında Ankara'da Atatürk tarafından kabul edilen Mısırlı gazeteci Kadriye Hüseyin, ülkesi Mısır'a dönüşünü Antalya üzerinden yapar. Gideceği gemiyi beklerken Antalya'da 18-23 Mayıs 1337 (1921) arasında dört gün kadar kalır. Kadriye Hüseyin'in kitap halinde yayınlanan ve Atatürk'ün emirleri ile hemen bir yıl sonra (1922) Türkçe'ye çevrilen "Mukaddes Ankara'dan Mektuplar" adlı kitabında Antalya izlenimlerine de yer verir: "... Antalya şehri, eski cengâver manzarasından hemen hiçbir şey kaybetmemiş olan surlar içinde bina edilmiştir. İner-kalkar köprü, hendek, şurasında burasında bir tarih veya Kur'an ayetleri taşıyan kitabeler bulunan, tasavvur edilemeyecek kadar kalın duvarlar, hepsi yerli yerinde." Kadriye Hüseyin'in bu satırlarından da anlaşıldığı gibi, Antalya Kalesi'nin Kalekapısı'ndaki inerkalkar köprü, 1921 yılı Mayıs ayının 19'unda, hala çalışır durumda idi. Kadriye Hüseyin "Kitabeler bulunan, tasavvur edilemeyecek kadar kalın duvarlar, hepsi yerli yerinde" diyerek Antalya Kalesi'nin tamamının sağlam olduğunu belirtiyor.
BELEDİYE YIKTIRMIŞ
Kaleiçi'nin rüzgar almadığından yakınan halkın isteği üzerine surlar, 1930'lu yılların başında Belediye Başkanı Hüsnü Karakaş tarafından ücret karşılığında yıktırılmıştır. 1937 yılı Antalya Belediyesi faaliyet raporunda şu cümlelere rastlanmaktadır: "Şehrin havasını mahsur bir halde tutan ve kıymeti tarihiyeleri olmadığına ihtisas erbabınca karar verilen kalelerin büyük bir kısmı yıktırılmak suretile halkın sıhhati umumiyesine yardım edilmiştir. Bunların umumî sıhhat ile olan alakası herkesçe malumdur." Hakikaten o günleri Kaleiçi'nde yaşayan Antalyalılar, "Yaz aylarında güneşin akşama kadar devam eden sıcaklığını bünyesine çeken kaleler, bu sıcaklığı, insanların biraz rahatlık bulduğu, gecenin yarısına kadar, yavaş yavaş azaltarak devam ettirir ve Manavgat Rüzgârı almayan Kaleiçi'nde o zamanlar rahatlığa ancak bu saatlerden sonra kavuşulurdu" diyerek bu yıkımı onayladıklarını dile getirirler. Antalya Kalesi'nin yıkılması Vilayet ile Belediye'nin arasını açar. Antalya Maarif Eminliği tarafından 20 Ekim 1929 tarih ve 2100 sayılı yazı ile Ankara'dan yıkımı yerinde incelemek üzere müfettiş istenir.
SURLAR MELTEM'E YENİLMİŞ
1930 yılının ilkbaharında, yıkımı incelemek üzere gönderilen Asarı Atika (eski eserler) müfettişleri Aziz Bey (Ogan) ve Remzi Oğuz Bey (Arık) Antalya Kalesi'nin önemi üzerine düşüncelerini açıkladıkları raporda, şunları da belirtmeden geçemezler: "Belediyenin kaleyi yıkma hususundaki ısrarı gerçi sıhhati umumiye namı altında (halkın sağlığı adına) yapılmakta ise de bunun en fazla, yıkılacak surların taşlarının satılması ve açılacak arsaların keza eşhasa füruhtile varidat (halka satışı ile gelir) temini olduğu anlaşılıyor. Sıhhat ve menafıi umumiye namına (sağlık ve kamu yararına) hareket edildiğine göre Belediye'nin, yıkılan arsalarda hava nüfuzuna (akımına) mani olmamak için yeniden evler yapılmasına izin vermemesi lazım gelir. Halbuki Belediye'nin iddiasını cerh ve iptal eden (çürüten) hadisat (olay) meydandadır. Surların musanna (abidevi) kapılarından biri olan Hadrian Kapısı'nın ittisaline (bitişik) Belediye tarafından mahza varidat (sadece gelir) temini maksadiyle bütün irfan (bilim) dünyasının takdir ve hayretlerle temaşa ettiği muazzam abidenin fotografide (fotoğrafta) görüldüğü vecihle (gibi) önüne bir dükkan yapılmış ve manzarai umumiye (genel görünümü) ihlal edilmiştir (engellenmiştir). Bu cihet Asarı Atika Nizamnamesi'nin sekizinci maddesine mugyır (bu durum Eski Eserler Nizamnamesi'nin sekizinci maddesine aykırı) olduğundan, zaten boş duran dükkanın derekap (hemen) yıkılması lazım gelir kanaatindeyim ve bu da memleketin ilmü irfanı namına zaruri ve katidir..." İşte böylece Antalya Kalesi ortadan kalkmış; ancak bugün birkaç kule, Hadrianus Kapısı, bir Roma ailesine ait mezar anıtı ve deniz feneri olarak da kullanılan Hıdırlık Kulesi bugüne dek gelebilmiştir.
Atatürk ve Başkan Karakaş'ın diyaloğu
Antalya'nın ilk mimarı merhum Tarık Akıltopu'nun bana anlattığına göre; "Hüsnü Karakaş, Antalya'nın 1930'lardaki unutulmayan Belediye Başkanı idi. Sevilen, sayılan otoriter bir insandı. Kaleleri o yıktırdı. Elindeki bir tek demirle tek başına kaleleri yıkan Çingen Hasan, sonunda yıktığı bir taşın altında can verdi. Karakaş, çok dar olan, Kalekapısı-Vakıf İşhanı arasındaki caddeyi genişletti; buna çarşı esnafı isyan etti. 'Bu kadar geniş cadde mi olur? Buraya Karakaş tayyare mi indirecek' dediler." Yine anlatılanlara göre; Atatürk Antalya'ya geldiğinde Karakaş Atatürk'e, "Paşam şehir nefes alsın diye kaleleri yıktırdım" deyince, Atatürk oraya yeni yapılmış 'Yeni Çarşı' binalarını göstererek, "O kaleleri yıktırdın da bu kaleleri niye yaptırdın?" diye sormuş.
Evliya Çelebi'nin yazdıkları
1671-72 yıllarında Antalya'yı ziyaret eden Evliya Çelebi'nin 'Kentin 4.400 metre uzunluğunda, üzerinde seksen kulenin sivrildiği bir sur tarafından çevrildiğini' yazdığı koskoca Antalya Kalesi'nden bir kaç kule kırıntısı elimizde kaldı. Anlatılanlara göre, bu yüksek surlar 1930 yıllarına kadar Kalekapısı denilen yerden Hadrianus Kapısı'na kadar aralıksız devam edermiş.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.