Pazartesi 28.08.2017

İlk Turistler Almanlardı

Antalya turizminde birçok yaşanmışlıklar hatıralarımda yer alır. Bunlardan biri de, Antalya’ya gelen ilk Alman turistlerdir

Antalya'da ilk turizm hareketleri başlangıçta hep kişiseldi. Genellikle hep Almanlar geliyordu. Alman turistler genellikle Burdur'a kadar trenle gelirler, oradan otobüslerle Antalya'ya ulaşırlardı. Ama bunları toplasanız ayda 30-40 kişiyi geçmezdi. Şehre birkaç turist gelse, adıyla sanıyla, yerel gazetelerde yer alırdı. Ben de 1950'li yılların sonlarında, Antalya'da ortaokula başladım. Almanca sınıfına kaydedildim. Almanca öğrenmeye çok hevesliydim. Bu heves öyle bir hevesti ki, daha ortaokul ikinci sınıfta iken, lise üçüncü sınıfın Almanca kitaplarının, tüm gramerlerini öğrenmeyi bitirmiş, sular seller gibi Almanlarla konuşabiliyordum. Antalya'yı Tanıtma Turizm Derneği'ne, yaşım tutmadığı için fahri üye olarak kayıtlı idim. Dernekte bir turizm neferi gibi çalışıyor; bayram ve festival günlerinde, Antalya'ya gelen yerli turistleri dernekten diğer arkadaşlarımla, Antalya Valiliği'nin ve Belediyesi'nin tahsis ettiği vasıtalarla ev pansiyonlarına dağıtıyorduk. Bazı sabırsız ev sahipleri, kendileri gelip turisti alır, faytonlarla evlerine götürürlerdi. O zamanlar Antalya'ya kendi araçları ile gelen Alman turistlerle konuşmayı ve Almancamı ilerletmeyi kendime hedef edinmiştim. Turistleri Antalya içinde ve çevrede gezdirirken kendim de onlardan çok şeyler öğreniyordum. Çünkü Antalya o günlerde, 35 bin nüfusu ile bir ilçe görümündeydi. Turistlerle gezerken, onlarla sohbet ederken, bana sanki başka dünyaların pencereleri açılıyordu. Önceleri ücretsiz yaptığım bu rehberlik hizmetleri için turistler, daha sonraları bana bir ücret bile vermeye başlamıştı.
KONYAALTI'NDA İLK TURİSTLER
Antalya'nın Alman turistlerle yoğun olarak ilk tanışması ise çok ilginç bir olayla başlar. Alman Bunte Dergisi'nden bir bayan gazeteci, dönemin Antalya Valisi Niyazi Akı ile röportaj yapmaya gelmişti. Valinin Almanca tercümanlığını yapmak üzere, Antalya Turizm ve Tanıtma Derneği'nden iyi derecedeki Almanca bilgim nedeniyle beni görevlendirdiler. Alman gazeteci bayan çevrede dolaşırken Konyaaltı'nda yeni inşa edilen obaları görmüştü. Vali'ye bu obaların neden boş durduklarını sordu. Vali Niyazi Akı, Antalyalıların yazın yaylalara giderek, kentin boş kalmasını engellemek, Antalyalıları kentten koparmamak için bu obaların yapıldığını ve Antalyalıların denizi sevmediğini söyleyemedi. O an aklına geliveren bir cümle döküldü dudaklarından: "Biz bu obaları Alman turistler için, burada bedava tatil yapabilsinler diye yaptık" deyiverdi. Ben Vali'nin sözlerini Alman gazeteci bayana tercüme ettim. Gazeteci bayan çok şaşırdı. Heyecanlandı. Görüşmeden bir ay sonra bu heyecanın nedenini anladık. Çünkü bir ay kadar sonra, Antalya Valisi Niyazi Akı'ya gönderilen Bunte Dergisi'nin kapağında, arkada tepeleri karla kaplı Beydağları ve ön planda Konyaaltı obaları resmi üzerine atılan şu manşet vardı: "Türk Rivierası'nda bu bungalowlar, bedava olarak Almanları bekliyor."
YAŞANAN TELAŞ
1959 yılı yazında Bunte Dergisi'nde bu haberi okuyan Alman aileler, tıpkı bir Amerikan yapımı olan 'Altına Hücum' filmi örneğinde görüldüğü gibi özel arabaları ile aralıksız Antalya'ya akın etmeye başladı. Gelenler ellerinde Bunte Dergisi, bu obalarda bedavadan tatil geçirmeye Antalya'ya geldiklerini söylüyordu. Biz, ne böyle bir akını bekliyorduk, ne de Konyaaltı'ndaki obalar bu tür ihtiyaca göre hazırlanmıştı. Obaları nasıl tefriş edecektik? Hepimizde bir telaş başladı. Neyse ki Antalya'nın misafirperver halkı, büyük bir özveri ile gelen konukların ihtiyaçlarını karşıladı. Evlerden ödünç alınan yatak, yorgan, masa ve sandalye ile obalar asgari düzeyde döşendi. Gelen Almanlar tatillerini o yıl, Antalya'nın Konyaaltı Plajı'ndaki obalarda bedava geçirdi. Daha sonraki yıllarda ise; gelen Alman ailelere "Biz bu kampanyayı bir yıllığına yapmıştık" dendi ve bu sayfa da böylece kapanmış oldu. Ancak bu gelişme, Antalya'nın ilk kez yurt dışında tanıtımı yönünden çok önemlidir. Zira Antalya'dan memnun ayrılan Almanlar, görüp yaşadıklarını çevrelerine anlatmış olmalı ki; izleyen yıllarda tek tük yabancı ve sırt çantalı Alman turistler gelmeye başladı. Festival nedeniyle, Antalya'nın adının sık sık İstanbul gazetelerinde yer almasıyla, yerli turist hareketleri de başladı. Bu yerli turist hareketliliği daha ziyade bayram ve tatil günlerine rastlardı. Bir de iki haftada bir Antalya'ya turist gemileri gelirdi. Bu gemiler, iskeleden uzakta durur, turistler, kayık ve deniz motorları ile iskeleye taşınır, gelen turistler otobüslere binerler ve Perge, Aspendos, Side gibi tarihi ören yerlerine gezilere giderlerdi. O günlerde kimsenin turizmin 'T' harfinden bile haberi yoktu. Turisti, evimize gelen bir misafirimiz olarak kabul ediyor, on göre davranıyorduk. Zaten o zaman Turizm Bakanlığı da yoktu, Basın Yayın Turizm Genel Müdürlüğü de yeni kurulmuştu. Bu turizm işini herkes, amatörce yapıyordu. Hele bilinçli hiç değildi. Hem nereden bilsin ki? Keşke, hep amatör kalabilseydik.
14 MART 1967 TARİHLİ ANTALYA GAZETESİ
Şehrimizi iki İngiliz, iki Alman, bir İsveç, bir Amerikan, iki Fransız, bir Avusturyalı olmak üzere çeşitli devletlere mensup dokuz turist ziyaret etmektedir.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.