Olimpos-Çıralı 2

Olimpiyat Oyunları'nın tarihi
Geçen haftadan özet
[Argos Kralı'nın oğlu olan Bellerophontes bir av partisi esnasında erkek kardeşini kazayla öldürdüğü için, babası tarafından ülkesinden kovulmuştur. Ege Denizi'ni geçerek Anadolu'ya gelen Bellerophontes, Likya'daki Xanthos şehri kralına hizmet ederken, iftiraya uğrayınca, çevrede yaşayan Chimera adlı aslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu ve ağzından alevler fışkıran ejderhayı öldürme görevi verilir. Tanrıça Athena'nın verdiği uçan at Pegasos ile bu görevi öyle yerine getirir ki; bir vuruşta canavar toprak altına gömülür, alevden dili dışarıda kalır. Bu alev, Olimpos yakınındaki dağda, yüzyıllardan beri halen yanmaktadır.]?
Olimpos veya Olympia kenti ve çevresindeki Phaselis, İdyros halkı, bu korkunç Chiemera canavarından kurtulmanın sevinci içinde, "Tanrılar Tanrısı" Zeus'a şükran ifadesi olarak ve Bellerophontes gibi kahramanların yetişmesine bir olanak sağlamak için spora çok önem verdi. Bu gibi kahramanların ortaya çıkmalarını teşvik amacıyla da ilk Olimpos (Olympia) Oyunlarını, bugün Olimpos kentinin Abidevi Kapısının arkasında yer alan sahada düzenledi. Bu olayın anısına da, atletler Olympos kentinin 7 kilometre uzağında bulunan Chimera alevinden meşalelerini tutuşturarak Olimpos kentine ilk koşu yarışlarını düzenlediler. Önceleri bir gün kutlanan ve tek bir koşu yarışını kapsayan bu oyunlara, daha sonraki yıllarda değişik mesafelerde koşu yarışları, atlı araba yarışları, disk ve cirit atma, uzun atlama, boks, güreş gibi sportif karşılaşmalar eklendi. Chimera Canavarı'nı öldüren Bellerophontes'in ve ayrıca bu şenliklere katılan sporcuların tasvirlerine Olympos'ta olduğu kadar, Likya ve Pamfilya kentlerinde bulunan lahitlerin kabartmalarında ve sikkeler üzerinde rastlanmaktadır. Bu sikkeler ve kabartmalar yazara göre, ilk Olimpiyat Oyunları'nın Anadolu'da başladığını gösteren ve kanıtlayan en önemli tarihi belgelerdir.
CHIMERA ALEVI
Ansiklopedilerin yazdığı ve batılı arkeologların, tarihçilerin iddia ettikleri Olimpiyat Oyunları çok daha yakın bir geçmişe dayanmaktadır. Çünkü Homeros bu Bellerophontes Söylencesini, İÖ 13. yüzyılda Truva'da Yunanlılara karşı savaşmak için Likya'nın Başkenti Xanthos'tan gelen müthiş savaşçı olan Diodemes'e söyletir. Yani tarihçilerin iddia ettikleri ve Olimpiyat oyunlarının başladığı tarih olarak kabul edilen İÖ 776 yılından 600 yıl önce Truva'da Chimera Canavarından söz ediliyor. Olay belki de çok daha öncelere dayanıyor. Yine Batılı yazar Robert von Ranke Graves'in "Yunan Mitolojisi, Kaynaklar ve Açıklaması" adlı kitabının 230. sayfasında yazar, Chiemera'yı tasvir eden bir kabartmanın, Kargamış'taki bir Hitit Tapınağında yer aldığını kabul etmekte ve bu canavarın Hititlerce yılın üç mevsimini; yani Chiemera'nın aslan başı, ilkbaharı; keçi vücudu yaz mevsimini ve yılan kuyruğu da kış aylarını sembolize ettiğini yazmaktadır. Tüm bunlar da göstermektedir ki, Chimera Alevi, bu kutsal ateş, İÖ 2-3 binli yıllarda Hititlerce de bilindiğine göre, tarihi çok daha eskilere dayanmaktadır. Bu kutsal alevin, ilk kez İÖ. 776 yılında, Isparta Kralı Likorgos'un tavsiyesi üzerine, Elis Hükümdarı İphitos tarafından Mora Yarımadası'nın batı sahillerindeki tarihte adı pek duyulmamış Elis kentinde Zeus adına düzenlenen oyunlarda kullanılmasını ilk saymak, Anadolu'nun görkemli geçmişini göz ardı etmek olur. Eğer bu doğru olsaydı, Anadolu'da bu kadar Stadyumun yapılmasına ne gerek vardı?
NE GEREK VARDI?
Bugün Chimera alevinin bulunduğu Yanartaş'a çıkıldığında, Volkan tanrısı Hepaistos Tapınağı'nın kalıntıları ile karşılaşılır. Ayrıca burada Bizans Kilise kalıntıları da vardır. Bu, Hırisyanlık döneminde bile bu alevin, bulunduğu alanın kutsal bir alan olarak kabul edildiğinin bir göstergesidir. Ben derim ki, Noel Baba olarak bilinen Aziz Nicholaus, Hz. İsa'nın Havarilerinden Aziz Paul ne kadar Anadolulu olduğu bir gerçek ise, "Olimpiyat Ateşi" de, bir o kadar Anadolulu'dur. Bunu araştırmak gerekir. Yaksa Antik devirde Anadolu'da, bu kadar Stadyumun yapılmasına ne gerek vardı?
EVLİYA ÇELEBİ'NİN ANLATIMIYLA YANARTAŞ
BU kalenin (Olimpos'un) kuzey tarafında bir konak yeri, deniz kenarındaki sarp kayalarla Adalya körfezine yakın semaya yükselen kayalar arasındadır. Ona Alisiler derler. Mucizeleri olan Allah, o kayalarda geceleri alev alev ateşler gökyüzüne yükselirler. Gece vakitleri Mısır'dan ve Kıbrıs'tan gelen gemiler yüz mil uzaktan bu alisileri (ışıklarını) görür; selamette olduklarını bilir, sevinirler. Mucize bu, kim ki ateşlerin yanına bir adam varsa, bir ateş daha ortaya çıkar. İki üç yahut on adam varsa, o kadar ateşler ortaya çıkar. Kükürt gibi kokusu vardır. Ama insan bedenine zarar vermez ve bunu seyreden insanlar gidince önceki ateşler kalır, sonradan çıkan ateşler kaybolur. Ve şiddeti hararetinden (Sıcaklığından) yanına varılmaz. Zira alevi hayli yerden tesir eder. İnnallahe alaküllişeyh'in kadir. Bu burundan içeri Adalya körfezidir ki, uzaklığı kırk mildir. (Günümüz Türkçesine sadeleştirilmiştir.)