Pazartesi 10.09.2018

Semt cadde isimleri

Şehirdeki kamu binalarına, caddelere ve parklara verilen o kadar özel ve uzun olan isimler var ki, insanlar bu isimleri gerektiğinde, hatırlamakta bile oldukça zorlanıyor

Eskiden semt isimleri, sokak isimleri, bugün olduğu gibi Belediye Meclisi'nde alınan kararlarla belirlenmezdi. Halkın, o sokak veya o semt için yakıştırdığı kolay hatırlanabilir bir isim, sonradan Belediye meclislerinde kayda geçirilir, o yerin, o sokağın, o caddenin resmi adı olurdu. Buna örnek vermek gerekirse, Antalya Belediye meclisince, Yenikapı semtinde yeni açılan bir caddeye 1970'li yılların ortasında "30 Ağustos Caddesi" ismi verilmişti. Önceleri Mehmet Çapacı'nın bahçesi olarak bilinen ve etrafı yüksek duvarlarla çevrili olan bu yerden denize doğru geniş bir cadde açılınca, denizden gelen serin meltem esintilerini engelleyen yüksek bahçe duvarları yıkılmış, bu durum o semte bir ferahlık ve aydınlık getirmişti.
IŞIKLAR CADDESİ
İlk kimin söylediğini bilmesek de, daha ilk kazma vurulduğu andan itibaren bile halk bu caddeye "Işıklar Caddesi" demeye başlamıştı. Çünkü yeni açılan bu cadde, o semtte yaşayanlar için adeta denize, bol ışığa açılan bir pencere gibiydi. Bazı Antalya'nın yerlileri, yanlış olarak "Işıklar" isminin, Antalya'ya ilk elektriği getiren Tevfik Işık'tan geldiğini söyleseler de bu bilgi, doğru bir bilgi değildir. Çünkü "Tevfik Işık Caddesi", Işıklar Caddesi sonunda, Cender Otel'in önünden başlayıp, Dr. Burhanettin Onat Caddesi'ne bağlanan kısa bir bölümdür ve sonradan verilmiş ayrı bir cadde ismidir. Neyse ki, yakın zamanlara kadar adı resmen "30 Ağustos Caddesi" olan caddenin, yeni haritalarda adının "Işıklar Caddesi" olarak yazılmasını memnuniyet verici buluyorum.
BAŞKA BİR YANLIŞ
Şimdi size "Antalya'da Anafartalar Caddesi nerededir?" diye sorsam, pek az bilen çıkar. Fakat aynı soruyu "Antalya'da Güllük Caddesi nerededir?" diye tekrarlasam, sanırım bilmeyen hiç yok gibidir. Halbuki ikisi de aynı caddedir. Önceki isim, 1970 yılların sonlarında yine Belediye Meclisi'nce karar alınan resmi ismidir, diğeri "Güllük" ise, halkın yüzyıldır benimsediği bir isimdir. Güllük kelimesi kısa ve altı harften oluşan, söylenmesi kolay bir isimdir. Ayrıca "Güllük" adı, caddenin geçmişini çağrıştırır. Geçmişinde bu cadde, "Hapishaneüstü" olarak anılırdı. 1920'lerde, dar bir yol halinde, Kadınyarı Köprüsü'nden Hapishane binasına (bugün yerinde katlı otoparka var) kadar ancak uzanırdı. Cumhuriyet yıllarının başlarında şehir büyüdükçe gecekondulaşma başlamış, yol 1910'larda gelen ikinci Girit Muhacirleri göçü ile oluşturulan yeni bir Girit Mahallesi'ne kadar dayanmıştı. Burada kendiliğinden oluşan sokak üzerinde zamanla tek katlı gecekondular yer almaya başlamış;. gecekonduların önünde akan, Kanlıçay'dan gelen su yolu bir vardı. İnsanlar evlerin giriş kapısı önünde bu su arkının üzerine yaptıkları basit tahta köprücükler üzerinden evlerine geçerlerdi. Her evin önünde, dış duvar ile su arkı arasında bir metreye yakın bir boşluk alan; ev sahiplerinin çiçek tenekelerini buraya dizmelerine olanak sağlamıştı. Ev sahipleri bu tenekeler içinde genellikle sıcağa, soğuğa, susuzluğa dirençli bir çiçek olan sardunya çiçeği yetiştirirlerdi. Belki bilirsiniz, özel bir cins değilse gül çiçeği, yılda bir kez açar ve aynı yıl içinde bir daha pek açmaz. Sonra bakım ister. Ama sardunya çiçeği öyle mi? Arsızdır. Bütün yıl çiçek verir. Herhangi bir nedenle, kurusa bile, yaş bir dalını koparıp, saksıya daldırsanız, hemen canlanır ve çiçek vermeye başlar. Bu nedenle Sardunya Antalya bahçelerinin 'Gül'ü kabul edilir. Antalyalıların bahçelerinde, saksılarında Sardunya veya Ortanca çiçeği türünden muhakkak bir çeşit vardır. Kısacası Antalyalılar Sardunya Çiçeği'ne "gül" de derler. İşte eskiden evlerin önlerinde dizili sardunya çiçeği tenekelerinden dolayı Antalya halkı bu yola, "Güllük - Gülistanlık" anlamında "Güllük" adını vermişlerdi. İşte o isim, o günlerden bu günlere kadar yaşayıp geldi. İsim geldi de, bu caddenin balkonlarında neden bir tek sardunya çiçeği saksısı dahi görülmez. Şimdi bu caddeyi şöyle bir hayal edin bakalım: Bütün evlerin balkonlarından, kaldırımlarındaki çiçekliklerden fışkıran rengarenk sardunya çiçekleri. İşte o zaman Güllük Caddesi, hakiki "Güllük", yani adına yakışan Antalya'nın en güzel caddesi olur. Her Antalya'ya gelen, o caddeyi görmeye koşar. Ne dersiniz?
NEDEN UZUN İSİMLER?
KAMU binalarına verilen bazı özel şahıs isimleri, işi daha karmaşık bir hale getiriyor. Hele Parklara, kültür merkezleri, spor salonları, yüzme havuzları gibi halka dönük yerlere verilen özel şahıs isimleri, bu yerlerin o cezbedici büyüsünü alıp götürüyor. Çünkü o isimleri, ismi veren komisyon ve isim sahibi kişinin ailesi dışında kimse aklında tutamıyor. Eğer çok gerekliyse, siz bu gibi isimleri, pekala bir park içinde "Antalya'da İz Bırakanlar" başlığı altında dizilecek büstlerle ölümsüzleştirebilirsiniz. Özetle, demek isteğim o ki; parklara, caddelere, beş-altı harften oluşan, hatta yabancı bir turistin dahi "telaffuz" edebileceği çiçek, böcek isimleri gibi akılda kalabilecek, kolay ve kısa isimler neden verilmez ki? Yoksa Belediye Meclislerindeki isim verme komisyonlarının, bu yerlerden faydalanacaklara, isimleri akılda tutamamaları için bir garezi mi var, bilemiyorum.
YANLIŞ YAPIYORUZ
BUGÜN Tevfik Işık Caddesi olarak, isim verilen yerin eski adı, Antalya tarihinde "Paşa Kavakları" alanı olarak bilinir. Düden Çayı'ndan gelen sular, 8-10 şelale burada denize dökülürdü. Seyrine doyum olmazdı. Şehrin ileri gelenleri, paşaları gerek piknik, gerekse sohbet için bu yerde kavak ağaçları atında, müthiş bir manzara karşısında vakit geçirirlermiş. Orada da dönemin Belediye Meclisi bir hata yapmıştır. Bugün bu yerin adı, yanlış olarak nereye konmuştur bilir misiniz? Portakal Çiçeği olarak bilinen caddenin kuzey paralelinde, Narenciye Bahçesi'nin önünden geçen dar sokağa bu isim verilmiştir. Yani oraya yakışan isim, "Narenciye Sokağı" olacağı yerde, "Paşa Kavakları Sokağı" olmuştur.
MARKA VE FİRMA İSİMLERİ
ŞU anda düşünüyorum da; Antalya'da bir yeri tarif ederken, birçok firma veya marka isimleri, öne çıkıyor. Halkın belleğine adeta kazınmış gibi. "Zampi Kavşağı" deniliyor. Zampi' taşınalı yıllar olmuş. Adı kalmış ve hala sürdürülüyor. Migros Kavşağı, Beyaz Dünya Kavşağı, Laura Kavşağı, Yörükoğlu Kavşağı, Tedaş Kavşağı artık belleklere yerleşmiş, silmek de mümkün değil. Kendinizi şehre yeni gelmiş bir yabancı gibi düşünün. "Konyaaltı'nda Türkay Otel durağında inip, şöyle gideceksiniz, böyle yapacaksınız" gibi bir yol tarifi alıyorsunuz. Siz otobüste, sağa sola bakınıyorsunuz, "Türkay Otel" levhasını kaçırmamak için ter döküyorsunuz. Birkaç durak sonra şoförden öğreniyorsunuz ki, otel kapanalı yıllar olmuş, adı kalmış hatıra. Dokuma ismi bugün müzeleri ile öne çıksa da, Antalya'da yaşayan yerli-yabancı herkes "Özdilek" ismini ve yerini daha iyi biliyor. 'Çallı' ismi de aynı şekilde, Vatan Bulvarı'nın isminin önüne geçiyor. Tabii siz, kavşaklara, semtlere kocaman levhalarla semtin, kavşağın adını yazmazsanız olacağı budur.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.