1944 Antalya’sı

Yüzyıllar boyu birçok gezgin Antalya'yı gezip, görmüş ve izlenimlerini, yazdıkları kitaplarında veya gazetelerde yayınladıkları makalelerle dünyaya duyurmuşlardır. Bunlardan birisi de, bir gezgin grubu ile 1944 yılında Antalya'ya gelen İngiliz Profesör Hilde Campion'dur. Bu tür yazıların satır aralarında, bizi Antalya'nın geçmiş günlerine götüren birçok ayrıntı gizlidir. Dolayısıyla İngiliz Prof. Hilde Campion'un 1944 yılında, İngiltere gazetelerinde yayınlanan "Antalya Hakkında İzlenimlerim" başlıklı makalesini, o yılların Antalya'sını tanımak için iyi bir fırsat olduğunu düşünüyorum .
1944 YILINDA ANTALYA
"Antalya'yı ilk defa Burdur yolundan gördüm. İki tepe arasında yerleşmiş bu şehir, arkasında gözün alabildiğine uzanan mavi deniz ile bana Fransa'nın cenup sahillerindeki balıkçı şehirlerini hatırlattı. Burayı daha yakından tanıdıkça, ilk izlenimlerimi destekliyordu. Başka ayları bilmem amma, Mayısta çok fazla sıcak yapmadığından, buranın iklimi hakikaten çok güzel ve ben de Coted'Azur'de geçirdiğim pek neşeli ve güzel bir tatilin hatıralarını canlandırdı. Antalya eski ve modern binaların birbirine uyum sağladığı şirin bir yerdir. Modern binalar arasında, yeni inşa edilmiş olan Devlet Hastanesi hemen dikkat nazarımızı çekti. Bunun Türkiye'de en iyi donanmış, taşra hastanelerinden biri olduğunu söylediler. Arkadaşlarımla beraber yeni inşa edilmekte olan Yeni Şehri gezdik. Şehir için seçilmiş olan yerin güzelliği ve içinde rahat bir hayat geçirilecek hissini veren güzel Bahçeli Evler, üzerimde büyük bir etki yaptı. Şehrin yukarı kısımlarında, hepsi ağaçlıklı ve günün en sıcak saatinde bile yürümek bir zevk olan, yeni ve güzel yollar döşenmiş. Ziyaretçilerin en hoşuna giden zannedersem çarşı ile İnönü Parkı'nı birbirine bağlayan yoldur. Yolun ortasında, iki yanı boyunca sarmaşık gülleri ve güzel kokulu çiçekler bulunan ve bütün bir yol boyunca küçük şelâleler üzerinden tatlı şırıltılarla akan bir kanal var. Bu yolun batı yanında, şehrin güzelliğini pek çok arttıran eski kale duvarları ile, zarif tarihi kapı bulunuyor.
ANTALYA MÜZESİ
Özellikle müzeyi gezmek fırsatını elde ettiğimizden dolayı memnun oldum ve bizi gezdirip eserleri izah ettiğinden dolayı müze memuruna karşı çok müteşekkirim. Müzeyi oluşturan eski cami binası (Yivli Minare Camii) çok güzel ve sergilenen eşya, hakikaten görülmeye değerdir. Heykellerin çoğu, bilhassa Eski Antalya'da (Side'de) bulunmuş olanlar gayet iyi korunmuş olup, o eski tarihlerde heykeltıraşların büyük bir sanat seviyesine eriştiklerini göstermekte. En çok dikkatimi çeken fevkalâde güzel mermer işçiliği ile süslenmiş bir lâhit ile uzun Roma elbiseli başsız bir heykeldi. Genel olarak Antalya'da ziyaretçinin görmesi gereken birçok manzaralar bulunmaktadır. Çevre kadar halk da yabancılara elinden gelen yardımı yapmaktan geri kalmamaktadır. Bilhassa Antalya'da eski ve yeni birbirine karışmış bulunmaktadır ki, ziyaretçi eski manzarayı düşünürken, bu güzel şehrin geleceğini de güzel olacağını takdir etmektedir."
ANTALYA ŞELALELERİ
ŞEHRI gezdikten başka civarda bir çok yerlere de gittik. En hoşumuza giden gezinti, sahil boyunca Lara'ya yaptığımız oldu. Burada sahildeki dik kayalıklardan doğrudan doğruya denize akan Düden suyu şelalesinin arz ettiği muhteşem manzarayı gördük Bu şelalelerin en büyüğü ve en muhteşemi olmakla beraber, bu semtin şelaleleri bundan ibaret değildir. Bütün kayalık, sarp sahil boyunca ve hatta Antalya şehrinin içinde bile, küçük dereler aynı şekilde denize akmaktadır.
PARK VE ÇARŞILARI
TABII, Antalya da tatilini geçirenlerin en fazla rağbet ettiği yer İnönü (bugünkü Karaalioğlu) Parkı'dır. Gece birçok kahvelerden birinde pırıl pırıl yanan ışıklar altında ve sarmaşık gülleri arasında, yahut da denize nazır teraslardan birine oturarak, bir yandan kayalara çarpan dalgaların çıkardığı sesi dinlemek, bir yandan da kahve, bira içmek ne kadar hoş. Eski şehrin çarşıları ve Arnavut kaldırımı yolları ziyaretçilerin üzerinde büyük bir etki bırakıyor. Muazzam duvarlarla çevrilmiş ve koskoca ağaçların gölgesi altında dinlenen liman, bilhassa rengârenk balıkçı kayıkları ile dolduğu zaman ne kadar güzel. Eski evler de cazip ve bunların birine girip de ev kadınlarını büyük bir el tezgâhı başında yün örüp kumaş dokuyuşlarını görebildiğimize pek memnun olduk. Kendileri ile birkaç dakika görüştük, bize tezgâhı nasıl kullandıklarını anlattılar. Bir akşam üzeri Halkevine giderek kütüphaneyi ziyaret ettik ve kütüphane memuru Antalya ve civarı hakkında bilgi edinmemize müsaade etti. Kütüphaneden faydalanan çocukların sayısı ve kitaplarıyla derslerine verdikleri önem, benim ve arkadaşlarımın dikkat nazarını çekti.