Perşembe 22.11.2012 00:00
Son Güncelleme: Cuma 21.12.2012 10:25

Asıl sıcaklar 2013'te geliyor

Giderek artan sıcak hava mevsim normallerine dönecek mi? İklim değişikliği insan hayatını nasıl etkiliyor? Önümüzdeki günlerde ve yıllarda bizi nasıl bir hava bekliyor? Sıcakla baş etmenin yolları neler? Profesör Doktor Mikdat Kadıoğlu ile mevsim normallerindeki anormalliği masaya yatırdık.

Başta İstanbul olmak üzere ülkenin birçok yerinde nefes almak giderek zorlaşıyor. Hava sıcaklığı sadece yaşlı, çocuk ve hastaları değil sağlıklı erişkinleri bile canından bezdiriyor. Anadolu'nun çeşitli yerlerinde termometre 40 dereceyi aşarken İstanbul gölgede 34 derece ve nem oranı ise yüzde 70'in üzerinde. İnsan yaşamının sürdürülebildiği hava sıcaklığının 17 – 30 derece arasında olduğu düşünüldüğündeyaşanan sıcaklar karşımıza afet göstergesi olarak çıkıyor. Yüksek nem oranıyla birleşen hava sıcaklığı ölüme de davetiye çıkarıyor. Gerçi Türkiye'de sıcak sebebiyle gerçekleşen ölümlerle ilgili istatistiki bir çalışma yok ancak uzmanlar yaz aylarında definlerin artışını buna bağlıyor. Peki, sıcak hava geçici bir dalga mı yoksa zamanla kanıksayacağımız "mevsim normalleri"nin dereceyle ifade edilen basit bir hali mi? İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Meteoroloji Mühendisliği Bölüm Başkanı ve İTÜ Afet Yönetim Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü Mikdat Kadıoğlu sıcak hava ile ilgili gerçekleri ve sıcakla baş etmenin yollarını anlattı.

Bunaltıcı sıcaklar mevsim normallerinin normal bir yansıması mı?

Hava havaidir, tren gibi bir rayda gitmez. Mevsim normalleri denilen değer hayali bir ölçüdür, olmayan bir sıcaklığın ölçüsü. Belli bir dönemdeki değişken sıcaklık değerlerinin ortalaması alınır ve o değere mevsim normali denir. Hava üç gün boyunca bu değerin 5 – 6 derece üzerine çıkıyorsa sıcak hava dalgasıyla karşı karşıyayız denir. Sonuçta bu da hayali bir şey. Kendimiz yaratıp normal dediğimiz bir değer değişince anormal diyoruz.

İstanbul'da çöl sıcaklarıyla birleşen yüksek nem oranının nefesimizi kesmesi normal mi?

Yaşam tarzımız bu sıcağa alışık olmadığı için duruma hemen "çöl sıcakları", "Afrika sıcakları" gibi yakıştırmalar yapılır. Evet, iklim değişiyor, bu da çeşitli dalgalanmalara yol açıyor. Ancak biz sıcaktan daha fazla nemden olumsuz etkileniyoruz. Çölden gelen sıcak hava Akdeniz üzerinden İç Anadolu'yu geçerek Karadeniz'e ulaştı, buradan da dönerek Marmara bölgesi üzerine Karadeniz'den topladığı nemi boşaltıyor. İnsan vücudu sürekli sıcaklığı kontrol etmek istiyor. Özellikle çalışanlar akşam eve döndüklerinde oh demeleri gerekirken daha kötü oluyorlar. Çünkü vücut ısı ve nem dengesini ayarlamakta o kadar zorlanıyor ki artık mücadele edecek gücü kalmıyor.

"Deprem dışındaki afetlerin basınla ilişkileri zayıf"

Peki, hava daha ne kadar ısınacak? İçimizin serinleyeceği günler yakın mı?

6 aya kadar iklimsel tahminler, küresel tahminler rahatlıkla ya-pılabiliyor. 1 senelik tahminlerle Ağustos 2013 tahmin edilebiliyor. Böyle bakınca İstanbul'da sıcaklar devam edecek diyebilirsiniz. Ama bunun bir önemi yok. Havayı tahmin etmek kolay, önemli olan bu değişimlere karşı alınması gereken önlemler. Öncelikle yaşadığımız mekânların bu tür risklere uygun olması gerekiyor. Askeri birliklerde yapılacak işler havaya göre hesaplanır. Meteorolojik bilgiler kullanılarak en basit görünen işlerin bile hangi saatte, ne şekilde ve ne kadar sürede yapılacağı konusunda düzenleme yapılır. Yurt dışında ziraatçı hava tahminlerine bakıp hangi tohumu ekeceğine karar veriyor. Bilgi toplumları için bunlar basit şeyler. Sıcak hava dalgası afet sayılıyor. Bizde ise kuraklık bile afet sayılmıyor. Deprem dışındaki afetlerin basınla ilişkileri zayıf. Sıcak hava insan hayatını olumsuz etkiliyor ama bizim bununla baş etmek için bir planımız yok.

Gelişmiş ülkelerde uygulama nasıl?

Bizdeki kömür yardımı gibi, durumu olmayana geçici klima takıyor, elektrik faturasına yardım ediyor, tıpkı kar altında kalan evsizlerin toplanıp sıcak mekânlara götürülmesi gibi uygulamalar söz konusu. Zor durumda olanlar sabah saatlerinde otobüslerle klimalı binalara götürülüp güneşin etkisi azaldıktan sonra geri götürülüyor New York'da sokakta ücretsiz su dağıtımı yapılıyor. Ortak akılla, ortak çözüm üretiyorlar. Bizde ise siyasi iradeyle bir şey yapmak zor. Kaynak yönetimi problemi var. Bürokratlar işin ehli olmadığı için uzmanlardan uzak duruyorlar. Afetten sorumlu vali yardımcısı var ama görev süresi 2 yıl. Sürdürülebilir hafıza da olmayınca sorun çözülemiyor. Fransa'da Sağlık Bakanlığı sıcaklardan 3 bin kişinin öldüğünü açıklayabiliyor, çünkü bu konuda araştırma yapıyorlar, istatistik bilgiye sahipler. Biz Temmuz ayında ölümlerde artış varsa bile bununla ilgili ayrıntılı bir çalışma yapılmadığı için can kayıplarında sıcak havanın etkisi var diyemiyoruz. Deprem büyük bir afet ve toptan öldürüyor. Sıcak hava da afet ama perakende öldürdüğü için görmezden geliniyor.

Sıcaklarla baş etmek için nasıl bir yol haritasına ihtiyacımız var?

Sağlık, şehircilik, eğitim, yerel yönetimler gibi geniş bir koordinasyon çalışması gerekir. Bu koordinasyon orman yangınlarını önlemeye kadar uzanır. Biz üniversite olarak Türkiye'nin ilk meteoroloji uydusunu yapmayı hedefliyoruz. Bunu yapabilecek uzmana da öğrencilere de sahibiz. Uzay laboratuarımız "uzay havası"nı takip ediyor. Teleskopumuz güneş lekelerini takip ediyor. Mart 2013'te mesela güneşte büyük patlamalar olacak. O uzay havası da dünyanın havası da ciddi şekilde etkilenecek. Meteorolojik afet sayısı artıyor ve bunun birçok sebebi var. Ancak biz iklimi günah keçisi yaptık. 1929'da Sürmene'de çok büyük bir sel olmuş. Sel bir doğa kanunudur, olur. Bugün yaşanan selin getirdiği ölümlere bakıp suçlu iklim diyemeyiz. O dönemde inşa edilen evlere bir bakın, hepsi kazıklar üzerinde; su gelir binanın altından geçer ve gider. Kerpiç ev mesela depreme karşı en güvenli yapılardandır. Güneydoğu'daki kerpiç evlere bakın, orada deprem yıkar ama öldürmez. Sıcaklık yüksektir ama damda uyuyarak bu da aşılır. Büyük şehirlerde dip dibe çarpık yerleşme yerine akılcı bir şehircilikle hava koridorları olan yerleşimler yapılması, binaların konumuna, izolasyonuna dikkat edilerek inşa edilmesi gerekiyor. Yurt dışında binalarda Wind Tower denen bir sistem yaygınlaşıyor, hava akımından yararlanan rahat yaşam alanları yaratılıyor. Osmanlı dönemi binalardaki küçük kuleler bu sisteme çok benziyor. Kısacası sıcaklarla baş etmek için gelenekselden uzaklaşmamak lazım.

SICAKTAN KORUNMA REÇETESİ

Birkaç küçük önlemle aşırı sıcaklardan korunmak mümkün. Öncelikle güneş ışınlarının güçlü olduğu 10:00 – 16:00 saatleri arasında güneşten kaçınmak şart. Kanser hastalarının, deri hastalığı olanların, tansiyon hastalarının ve kemoterapi görenlerin de güneş ışınlarına maruz kalmaması gerekiyor. Dışarıda çalışanların aşırı hareketlerden kaçınması, sık sık tuz içeren sulu gıdalar tüketmesi önemli. Hafif, bol ve açık renk giysilerle şapka kullanmak, yoğun spor yapmamak da alınması gereken tedbirler arasında. Kapalı alanları iyi havalandırmak, güneş gören pencerelerde perde, güneşlik gibi koruyucular kullanmak, mümkün olduğunca sık duş almak, gün boyu taze sebzelerle hazırlanmış hafif yiyeceklerle beslenmek ve son olarak da günde en az iki litre sıvı tüketmek gerekiyor.

GREENPEACE'DEN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ

Greenpeace yer küresi iklim değişikliklerinden kurtulmak için büyük ve öngörülü önlemler alınması için zorluyor. Planı gerçeğe çevirecek olan şeyse politik irade ve her yıl yapılan iklim zirvelerinde liderler tarafından alınan kararların hayata geçmesini sağlayabilmek. Greenpeace 2020 yılına kadar karbon salımının 1990 seviyesine göre yüzde 40 aşağıya çekilmesi gerektiğini bildiriyor. Bunun için de gelişmekte olan ülkelerin sanayileşmiş ülkelerden yardım alması gerekiyor. Tropikal ormanların korunması, fosil yakıt enerjisinin yenilebilir enerji ile değiştirilmesi ve nükleer enerjinin reddedilmesi iklim için önlem planının başlıca maddeleri arasında yer alıyor.

SICAK UYKUNUZU KAÇIRMASIN

Amerikan Hastanesi Uyku Sağlığı ve Hastalıkları Bölüm Başkanı Dr. Sabri Derman, sıcak ve rutubetli günlerde rahat uyumak için şu tavsiyelerde bulunuyor: Her şeyden önce mümkün olduğunca havadar yerde uyumamız gereklidir. Sıcağa hassas kimselerin yatak odalarında klima kullanmayı değerlendirmeleri yerinde olur. Genel kanının aksine, dikkatli kullanılan klimalar hastalıklara yol açmaz ama konfor düzeyini önemli ölçüde artırabilir. İnsanların en az giysileri, ayakkabıları kadar kullandıkları yatakları ve yastıkları da dikkatle seçmeleri gerekir: Boyunlarımızın doğal eğriliğini destekleyen ama çenemizin öne doğru bükülmesine neden olmayan yastıklarda yatmak yerinde olur. Çarşaf, yastık kılıfı ve pikelerin pamuklu olması şarttır. Özellikle yastıkların dolgu maddelerinin hava akımına izin veren doğal veya bu iş için özel üretilmiş sentetik maddelerden olmasına dikkat edilmelidir. Yaz aylarında gece yenen yemeklere dikkat etmekte yarar var. Her şeyden önce son öğün ile yatma saati arasına en az üç saat koymak, midenin boşalmasına ve yatınca solunum ve kalp üstünde basınç olmasını azaltmak açısından gereklidir. Akşam yemeklerinde yağlı, kızartmalı, baharatlı/acılı/ ekşili yemeklerden özellikle kaçınmak lazım. Her zaman olduğu gibi alkol, kahve başta olmak üzere bütün kafeinli içecekler (kolalar ve enerji içecekleri dâhil) uykuya dalmayı güçleştirecek veya kalitesini bozacaktır.
Yaz aylarında uyku saatlerinin sürekli bozulması, yaz sonunda kalıcı uyku döngüsü bozukluklarını tetikleyebilir.

İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ BÜYÜKŞEHİRLERİ VURACAK

Birleşmiş Milletler geçtiğimiz yıl Dünya Habitat Günü'nün ana temasını "Kentler ve İklim Değişikliği" olarak belirlemişti. Yapılan değerlendirmelere göre 21. yüzyılda dünya gelişiminin önündeki en zorlu koşul iklim değişikliği. İklim değişikliğinden görülen zararı en aza indirmek ve bu durumla baş etmek için şehir plancılarına epey iş düşüyor. MMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Necati Uyar "İklim değişikliğinin olası sonuçlarını görmezden gelmek çözümden uzaklaşmaktır" diyerek olası sonuçları şöyle sıralıyor: "Kimi zaman uzun süren kuraklıklar, kimi zaman da yaşanan sellerle kendini gösterirken, değişimin olumsuz sonuçları doğal alanların yanı sıra kentsel ve kırsal insan yerleşmelerini de doğrudan etkilemektedir. Kuraklık sonucu içme ve kullanma suyunda yaşanan azalma ve ani yağışlardan kaynaklanan sel baskınları günümüz kentlerinin önemli ve önlem alınması zorunlu sorunları arasında ön sıralarda yer almaktadır."

Sinem Barkın

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.