Dünya bu insanları konuşuyor

MARISSA MAYER (ABD)

Hamile süper kadın Google'dan Yahoo'nun başına Marissa Mayer, Silicon Vadisi'nin efsane kadınlarının başında yer alıyor. 13 yıldır Google'da çalışan ve firmanın ilk kadın mühendisi olan Mayer'in Google açılış sayfası, Gmail, Google News, Google Images, Google Maps gibi pek çok projede imzası var. Google'un en görünürde olan elemanlarından biri olan Mayer, firmanın kamuoyu yüzleri arasında geliyordu. Ancak yakın zamanda beklenmedik bir transfere imza attı ve rakip firmanın başına geçeceğini açıkladı. Mayer bundan sonra Yahoo'da çalışacak. 37 yaşında ve hamile olan Mayer birkaç ay sonra bir çocuk dünyaya getirecek olmasına rağmen Google ve Facebook'un gölgesinden kurtulmak isteyen Yahoo'nun başına geçmeyi kabul etti ve "Bu çok kolay bir karar oldu" dedi. Bu iş için alacağı ücretin hedefler aşılırsa beş yıl için 90 milyon dolara kadar yolu var.

TYLER VE CAMERON WİNKLEVOOS (ABD)

Zuckerberg'in belalısı ikizler vazgeçmiyor Mark Zuckerberg'e Facebook projesini kaptırdıklarını ileri süren Winklevoos kardeşler hala pes etmediler. Gerçi ezeli rakipleri Mark Zuckerberg'den bundan sonra kanunen talep edebilecekleri bir şey kalmadı ama onlar bu defa da Facebook'a alternatif olarak piyasaya girecekler. Bunun için geliştirdikleri proje ise yeni bir sosyal medya platformu: Bestofallworlds.com. Bu yeni sosyal platformu üst düzey, seçkinci ve sadece davet edilenlere açık bir platform yapmayı düşünen Zuckerberg'in belalısı ikizlerin böyle elitist bir sosyal platformla başarılı olup olmayacakları şimdilik şüpheli. Ancak hayatta oldukları sürece Zuckerberg'i takip edecek, hatta akıntıya karşı da olsa kürek çekmekten vazgeçmeyecek gibi görünüyorlar.

MOZAH BİNTİ NASIR EL MİSNED

Körfez'in sıra dışı emiresi Katar'ın baş kadın efendisi Şeyha Mozah Binti Nasır El Misned bölgede görülmeye alışık olunan first leydilerden değil. Her şeyden önce, bir devlet başkanı eşi olmasına rağmen Arap coğrafyasında ortalıkta görünen nadir hanımlardan. Emir El Tani'nin üç eşinden ikincisi ve 27 çocuğundan yedisinin annesi olan Emire Mozah, körfez ülkelerinden herhangi birinin kamu karşısına çıkan tek devlet başkanı eşi. Şiddet mağduru kadınlara sığınak kurmaktan, göçmen işçiler için toplu taşımanın geliştirilmesine kadar çeşitli işlerle bizzat ilgileniyor. Devlet protokollerinde hazır bulunuyor, konferanslar veriyor, zerafetiyle isminden söz ettiriyor. İşin ilginç tarafı emirenin babası o daha bir sosyoloji öğrencisi iken ülke kaynaklarının halka eşit dağıtılmasını istediği için eski emir tarafından hapse atılmış.

BOB GELDOF (BİRLEŞİK KRALLIK)

İyiliksever ama vergi ödemeyi sevmez Bu defa ne müzikle ne de müziğinden daha çok şöhretini borçlu olduğu insani yardım organizasyonlarıyla birlikte anacağız Bob Geldof'u. Bob Geldof şu sıralar ekonomik krizin gündemden düşmediği İngiltere'de ödemediği ya da kaçırdığı vergilerle eleştirilere uğruyor. İngiliz gazetelerine göre büyük servete sahip olduğu halde vergi ödememek için değişik yollara başvuran ünlülerin listesi bir hayli kabarık. Bunlar içinde Mick Jagger, Bee Gees, Jimmy Carr gibi pek çok ünlü var. Ama listenin bir numarası en zengin müzisyenlerden Bob Geldof. Ünlü müzisyen İrlanda vatandaşlığını ileri sürerek yıllardır oturduğu Londra'daki evi ve dev şatosunun vergisini ödemiyor. Üstelik şirketini Virgin Adaları üzerinden kaydettirerek büyük servetinin vergisini de ödemiyor. İşte bu nedenlerle neredeyse aforoz edilmek üzere.

KSENIA SOBCHAK (RUSYA)

Rusya'nın Paris Hilton'u şimdi bir militan Ksenia Sobchak, Rusya'da bir eğlence sektörü ünlüsü. Söylentilere göre Putin'e çok yakındı ve onun himayesi altındaydı. Ancak televizyonda yaptığı programlardan birinde bir pot kırdı ve koruyucusu olan Putin'i fena halde kızdırdı. Araları açılınca Ksenia'da ani değişiklikler görülmeye başlandı. Rusya'nın Paris Hilton'u olarak nitelendirilen 30 yaşındaki Ksenia, birden Putin karşıtı oldu ve şöhretini ona karşı muhalefeti alevlendirmek için kullanmaya başladı. Erotik pozlar veren kız gitti ve yerini Putin karşıtı gösterilerde yüz binlere seslenen bir militan aldı. Üstüne üstlük bir de muhalefetin genç lideri İlia Yaşin'in de sevgilisi oldu.

FELIX GUIROLA (KÜBA)

Hedefi dünyanın en yüksek bisikleti Havana caddelerinde sürücüler yanlarından sürücüsüz bir bisiklet geçmesine artık alışmışlar. Aslında sürücüsüz gibi görünen bu bisikleti kullananı görmek için başlarını pencereden çıkarıp beş-altı metre yukarı bakmaları gerekiyor. Bu işi yapan Felix Guirola. Bu Kübalı'nın da sevdası dünyanın en yüksek bisikletini yapmak ve rekorlar kitabına girmek. Bunun için harıl harıl çalışan Guirola'nın amacı şimdilik altı metreye yakın yükseklikte kullanabildiği bisikletini sekiz metreye çıkarmak. İlk olarak hasta kardeşine para toplamak için yüksek bisikletler yapıp kullanmaya başlayan Felix, sonradan bu işi tutku haline getirmiş ve her biri metrelerce yüksekliğe ulaşan bisiklet modelleri yapmış. İşte dünyada böyle tutkuları olan insanlar da var.

IGOR VE GRISHKA BOGDANOV (FRANSA)

İnançsız fizikçi ikizlerden beklenmedik tez Fizikçi ikizler Igor ve Grishka Bogdanov kardeşler şu sıralar oldukça tartışma yaratıyorlar. İnançsız olduklarını söyleyen fizikçi ikizlerin tezi onlardan hiç beklenmeyecek türde. İkizlere göre evrenin parametreleri insanın ortaya çıkmasına göre dizayn edilmiş görünüyor. İkizlere göre tabiat kanunları o denli hassas ayarlanmış ki herhangi biri değiştirilse her şey altüst olabilir. İnançsız olmalarına rağmen vardıkları sonucu şöyle açıklıyorlar: "Evrenin kökeninde var olan temel parametreleri düzenleyen bir sebep var ki biz bunu Tanrı olarak nitelendirmeyi kabul ediyoruz".

LIANG XIAOXIAO (ÇİN)

Dünyanın en küçüğü ve öyle de kalacak Huaihua şehrinde yaşayan küçük kız Liang Xiaoxiao doğduğunda 1 kilo 5 gram ağırlığında ve 33 santim boyundaydı. Şimdi üç yaşında, 54 santim boyunda ve sadece 2.5 kilo. Bu haliyle dünyanın en küçük insanı ve bundan sonra da hep öyle kalacak. Çinli doktorlara göre Liang'ın büyümesi buraya kadar, bundan sonra gelişmesinin mümkün değil. Doktorlar, genetik bir mutasyon sebebiyle kızın gelişmesinin duracağını ve bundan sonra hep üç yaşındaki haliyle kalacağını düşünüyorlar.

CAT PAUSE (YENİ ZELANDA)

Şişmanların haklarını savunan aktivist Fazla kilolara ve obeziteye karşı dünyadaki hassasiyet artık kimilerine göre şişmanlara karşı ayrımcılığa gidiyor. En azından bu duruma karşı savaş açma ihtiyacı duyan Cat Pause'a göre durum böyle. Uzun süredir tartılmayan ve son tartıldığında 130 kilo çıkan Pause herkesin şişmanlığa karşı mücadele ettiği bir dünyada kendisi gibi şişman olanların ayrımcılığa uğradığını, hor görüldüğünü, haklarından mahrum kalabildiğini ileri sürüyor. Bu sebeple kendisini şişmanların haklarını savunmaya adamış. Şişmanların toplumdaki yerini konu edinen şişmanlık araştırmaları adlı yeni bir alan üzerinde de araştırmalar yapıyor. Son olarak Yeni Zelanda'da bu alanda akademisyenlerle bir konferans düzenleyen Amerikalı şişmanlık aktivisti Cat Pause'un ilk plandaki hedefi, şişko-şişman-obez gibi kelimelerin hakaret olarak kullanılmasının, bu insanların zayıflamaya zorlanmasının önüne geçmek ve şişman olmanın bir insan hakkı olduğunu kabul ettirmek.

LYNETTE ROWE AVUSTRALYA)

Kolsuz bacaksız ama ilaç şirketini elden ayaktan kesiyor Kolsuz ve bacaksız doğan ve bugün 50 yaşında olan Lynette Rowe ilginç bir davanın ve mücadelenin kahramanı. Annesinin kendisine hamileyken aldığı bir ilaç yüzünden binlerce bebek gibi genetik bozukluklarla sakat doğmuş Rowe. 1961 yılında yasaklanarak piyasadan çekilen Thalidomide isimli ilacın kurbanı olmuş. Hayatını tekerlekli sandalyede ve başkalarının bakımına muhtaç olarak geçirmiş. Ancak ilacın piyasadan çekilmesinden 50 yıl sonra bile yılmamış ve kendisi ile aynı durumda olanlar adına kolektif bir dava açmış. Söz konusu şirket çoktan kapanmış olmasına rağmen davasını o şirketi satın alan başka bir şirkete açmış. Şimdi 50-60 yıl önceki bir ilaç yüzünden hayatlarını sakat geçirenler adına milyonlarca dolarlık bir tazminat sağlamış durumda.

KEN HAYWORTH (ABD)

Daha iyi dirilmek için ölmek isteyen bilim adamı Ken Hayworth'un yıllardır tek bir tutkusu var: İntihar etmek. Ama onun bu tutkusu tamamen bilimsel amaçlı. Yıllardır Harvard Üniversitesi'nin bodrum katında bir laboratuvarda çalışan Hayworth beynin işlevlerini araştırıyor. Arkadaşlarıyla şöyle bir projeleri var: Bir beyni almak ve muhafaza etmek, sonra onu bölmek ve simülasyonla bir bilgisayarda yeniden oluşturmak daha sonra da bu beyni bir robota nakletmek. Bu iş için kendi beynini kullanmak istiyor. Ama bunu başarmak için önce ölmesi ve beyninin alınması gerek. Sağlıklı bir beyin içinse yaşlanmaması gerekiyor. Tüm planları yolunda giderse, ileride bir robotun beyni olarak dirilmek için kendisini feda edecek. Şimdilik beynin simülasyonunu yapmak mümkün değil ama Hayworth bunun yüz yıl içinde gerçekleştirileceğine inanıyor.

BİROL BİÇER