Perşembe 22.11.2012 00:00
Son Güncelleme: Perşembe 06.12.2012 10:25

Doğru soru sorma sanatı

Eski Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök tanık olarak dinlenecek.

2003-2004 darbe girişimleri hakkında en fazla bilgi sahibi olduğu düşünülen Özkök'ün mahkeme tanıklığını herkes gibi ben de merakla bekleyeceğim. Mahkeme, geçtiğimiz 20 Temmuz'da beni de tanık olarak dinledi... Orada, Darbe Günlükleri'ni konuşurken, laf Zekeriya Öz'ün 2009'da Hilmi Özkök'ün ifadesine başvurmasına geldi ve benim bazı sözlerim üzerine mahkeme başkanı bana "Yani savcı Hilmi Özkök'e soruyu yanlış mı sormuş" diye bir soru yöneltti. Ben de "evet" dedim, çünkü daha önce yazdığım birkaç yazıda da dikkat çektiğim gibi Hilmi Özkök'ün kendine has bir tanıklık tarzı vardı. Eğer bir gün mahkeme onu tanık olarak dinleme kararı alırsa bu "tarz"ın inceliklerini mutlaka hesap etmeli, sorularını buna göre sormalı, kelime tercihlerini dikkatli bir şekilde yapmalıydı. Biraz kapalı oldu farkındayım, şimdi gelin söylediklerimi biraz daha açayım...

Hilmi Özkök, sözünü ettiğim kendine has tanıklık tarzını ilk kez Darbe Günlükleri'nin yayımlanmasından 10 gün kadar sonra Anadolu Ajansı'na verdiği demeçte dile getirdi. Sonrasında da nadiren verdiği demeçlerde hep aynı şeyi tekrar etti: "Darbe girişimi vardır ya da yoktur demem, hüküm koymam, hüküm koymak yargının işidir, ben sadece yargının bana yönelttiği sorulara yorum yapmaksızın cevap veririm." Özkök, bu anlayışını 2009'da tanık olarak ifadesine başvuran Ergenekon savcısı Zekeriya Öz'ün önünde tam anlamıyla ete kemiğe büründürdü. Yani, kendisine ne sorulduysa, hangi kelimeyle sorulduysa ona cevap verdi ve bu cevap Darbe Günlükleri'nin en önemli bölümü olan 3 Aralık 2003 toplantısını tekzip eder nitelikte oldu. Çünkü Özkök, ordudaki bütün orgenerallerin katıldığı "iktidara karşı yapılması gerekenler" toplantısıyla ilgili olarak savcının kendisine sorduğu "muhtıra teklif edildi mi" sorusuna net bir biçimde "hayır kimse böyle bir teklifte bulunmadı" cevabını vermişti... Fakat... Fakat bundan bir süre sonra Radikal'den Murat Yetkin'in kendisiyle gerçekleştirdiği bir söyleşide Yetkin'in aynı yöndeki sorusuna şu cevabı verecekti: "Böyle bir teklif gelmediği doğru. Soru teklif geldi mi şeklinde sorulmuştu. Ama teklif başka, görüş başkadır." Ben işte mahkemede bunları anlattıktan sonra heyetin başkanı bana "Yani savcı soruyu yanlış mı sormuş" diye sormuştu. Hilmi Özkök'ün mahkemede tanıklık yapacağı haberlerinin televizyonlarda yer almasından iki gün önce Taraf'ta kaleme aldığım "Ergenekon Mahkemesi tanıklığım" başlıklı yazımı şöyle bitirmiştim:

"Şunu güvenle söyleyebilirim: Mahkeme Hilmi Özkök'ü tanıklığa çağırır da ona '3 Aralık toplantısında muhtıra verme yönünde görüş bildirildi mi' diye sorarsa, bu defa 'evet' cevabı alacaktır." Bakalım neler olacak...

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.