Cuma 23.11.2012 00:00
Son Güncelleme: Çarşamba 28.11.2012 12:02

Bu albümün libidosu yüksek

Hayko Cepkin'in 'Aşkın Izdırabı'nı kaydettiği Babajım Stüdyoları'ında yakaladık. Hayko Cepkin ile stüdyoda 'Bu albümün neşesi yerinde, libidosu yüksek'

Albümü "Sandık"ın o solgun, depresif, kendi tabiriyle "ölü toprağı" halinden sıyrılıp yepyeni şarkılarla sonbaharda yine karşımızda olacak Hayko Cepkin. Biz de hazırlıkları süren yeni albümü Cepkin'in çalıştığı stüdyoda teftiş ettik, ne var ne yok öğrendik.

Hayko Cepkin'i genellikle gördüğümüz yerler bellidir: ya onbinlerce insana coşku dolu bir konser vermek için sahne arkasında son hazırlıklarını yapıyordur, ya CNN Türk'teki programı "Extreme-G" için dağdan ovaya atlıyordur, ya da turne otobüsündeki gırgır şamatayı Twitter'daki takipçileriyle paylaşmak için ilginç fotoğraflar çekiyordur… Hayko Cepkin bu saydığımız yerlerden birinde değilse, bilin ki yeni şarkılar yapmak için avuçları kaşınıyordur… Aktüel, Cepkin'i bir süredir kabuğuna çekildiği yerde, stüdyosunda buldu ve çok özel karelerle adım adım yeni albümü "Aşkın Izdırabı"ndan ipuçları yakaladı. Cepkin, stüdyosunda disiplini elden bırakmıyor, söz verdiği saatten beş dakika bile olsun sapmıyor, bölünmekten hazzetmediği için de çalışma dönemlerinde kolay kolay kimselere görünmüyor.

"Aşkın Izdırabı" dördüncü albümünüz. Hakkında hiçbir şey bilmiyoruz, bize biraz anlatır mısınız?

Aşkın Izdırabı'nda 13 şarkı olacak. İntrosuz, 11 ana şarkı, iki tane de ana şarkıların klasik ve elektronik versiyonları var. Konumuz da malum, aşk... "Erkek gözünden aşk"ı inceledik. Aşk, netice itibariyle hastalıklı bir şey. Çok da işlenmiş bir konu. İlk şarkı yazmaya başlayan adam aşkı işlerken "neredesin, özledim, kayboldum, geberiyorum" diye başlar. Biz işlersek nasıl olur diye düşündük. Doğal olarak standart aşk şarkıları yazmak yerine bunun hastalıklı halleri ortaya çıktı.

Aşkın hastalıklı halleri dediniz, mesela?

Tek gecelik saplantısı olan ilişkiler var, tükenmiş ilişkiler, ayrılıklar, kıskançlık, platonik ilişkiler, aldatmalar, yaşça kendinden büyük birine aşık olmak var. Bunların psikolojide de isimleri var. Obsesif, kompresif… Biz de hastalıklı halleri ve onların isimlerini işledik. Bunların hepsi Hayko Cepkin stilinde hikayeleştirilerek anlatıldı. Kıskançlık, aldatma anını yakalayan bir adamın hisleri… Hepsini anlatmaya çalıştık. Izdırapsız bir aşk da olmadı tabii. "

Sandık"ın üzerinden 2 buçuk sene geçti. Yeni şarkılar evde demlene demlene mi oluştu?

Şarkılar, yoldan dönüşlerde, evde sıkkın bir şekilde oturup çalarken çıktı. Hızlı beste yapabilen bir adam değilim. "Sandık" turnesinden eve dönüşlerde bir şekilde çok fazla çalasım oluyordu ve çok fazla odaya kapanıyordum. O zamanlarda bu albüm oluşmaya başladı. İyi ki de oldu. Çünkü Sandık'ın ruh halinden beni kurtardı. Sandık konusu itibariyle de tam bir ölü toprağıydı. Albüm fotoğraflarında yüz ifadem bile ölü gibiydi. Bu albümün ruh halleri, ritimleri, yürüyüşleri her şeyi diğerlerinden farklı. O zamanki ruh halim nasılsa şarkının ritmi de, hissi de öyle değişiyor. Konuya ve duruma uygun bambaşka bir albüm oldu.
"Adem'le Havva'dan beri olan şeyin psikopat hali" Şarkıları görsel boyutuyla; klibiyle, sahnesiyle birlikte düşünüyorsunuz.

Bu durum "Aşkın Izdırabı" için de söz konusu olacak mı?

Klibini düşünmediğim şarkıyı yapamam. Bu albümün duruşu, sahnedeki genel gotik duruşumuzdan farklı olarak daha realistik. Bu albüm, insani bir hastalık halini anlattığı için biz de daha "insanca" bir tavır içerisinde olmayı düşünüyoruz. Ama tabii kendimize has tavrımızı yine ortaya koyacağız. Sahnede görseller kullanmayı planlıyoruz. Konu aşk olduğu için genel olarak ilk akla gelen renk kırmızı ama bana daha çok altın rengi ya da parlak gümüş tınladı. Tarihi anlatan savaş kareleri gibi, mızraklı bir albüm kapağı düşünüyoruz. Albümün içerisinde anlattığımız hikayelerin illüstrasyonları olacak. Sonuçta Adem'le Havva'dan beri gelen hikayenin psikopatlaşmış hali bu. Yine özenerek, emek vererek bir şeyler yapıyoruz. Sanki daha sakin, rahat, dingin, her şeyi yerine oturtmuş görünüyorsunuz… Oluruna bırakma hali var bende. Artık gaza gelmeyip ruhumu daha sakin tutmaya çalışıyorum. Bu, kalp atışı yüksek bir albüm mü? Evet, esprili, libidosu yüksek bir albüm. Armoni olarak neşesi yerinde bir albüm. Ruhen de daha keyifli. Tabii ki benim keyif kriterlerime göre.

Çok sevdiğiniz, ayrı tuttuğunuz bir şarkı var mı albümde?

Bu albümde "Paranoya" şarkısına tapıyorum. Hiçbir albümde ayırmam aslında ama bu şarkı çok melankolik ve paranoyak.

Sizi ne tetikledi bu albümü oluştururken?

Ben bir hayal kuruyorum. O hayalin içine düştüğümde onu yaşıyorum. Hayalperestim. Odadaki halimi kimse bilmez. Nasıl bir ruh haliyle söz yazdığımı, kayıt yaptığımı... Bu tamamen bireysel, tekil ve bencilce bir halim. Kimseyle yaşamak gibi bir niyetim yok. Ölümü de yaşamadım ama ölümü işledim. Belki de hiç anlattığım gibi değil.

Şarkıları beğenmeyip sil baştan tekrar yaptığınız oluyor mu?

Çok yapmışımdır. Hiç yedeklemem. Çalışırken de disiplinliyimdir. Geç kalınmayacak, her şey vaktinde olacak, herkes işinin ehli olacak, enstrümanına, makinesine hakim olacak. Stüdyoda, şarkının duygusu çıkmazsa tepem atar. Ekibime güvendiğim için öyle bir durum olmuyor tabii. Bir saat bile sürüncemede kalsa bende makaralar atar. Ama bizde herkes çok profesyonel. Albüme girmeden bir buçuk ay önce stüdyoya girip çalıştık. Ondan sonra evde kaydettik. Kayda baktıktan sonra bir hafta daha stüdyoda çalıştık ve sonra albüme girdik. Yani altı aydır üzerine çalışıyoruz aslında.

Malzemeler birikirken müzik dinler misiniz?

Bu dönemde çok müzik dinledim. Özellikle Extreme-G döneminde çokça dinleme fırsatım oldu. Çünkü onun da müziklerini yapıyordum. Arabayla yol yaparken de çok müzik dinledim. Sonra eskisi gibi alışkanlığa çevirdim. Film müzikleri, klasikler. Mesela Dimmu Borgir'in "Abrahadabra"sı benim için araba milli marşıdır. Kayıt döneminde fazla bir şey dinlemiyorum ve konserde kullandığım mikrofonla kayda giriyorum

HAYKO ALBÜM KAYDINDA ANLATIYOR

Bu sene kendime sözüm var, bazı şarkıları sarhoş kaydedeceğim… Albümde bir "Boynuz track" olmasını düşünüyorum. Sözleri de şöyle: "Bu ne biçim görüntü/ Bu ne biçim gürültü / İki gün erken döndük iyi ki/ Boynuzum olmuş püsküllü/ Ellerinde biralar/ Birbirini kovalar/ Eve geldik derken/ Evden geçmiş bir alay…" Bıktım ya, uluyan uluyana. "Kadınlar kadınlar"… Al sana kadın! Bir de her şey bitsin, bütün grup içeri girip "Sensiz senin olmalı her gün… Seninle beraber sana soyunup…" falan diye s'leri söyleyemeden bir şarkı kaydedeceğiz. DVD kaydetmek istiyorum ama her şey küfürlü. Sansürlemeye kalksan dublaja girmemiz lazım, olmaz ki! +18 yapalım bari. Bursa'da festivale gitmiştik. Konserin sonunda şoföre geç yana dedim, kalacağımız yere doğru ben sürdüm. Öğrenciler falan, ortalık kalabalık, biiip yapıyorum çekil diyorum, kalakalıyorlar. Biraz önce konser veren adam minibüste... Yurdun önüne biriktiler, çaylar, kahveler içildi. Neyse, artık otel odasında yatmak istemiyorum dedim, koridorda yatacağım. Yatakları aldık odadan, merdivenlerden aşağı kaydırdık. Ve koridorda uyuduk.

SELİN KARAKAFA-SEBLA KOÇAN

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.