Cumartesi 24.11.2012 00:00
Son Güncelleme: Cumartesi 24.11.2012 09:53

Çinli askerler kurşuna dizildi

İkinci dünya savaşında "Nazi" kimliğinin avantajıyla 250 bin Çinliyi kurtaran gizli kahramanın hikayesi.

Hamburg 1882 doğumlu Alman Rabe'nin Çin macerası, 1908'de Afrika'dan Siemens'in Pekin ofisine, 1931'deyse Nanking'e geçmesiyle başladı. Çin hükümetine telefon ve elektrikli cihaz satan Rabe, kentteki Alman toplumunun da öncüsü oldu. Evinin bulunduğu alanın yanına bir ilköğretim okulu kurarak kentte kendine bir yerleşke yarattı. Bu arada ülkesinde giderek yükselen Nazi Partisi'ne kaydoldu. Hitler'den yardım istedi Japonların Çin'i işgale başlamasıyla (İkinci Çin-Japonya Savaşı, Temmuz 1937-Eylül 1945) kentteki Almanlar kaçarken Rabe ailesiyle kalmayı tercih etti. Daha sonra kolunda Nazi Partisi'nin sembolü olan gamalı haçın da etkisiyle kentin "Güvenli Bölge"sinin başkanı seçildi. Aslında Rabe'nin kenti terk etmemesinin en büyük nedeni kendi ofisinde çalışan Çinli işçileriydi. Kentteki elektrik santrallinin, bakanlık veya polis karakollarındaki telefon veya saatlerin, hastanelerdeki tarama cihazlarının bakımını yapan işçileri… Rabe ve başkanı olduğu Güvenli Bölge Komitesi, bölgenin tarafsız olacağını umut etse de, Japon ordusu bunu reddetti. Tehlikeyi hisseden Rabe, 25 Kasım 1937 günü Adolf Hitler'e telgraf çekerek "Fuhrer"den bölgenin tarafsız ilan edilmesi için Japonya'yı ikna etmesini rica etti. Telgrafını "Heil Hitler" diye bitiren Rabe, bir yandan da en kötü senaryoya karşı bölgedeki boş binaları fakir insanların kullanımına açmayı planladı. Kentin farklı yerlerinde afişle duyuru yapan komite, aralık ayının ilk günlerinden itibaren ülkenin dört bir yanından kaçıp Nanking'e gelen en az 50 bin kişiyi kendileri için tahsis edilen binalara yerleşmek üzere güvenli bölgede buldu. Binaların dolmasıyla insanlar sokaklarda, buldukları çukurlarda yatmaya başladı. Sınırları beyaz bayrakları ve Kızıl Haç flamalarıyla çevrelenen bölge, kısa sürede 250 bin kişiyi barındıran bir "insan kovanına" dönmüştü. 12 Aralık 1937 günü kent ateş altındayken, Rabe'nin kapısına onlarca Çinli kadın ve çocuk dayandı. Onlar, Rabe'nin yerleşkesine, yani Alman bölgesine sığınmak için yalvarırken, erkekler bahçedeki deliklerden içeri girmeye, kimileriyse Alman bayrağına sarınarak kendisini ateşten korumaya çalışıyordu. Onca yalvarışa ve yakarışa dayanamayan Rabe, sonunda kapıları açtı. O gece yorgunluktan gözlerini kapadığında, kent düşer düşmez düzenin geri geleceğini, Şanghay'a bağlanan demir yollarının yeniden yapılacağını ve hayatın normale döneceğini sanıyordu.

Binlerce Çinli asker kurşuna dizildi

Ertesi gün kentte zarar keşfine çıkan Rabe önce sokaklarda Çinli cesetlerle, sonra da Alman kafesine yerleşen Japon askerleriyle karşılaştı. Rabe, "en kötü senaryo" olarak tahmin ettiği önceki gecenin aslında bir başlangıç olduğunu, kentin Şansi Caddesi'nde karşısına çıkan 400 kadar Çin askerini görünce anlayacaktı. Çinlilerin olduğu yöne doğru ilerleyen Rabe, onlara silahlarını bırakıp güvenli bölgeye davet etti. Yüzlerce yeni askerin gelmesiyle komite ve Rabe artık daha fazla insana bakamayacakları için "verdiği söz üzerine" güvenli bölgede yaşayan
askerlere Japonların onlara merhamet edeceğini söyledi. Oysa Japonlar, her bir askeri silah kullandıkları ellerinden, sırt çantalarının izlerinden, miğferin alınlarında bıraktığı izden, miğferin içindeki saçtan ve hatta ayaklarında aylarca yürümekten oluşan nasırdan tanımayı başardı. Sonunda Japon ordusu 14 Aralık günü, aralarında eski askerlerin de bulunduğu bin 300 erkeği kurşuna dizmek üzere topladı. İlerleyen günlerde binlerce Çinli asker daha sürüklenerek idama götürüldü. Artık Rabe'nin elinden tek gelen, Japonya'nın müttefiki Almanya'nın üst düzey bir yetkilisi olarak
arabasıyla sokaklara çıkmak ve zulmü durdurmak için ne gerekiyorsa yapmaktı. Yolda arabasını durduran erkeklerin karısı, kız kardeşi veya kızının tecavüze uğradığını söylemesiyle defalarca tecavüze müdahale etti. Rabe'nin üzerindeki parti amblemi ve kolundaki gamalı haç çoğu kez tecavüzü önledi. Dünya tarihine geçen bu tecavüz olayları nedeniyle Rabe, yüzlerce kadını kanatları altına, yerleşkesine aldı. Ne zaman bir Japon askeri gece "kalesinin" duvarına tırmansa kadınlar ıslık çalıp Rabe'yi çağırıyordu. Rabe'ye geceleri uyku haram oldu. Askerleri yüzüne tuttuğu gece feneriyle kaçırıyordu. John Rabe, işgalin sona ermesiyle Nazi döneminde diktatör anlamında kullanılan Der Führer lakabından çok uzak, yumuşak bir kalbi olduğunu ispat etmişti. Artık o, "Nanking'in Schindler'i" veya Çinlilerin deyimiyle "Nanking Budhası"ydı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.