Cumartesi 24.11.2012 00:00
Son Güncelleme: Çarşamba 28.11.2012 11:39

Yasak bir aşk cinayeti

Her sayıda gerçek bir cinayet öyküsünün perde arkası

Her sayıda gerçek bir cinayet öyküsünün perde arkası Arslan B. ile Yeter K., sonunda cinayetin soğuk yüzü ile karşılaşacakları yola ilk adımı 2007 yılının yaz aylarında attı. 41 yaşındaki Arslan'ın yaşamı, İstanbul Pendik'teki bir tamirci dükkanına sıkışmıştı. Hayatını yalnız başına sürdürmeye çabalayan lastik ustası Arslan, Ağustos 2007'de sahibi olduğu lastik tamircisi dükkanına çırak alma kararını verdiğinde kaderinin kendisini nasıl bir çıkmaza sürükleyeceğinden habersizdi. Ufak bir bez parçasına "Çırak aranıyor" yazdı.

İşte dükkanın girişine asılan o bez parçası, bir sabah dokuz yaşındaki bir çocuk ile annesini, kollarından tutmuşçasına içeriye çekti. 40 yaşındaki Yeter, oğlu S.K.'yı Arslan'ın yanına teslim ettikten sonra evinin yolunu tuttu. Eve döndüğünde konuyu eşi Orhan'a anlattı fakat mutsuzdu. 46 yaşındaki Orhan K., bir fabrikada gece bekçiliği yapan, ailesi ile çok fazla ilgili olmayan bir babaydı. Alkol kullanıyor, eşine kötü davranıyordu ve "aile içi şiddet" suçundan ötürü sabıkası vardı. Başlangıçta ustasının yanına aralıksız giden S.K., zaman ilerledikçe çalışma günlerinden fireler vermeye başladı.

Mesai günleri azalınca Arslan durumu çırağı S.K.'nın annesi ile paylaştı. Dokuz yaşına, yaşamın zorlukları ve ailevi problemlerin eşliğinde gelen o çocuğun disiplinsiz tavırları, Arslan ile Yeter'in buluşmalarını artırmış, sohbetin ibresi zamanla yön değiştirmişti. Yeter, bir gün eşi ile yaşadığı sıkıntıları Arslan ile karşı karşıya oturduğu yemek masasına dökmüştü. İşte o akşam ortaya çıkan tablonun 20 gün sonrasında Arslan B. ile Yeter K., yasak aşkın kurdelesini yine bir akşam yemeğinde kesmişti. Hem de tanıştıkları o küçük dükkanda...

Beş yıllık yasak aşk ve koca şiddeti Yeter'in yasak aşkı ve kocasından gördüğü şiddet tam beş yıl sürdü. Arslan ile Yeter, çılgın düşüncelerin pusuya yattığı bir akşam üzeri karşılıklı oturmuştu. Bardak, 2012 yılının başında taşmış, Yeter'in maruz kaldığı şiddet canına tak etmişti. Dayanacak gücü kalmayan Yeter, sevgilisi Arslan'a şiddet dolu günlerini bir bir anlattı.

Artık pusudaki çılgın düşünceler yüzlerini saklamaktan vazgeçmişti. İki aşık, işte o gece çıkmaz sokağa sürüklendi. Yeter, sevgilisinden kocasına gözdağı vermesini istedi. Arslan ile Orhan arasındaki hukuk ise o gecenin ardından başladı. Arslan, yol tarifi sorma bahanesiyle sevgilisinin kocası ile tanıştı. Arslan, zamanla ilişki inşa etmeye başlamıştı fakat bu arkadaşlık çabasının perde arkasında eşini döven dayakçı bir kocaya karşı işlenecek korkunç cinayetin planı yatıyordu. Yeter, yine eşinden dayak yediği bir akşamüzeri gözyaşlarıyla soluğu sevgilisinin yanında aldı. Mekan aynıydı! O küçük tamirci dükkanında buluşan ikili, Orhan için düşündükleri cinayet planını hayata geçirmeye o gece karar verdi. Arslan kontrolü eline almış, Yeter ise planın uygulama evresinde devre dışı kalmıştı. Arslan, Murat Y. isimli arkadaşını yanına çağırdı. Cinayet planını anlattı ve bir adet ölüme karşılık 41 yaşındaki arkadaşı Murat'a 12 bin TL teklif etti. S.K. ise 15 yaşına gelmiş, tiner bağımlısı olmuştu. Ciddi çalışmıyor, başına buyruk yaşıyor ve geleceğine dair planlar yapmıyordu. S.K.'nın bir gün evden kaçması, cinayet planının devreye sokulacağı vakti tetikledi. Geride kalan altı yıllık sürede sık sık evi terk eden S.K., 12 Ağustos 2012 sabahı evden ayrıldı ve beş gün boyunca izine kimse ulaşamadı.

Arslan, çırağının ortadan kayboluşunun ikinci gecesi arkadaşlık kurduğu ve sevgilisi ile birlikte plan kağıtlarında ipini çektiği Orhan'ı gecenin geç saatlerinde telefon ile aradı.

A: Orhan iyi geceler Arslan ben.

O: Hayırdır.

A: Senin oğlan. Bizim bir arkadaş orman yolundan geçerken görmüş galiba. Tarif etti biraz. Gidelim bakalım?

O: Hangi orman?

Aralarındaki yasak aşkın kurdelesini beş yıl önce kesen Arslan ile Yeter, cinayet planı yaptı. Arslan, arkadaşı Murat'la, sevgilisi Yeter'in dayakçı kocası Orhan'ı Aydos Ormanı'na götürdü. Orhan'ın cesedini, özel eğitimli köpekler buldu. Zanlılar, cinayet yolunda çok sayıda ayrıntının üzerinden atlamıştı. Yardım talebi ile cinayet mahalline farklı isimler götüren Arslan'ın hedefi, şüpheli kadrosunu ve cinayetin labirentlerini genişletmek, çetrefilli bir hale getirmekti.

Polisin, böylesine karışık bir cinayeti daha zor çözebileceğini düşündü. Cinayet Masası'nın karşısındaki akvaryumdan haberleri yoktu. Dedektiflerin, o akvaryumun karşısına geçtiklerinde kaç cinayette, kaç labirentin kapılarını kapattıklarını bilmiyorlardı…

A: Aydos var ya.

O: Hııı. Nasıl gideriz?

A: Benim araçla. 15 dakikaya gelip alayım seni?

O: Olur gel, sağol.

Aydos'un CV'sinden haberleri yoktu

Tarih 13 Ağustos 2012, cinayet mahalli olarak düşünülen bölge ise Kartal'daki Aydos Ormanı'ydı. Fakat cinayet planı yapan ve zaman içerisinde cinayetin soyağacına dahil olan bireylerin sistemlerinde önemli bir bilgi eksikliği vardı. İstanbul'un ormanları, geçmişten geleceğe kucağında çok ceset teslim etmişti şehrinin Cinayet Masası'na... Üstelik söz konusu ormanın sicili bir hayli kabarıktı ve 2008 yılından günümüze kadar CV'sine yazılan dört cesedin de üzerine çentik atılmış, cinayetlerin tamamı aydınlanmıştı. Arslan ile Murat yarı transporter minibüse binmiş, dört bir tarafa hakimiyetini kuran zifiri karanlığa dalmıştı. Arslan aracı kullanıyordu fakat Murat yan koltukta değildi. Kalın bir halat ile şoförün yanındaki koltuğun arkasına çömeldi.

Orhan araca bindiğinde ensesinden yaklaşacak tehlikeyi göremedi. O gece çalışmıyordu. Yorgundu ve sezgileri kapalıydı. Bir arkadaşın iyi niyetli teklifini kabul etmiş, kayıp olan oğlunu eve getirmek için yola çıkmıştı. Aracı ormanlık alana sürüp biraz ilerledikten sonra koltuğun arkasında saklanan Murat, elindeki ipi Orhan'ın boğazına geçirdi. Orhan son nefeslerini verirken, cinayet anına kadar boncuk boncuk terleyen Murat ise amatör bir katil olarak ilk nefeslerini soluyordu. Parmak izi bırakmamak için eldiven kullanmıştı. İkili, boğarak öldürülen Orhan'ın cesedini karanlığa bıraktıktan sonra emin olmak için araçtan indi ve ipi son defa karşılıklı olarak sıktı. Cesedin üzerini ağaç dalları ile örttüler. Murat artık bir "kiralık katil" olmuştu. Cesedi bıraktıkları noktanın 100 metre ilerisinde suç aletinden kurtuldu. Eve döndüler. Arslan, sevgilisinin demlediği çayı yudumladıktan sonra infazı gerçekleştiren arkadaşı Murat'a 2 bin TL verdi. Paranın parça parça ödeneceği konusunda anlaşma sağlanmıştı. Altınlarını vererek sevgilisine cinayetin ücretini ödeyebilmesi için destek çıkan Yeter, ertesi gün; yani 14 Ağustos'ta polise gitti ve şüphe çekmemek adına kocası hakkında kayıp ihbarında bulundu.

Ceset fotoğrafı cepten cebe dolaştı

Arslan, ayağı yanmış kediler gibi dolaşıyor, adeta "şüphe" kelimesi ile birlikte nefes alıyordu. Cinayetin bir numaralı zanlıları Arslan ile Murat, Vedat Y., Ali B. ve Olcay B. isimli yakın akrabalarına durumu anlattıktan sonra yardım talebinde bulundu. Bu fikir Arslan'a aitti. Çünkü aklında bir düşünce, onu kemiriyordu. Yakalanıp cezaevine girmekten çok korkuyordu. İki gün sonra geç saatlerde beş kişi olay yerine giderek cesedi aldılar. Ceset, Aydos Ormanı'nın derinliklerine doğru taşınmıştı. Bu defa da Yeter ikna olmadı. Arslan ile Murat, bir gün sonra cesedin yanına bir sürpriz ziyaret daha gerçekleştirdi. Bu defa hedef toprağın altıydı. Yeter, ikili evden çıkarken cesedin fotoğrafını istedi. Şiddet gördüğü kocasının öldüğüne inanmamıştı. Bir adet cep telefonu ve bir ceset torbası, Olay Yeri İnceleme'nin araştırmalarına dahil olacaktı. Ellerindeki fenerlerle zifiri karanlığa doğru süzülerek cesede ulaştılar. Ceset bulunduktan sonra fotoğrafını çekilip gömülmüştü. Üzerinde toprak, toprağın üzerinde ise yine ağaç dalları vardı. Murat, cesedin fotoğrafını Arslan'ın telefonuna aktardı. Arslan da Yeter'e gönderdi. Cesedi gömerek işe nokta koyan Murat, 18 Ağustos tarihinde vakit geçirmeden memleketi Ordu'ya kaçtı.

Cinayeti, o çırağın adımları çözdü

Arslan ile Yeter, artık cinayetin ortaya çıkacağına hiç ihtimal vermiyordu. Yardımda bulunan akrabaları yakın ve sağlamdı. Görgü tanığı da yoktu. 18 Ağustos sabahı eve dönen S.K. isimli çocuk, yarı açık olan kapıdan içeriye girdi. Eski ustası ile annesinin salonda konuştuklarını fark etti. Önce neler olduğunu anlamaya çalıştı. Sessizce dinledi ve yavaş yavaş cinayeti ortaya çıkartacak adımları atmaya başladı. İkili arasındaki şifreleri çözen ve annesi ile ustasının, babasının öldürülmesi üzerine gerçekleştirdikleri konuşmaları duyan S.K., usulca evden çıkarak polise gitti. Dosya artık İstanbul'un Cinayet Büro Amirliği'nde, Olay Yeri İnceleme ekipleri ve özel eğitimli köpekler ise Kartal'daki Aydos Ormanı'ndaydı. Orhan'ın cesedi çıkartıldı, suç aleti bulundu. Ön otopsi raporunda, "Boğularak öldürülme" yazıyordu. Parmak izleri ve DNA örnekleri de alındıktan sonra detaylı inceleme başladı. Cinayetin baş zanlısı Murat Y. Ordu'da, Arslan ile azmettirici Yeter ve cesedin taşınmasında yardım eden diğer akrabalar İstanbul'da polis tarafından yakalandı. Bir kişi dışında tüm şüpheliler suçlamaları kabul etti. Suçu inkar eden o kişi, cinayetin bir numaralı zanlısı Murat oldu. Orhan'ı iple boğduğu esnada eldiven kullandığını ve iz bırakmadığını düşünmüştü.

Arslan'ın da tıpkı arkadaşı Murat gibi aslında çok kolay çözümlerle yok edilebilecek düşünceleri vardı. Arslan, akrabalarından yardım istediğinde, tek amacı cinayetin labirentlerini genişletmekti. Yoksa o cesedi, tek başına da ormanın derinliklerine atabilirdi. Cinayeti kalabalıklaştıracak ve ortaya çıkması ihtimaline karşın çetrefilli bir hale getirecekti. Polisin, böylesine karışık bir cinayeti daha zor çözebileceğini düşündü. İkisinin de polisin tekniklerinden bihaber olduğu aşikardı. Cinayetin gerçekleştiği zaman diliminde, çok sayıda ayrıntının üzerinden atlayıp yollarına devam etmişlerdi. Mesela Cinayet Masası'nın hemen karşısındaki seyrine doyum olmayan akvaryumdan haberleri yoktu. Dedektiflerin, o akvarakvaryumun midesinden yayılan su sesi ile nasıl rahatladıklarını, o akvaryumun karşısına geçtiklerinde kaç cinayette, kaç labirentin kapılarını kapattıklarını bilmiyorlardı.

Bölgedeki baz istasyonlarından telefon sinyalleri alındı. Cesedin bulunduğu araziye hangi tarih ve saatte kimlerin gittiği tek tek tespit edildi. Fotoğraf alışverişleri ayyuka çıktı. Çember daralmıştı. Cinayet esnasında eldiven kullanan Murat, o gece nasıl ter döktüğünü unutmuştu. Suç aleti olan o kalın ipe bir damla ter damlamış olabilir miydi? DNA örnekleri uydu. Sorgular tamamlanmış, dosya zanlılarla birlikte adliyeye sevk edilmişti.

"İsa, annesi ve aşığının cinayetle ilgili konuşmalarını sessizce dinledi ve soluğu poliste aldı."

Davalar açıldı

Emniyetteki dosyanın son kelimesi, Cinayet Büro'dan ayrılırken Yeter'in iki dudağının arasından İstanbul Asayiş Şube Müdürlüğü'nün merdivenlerine merdivenlerine düştü. "Pişmanım" dedi azmettirici... Mecburi istikamete yürüdü ve sevk aracına binerek cezaevinin yolunu tuttu. Hepsi tutuklandı. Savcılık, Murat Y. hakkında "Tasarlayarak adam öldürmek", Arslan B. hakkında 'Tasarlayarak adam öldürmek ve suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmek', Yeter K. hakkında ise 'Tasarlayarak adam öldürmek suçuna azmettirmek' gerekçeleri ile ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istedi. Diğer şahıslara ise "Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmek" suçundan ötürü beş yıla kadar hapis cezası istemiyle ağır ceza mahkemesinde dava açıldı.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.