Pazartesi 26.11.2012 00:00

Balkan Savaşı yaşanmasaydı...

Gazeteci Yazar Kerem Çalışkan "100 yılın rövanşı" kitabıyla pek çok soruyu aydınlığa kavuşturuyor. "1912 Balkan Savaşı yaşanmasa, 1915 Ermeni tehciri de olmayabilirdi."

Kerem Çalışkan "100 Yılın Rövanşı" kitabında, Balkan Savaşı'nın 100'üncü yıldönümünde, 1912 Balkan Savaşları ile 1915 Ermeni tehcirinin bağlantısının izini sürerken belki de cevabını hiç bilmeyeceğimiz bir soruyu akıllarımıza düşürüyor: "1912'de Balkanlar'daki Türk katliamı yaşanmasa 1915'deki Ermeni tehciri hiç gerçekleşmeyebilir miydi?"

Gazeteci Kerem Çalışkan "100 Yılın Rövanşı" kitabıyla Balkan Savaşı'nın 100'üncü yılında, Balkanlar'da 600 bin Türk ve Müslüman'ın öldürüldüğü ve göçmenlerin Anadolu'ya yığıldığı ortamın Ermeni tehcirini nasıl tetiklediğini irdelerken, Almanların ve Rusların bu olaydaki rolünü de sorguluyor. Son günlerin ses getiren kitabı "100 Yılın Rövanşı"nı, yazarı Kerem Çalışkan'la konuştuk…


Kitabın ismi oldukça iddialı; neden 100 yılın rövanşı?

Bu sene 2012… 1912 Balkan Savaşı'nın 100'üncü yıldönümü. Ekim ayı da tam olarak yıldönümüne denk geliyor. Kitap genel olarak 1912 Balkan
Savaşı'yla 1915 Ermeni tehciri arasındaki bağlantıyı anlatıyor. Bizde genel olarak tek başına Balkan Savaşları konuşuluyor, tartışılıyor, nedenleri üzerine duruluyor. Gerek o zaman, gerek şimdi, "Osmanlı neden yenildi?" sorusunun peşinden koşuluyor. Öte yandan 1915 Ermeni tehciri de tek başına konuşuluyor. "Neden yapıldı?" diye... Ben ikisi arasındaki bağlantıyı anlatmaya çalıştım kitapta.

Rövanş kelimesini biraz açabilir miyiz?

Rövanş kelimesini kullanmak pek doğru değil belki, ama tarihi planda baktığınız zaman, 1912'de Balkanlar'da yaşanan Türk ve Müslüman
soykırımının 1915'te Anadolu'da tekrar edilmek istenmesi üzerine refleks olarak Ermeni tehcirine ve Ermenilerin o alandan zorla sürülmesine yol açıyor. ? "Türk" ulusçuluğu ve Türk milliyetçiliği 100 yıl önce de bugün de tartışılan konulardan…

Türkler milliyetçi olmayı becerebilmiş bir topluluk muydu?

Evet, 100 yıl önce de bu tartışmalar vardı. Osmanlı'yı çökerten Bulgar ulusçuluğu, Rum ulusçuluğu, Ermeni ulusçuluğu gibi ulusçuluklardı. Türk ulusçuluğuysa Türk varlığının yok edilme aşamasında ortaya çıktı. Nitekim Türk milliyetçiliğinin bilinen en eski teşkilatlarından Türk
Ocakları ancak 1913'te kuruldu. O dönemde zaten bütün uluslar bağımsızlıklarını ilan etmek ve Osmanlı'dan kopmak istiyordu. İttihat Terakki yola çıkarken aslında Osmanlı'yı kurtarmak, Osmanlı'yı canlandırmak hedefindeydi. "Bütün farklı milliyetlerin dinlerin kardeşliği" hedefiyle ortaya çıktı. İmamlar, papazlar, hahamlar kol kola girdiler Hürriyet'te şenlikler kutlandı. Çünkü o zamanki kavram Osmanlı Devleti ve Osmanlı vatanıydı. Bunu kurtarmak istiyordu İttihat ve Terakki…

"1913'ün başındaki tablo çok acı"

1912'de tam olarak ne oldu Balkanlar'da?

1912'de Makedonya'da Balkan Savaşı'ndan önce Kosova, Selanik, Manastır gibi üç ana vilayetin bulunduğu Makedonya Bölgesi var, meşhur… Hâlâ da siyasi olarak tartışmalı bir bölgedir, herkes oraya tam olarak sahip olmak ister. O zaman da öyle; çok büyük kavga yaşanıyor. Sırpların gözü var, Bulgarların gözü var, Rumların gözü var, İttihat Terakki ve Osmanlı da orayı vermemek için var gücüyle savunuyor. Yani orada çok kanlı çete savaşları yaşanıyor. Orada bu kadar kanlı çatışma ortamının yaşandığı bölgede yaklaşık bir buçuk milyon Türk ve Müslüman ortadan kaldırılıyor. 500 bin- 600 bin ölü, 900 bin- 1 milyon muhacir. 1912 savaşıyla birlikte orada Türk ve Müslüman neredeyse kalmıyor.

Anadolu'ya mı geliyor bu muhacirler?

İstanbul'a, Anadolu'ya geliyorlar. Bunlar kamu binalarında, camilerde aç, susuz ve sefil bir biçimde yaşatılmaya çalışılıyor. Çok büyük bir muhacir sefaleti var, insanlar bunlardan çok büyük acı çekiyor. Rumeli kaybedilmiş, senin ata toprakların… Anadolu'ya sığınılmış… 1913 başındaki tablo bu.

1912 ile 1915 arasında nasıl bir bağlantı var peki?

Tüm bu açlık ve sefalet devam ederken Rus ve Ermeni cephesi… Rumeli'den olduğu gibi Anadolu'dan da Türkleri temizleyeceğiz propagandasına başlıyor. Tarihe de dikkat etmek lazım. Tam da "Çanakkale" esnasında oluyor bunlar. İngiliz kuvvetleri Çanakkale'ye dayanmış, Doğu'dan Rusya bastırıyor.

ERMENİ TEHCİRİ'NİN 100'ÜNCÜ YILINDA, 2015'TE BİZİ NE BEKLİYOR?

100 yıl sonra da Türkiye'den bir rövanş alınmak isteniyor… Osmanlı döneminde üstelik Birinci Dünya Savaşı sırasında yaşananların faturası Türkiye'ye çıkarılmaya çalışılıyor. Tabii bu propaganda gittikçe artacak ve soykırımı Türkiye'ye kabul ettirirlerse bunun arkasından tazminat ve toprak talepleri gelecek. Şu anda Ermeni Anayasasında Batı Ermenistan terimi dolaylı olarak korunuyor. Türkiye'de daha önce Doğu Anadolu'daki altı vilayetini kapsayan yerleri halen Batı Ermenistan olarak tanımlıyor ve bunlar üzerinde tarihi olarak ve hukuki olarak hak iddia ediyor. Nitekim Ermenistan Cumhurbaşkanı geçen sene Ermeni gençlerine seslenirken "Biz Karabağ'ı aldık, siz de artık Ağrı'yı alırsınız" gibi bir laf etti. Bu da Türkiye toprakları üstündeki isteklerini çok açık ortaya koyan bir cümle Çanakkale düşerse İstanbul da düşecek… Türk-Osmanlı imparatorluğuna tümden son vereceğiz iddiasıyla geliyor karşı taraf. Karşı taraf derken Batı'da İngilizler ve Fransızlar, Doğu'da Ermeniler ve Ruslar…

Sarıkamış faciası olmasıydı, Ermeni techiri olur muydu?

Tarihi olayları bu tür keskin ve iddialı cevaplarla yanıtlamak doğru olmaz belki, ama orada 90 bin asker kaybolmasa ve cephe tamamen boşalıp Rus ordusu bu kadar serbestçe ileri geçme şansını elinde bulundurmasa, Ermeni tehciri bu kadar vahşi olmazdı veya daha yumuşak yöntemlerle ve daha başka tarihlerde olabilirdi.

"Gazeteci gözüyle anlatmaya çalıştım"

O dönemki önemli karakterlerden birinin de II. Abdülhamid olduğunu görüyoruz!

II. Abdülhamid 1878 Berlin Anlaşması'nda Kıbrıs'ı İngilizlere vererek, İngilizlerin Ruslara karşı devreye girip Anadolu'da özerkliğe giden bir Ermenistan kurulmasını engelliyor. Bir şekilde Kıbrıs'ı vererek Doğu Anadolu'yu kurtarmış oluyor Abdülhamid. Abdülhamid'e Anadolu'yu borçluyuz aslına bakarsanız.

"Abdülhamid pek hakkı verilen biri de değildir" mi diyorsunuz?

Evet hakkı teslim edilen biri değildir. Teslim etmek gerekiyor.

Kitabın milliyetçi bulunacağıyla ilgili bir kaygınız var mı?

Kitabı milliyetçi bulanlar olabilir, şovenist bulanlar olabilir, rövenist bulanlar olabilir. Bu tip tanımlamaların bence çok büyük bir önemi yok. Çünkü burada tarihi bir süreç var ve bu süreci nasıl anladığınız önemli. Şu sorunun cevabını vermek lazım: "Balkanlar'da 1912'de Türk ve Müslüman soykırımı yapıldı mı yapılmadı mı?" Bu sorunun cevabını "Yapıldı" diye verince milliyetçi suçlaması yapılıyorsa ona diyecek bir şey yok. Oradaki milliyetçilik tartışması tarihi gerçekleri çarpıtmaya yol açmamalı.

ÜMİT BUGET

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.