Giriş Tarihi: 27.11.2012 16:48 Son Güncelleme: 28.11.2012 10:17

1908 Osmanlı grevleri

24 Temmuz 1908 tarihli gazetelerle duyurulan “İlân-ı Hürriyet” ile anayasal rejime geçilmesi ile birlikte, Osmanlı İmparatorluğu’nun her yanını bir anda dalga dalga gelen gösteriler ve grevler sardı.

"İlân-ı Hürriyet"ten yalnızca iki ay kadar sonra, 10 Ekim 1908 günü, daha Osmanlı Meclis-i Mebûsân'ı henüz ilk oturumunu gerçekleştirmeyi bile başaramamışken, grevlerin yayılmasından çekinen Osmanlı hükümeti grevleri yasaklayan Tatil-i Eşgâl Kanûn-ı Muvakkatı'nı kabul etmişti. 24 Temmuz 1908'de "Hürriyet," yani II. Meşrutiyet ilan edilinceye kadar, Osmanlı toprakları üzerinde toplam 50 civarında grev gerçekleştirilmiş olduğu biliniyor. Bu grevlerin çoğunluğu örgütlü grevler olarak değil, fevri iş bırakmalar şeklinde kendiliğinden gelişmiştir. Bu grevlerden 26 tanesi özel şirketlerde, diğerleri de devlete ait olan veya devlet tarafından işletilmekte olan işyerlerinde gerçekleştirildi. Buna karşılık, 24 Temmuz 1908 gününden başlayarak, 31 Aralık 1908 günü sona eren yaklaşık beş aylık süre zarfında, 72'si özel şirketlere karşı yapılmış olan 146 grev gerçekleşmiş. Bu grevlerin yaklaşık yüzde 60'lık bir bölümü de devlete ait veya devlet tarafından işletilmekte olan işyerlerinde meydana gelmiş. 1908 yılında, Osmanlı İmparatorluğu'nun sınırları dahilinde yaklaşık 200 bin ila 250 bin sanayi işçisinin çalışmakta olduğu tahmin ediliyor. 24 Temmuz 1908'de Anayasa'nın tekrar ilan edilmesiyle birlikte Osmanlı işçileri aniden toplumsal haklarının ve düşük maaşlarının farkına varmış değildi. Daha önce, "istibdâd" rejimi sırasında baskı altında tutulan ama varlığını sürdüren işçi-işveren uyuşmazlıkları, "İlân-ı Hürriyet"in yaratmış olduğu liberal siyasi atmosferde su üstüne çıkmayı başarmıştı. Osmanlı İmparatorluğu'nda herhangi bir iş kanunu ve işyerlerindeki koşulları düzenleyenyönetmelikler bulunmadığı için, işçilerin işverene sundukları talepler aslında işçilerin daha iyi yaşama ve çalışma koşullarına ilişkin özlem ve kaygılarını da gözler önüne seriyor. 8 saatlik işgünü, sağlıklı çalışma koşulları, yıllık ücretli izin, ücretli hafta sonu tatili, ve fazla mesaiye fazla ücret gibi talepler günümüzde bizler için olmazsa olmaz çalışma koşulları olarak görülebilir. Ancak, İttihâdçılar ve işverenler için, grevciler imkansızı talep etmekteydi. 1908 Grev Dalgası'nda, devlet görevlilerinin yanısıra İttihâd ve Terakki Cemiyeti ve üyeleri de grevci işçilerin dilekçelerine hedef olmuştu.
Osmanlı işçileri, "Hürriyet"i ilan etmeyi başaran İttihâd ve Terakki Cemiyeti'nin yaşadıkları iş uyuşmazlıklarına müdahale ederek kendilerinin tarafını tutacağını ve haklarını almalarına yardımcı olacağını düşünmüşlerdi. Ancak, İttihâd ve Terakki Cemiyeti "Hürriyet"in ilk aylarında karşı karşıya kaldığı ekonomik toplumsal problemlerin üstesinden nasıl gelebileceğini henüz bilmiyordu. İttihâdçılar, Osmanlı İmparatoluğu'nun siyasi yaşamını 24 Temmuz 1908 gününden itibaren önce dolaylı olarak, 13 Ocak 1913 günü gerçekleştirdikleri hükümet darbesinden sonra da doğrudan doğruya yönlendirmişlerdi. Her türlü muhalefet eğilimini bastırdıktan sonra, 1918 yılının sonlarına kadar ülkeyi askeri bir diktatörlükle yönetmişlerdi. 1913 ile 1918 yılları arasındaki bu sıkıyönetim döneminde, Osmanlı İmparatorluğu'nda yalnızca 5 grev gerçekleşti. Tatil-i Eşgâl Kanûn-ı Muvakkatı'nın kabul edildiği 10 Ekim 1908 günüyle, İttihâd ve Terakki liderlerinin bir Alman denizaltısıyla yurt dışına kaçmasıyla İttihâd ve Terakki Cemiyeti döneminin kesin bir şekilde sona erdiği 2 Kasım 1918 tarihleri arasında, toplam 46 grev patlak vermişti. Bu grevlerden 26 tanesi özel şirketlerde gerçekleşmişti. Yine de, Tatil-i Eşgâl Kanûnu "kamu hizmetine ait" olan veya devletin mülkiyeti altında bulunan bütün işyerlerinde grevleri yasakladığından, uygulamada bu grevler de Osmanlı devleti tarafından kolaylıkla bastırılmıştı.
İttihâdçılar ve işçiler
1908 yılının Eylül ayına gelindiğinde, Anadolu Demiryolu, Rumeli Demiryolu, Aydın Demiryolu, Şark Demiryolları ve Beyrut-Şam-Hama Demiryolu şirketlerinde, yani Osmanlı İmparatorluğu topraklarındaki bütün demiryolu hatlarında çalışmakta olan demiryolu işçilerinin neredeyse tamamı grevdeydi. Osmanlı taşımacılığını durma noktasına getiren bu grevler, İttihâdçıların sabrını da taşırmayı başardı. Rumeli Demiryolu Şirketi işçilerinin grevi yalnızca taşımacılığa sekte vurmakla kalmamış, Osmanlı devletinin başkenti İstanbul şehriyle İttihâd ve Terakki Cemiyeti'nin genel merkezinin bulunduğu Selanik şehri arasındaki iletişimi de kopma noktasına getirmişti. İttihâd ve Terakki gibi İttihâdçı gazeteler, demiryolu işçilerinin makul olmayan taleplerinden vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan makaleler yayınlamaya başlamışlardı. İttihâdçı yazarlar, milletin ve devletin işçilerin demiryollarını kapalı tutmasına göz yummayacağını yazıyor, hatta gerekirse işçilerin yerine askerler koyarak Osmanlı demiryollarını çalışır hale getirmekten bahsediyorlardı. Grevlere tepki olarak, Osmanlı hükümeti Tatil-i Eşgâl Kanûn-ı Muvakkatini daha Osmanlı Meclis-i Mebusân'ının açılmasını bile beklemeden kabul etti. Kanunun ilk maddesinde, Osmanlı demiryolu şirketlerinde gerçekleştirilmiş olan grevler Tatil-i Eşgâl Kanûnu'nun çıkarılmasının temel sebebi olarak gösterilmekteydi. Aşağıda, L'Illustration dergisinin 17 Ekim 1908 tarihli 3425. sayısının kapağında yayınlanmış olan Osmanlı demiryolu işçileri grevinin resimlerini göreceksiniz. 27 Eylül 1908 günü Halep yakınlarında Şam'a gitmekte olan Hicaz Demiryolu treninin yolunu Türk bayrağı ile kesmeyi başaran Müslüman Osmanlı grevci işçilerin grevi pek başarıya ulaşamadı. Ancak, muhtemelen Fransız fotoğrafçının dergisi için çekmiş olduğu bu grev fotoğrafları 1908 Grevleri'nden elimize kalan ve günümüze ulaşan çok ender görüntüler olarak tarihe geçmeyi başardı.

Yavuz Selim Karakışla


X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.