Son Güncelleme: Pazar 30.12.2012 12:46
"Tiyatro bodrum katlarında"
Kenan Işık’tan çarpıcı 2012 değerlendirmesi
2012 yılında Türk tiyatrosunun durumunu, yılın iyi oyunlarına dair sorularımızı, yılın değerlendirmesini, yine Türk tiyatrosunun duayen ismi Kenan Işık'la konuştuk.
Kenan Bey, Türk tiyatrosu için 2012 yılı nasıl geçti?
Kenan Işık: "Tiyatro öldü," naralarının atıldığı, sanatı muhafazakarlaştırma gibi abes konuların gündem oluşturarak tiyatro yapmanın neredeyse imkansız hale geldiği İstanbul gibi 15 milyonluk bir mega kentte bütün bu olumsuz koşullara rağmen buldukları her yerde; bodrum katlarında, apartman dairelerinde, bilardo salonlarında tiyatro yapan genç tiyatroların oynadıkları oyunları izledim ve çok başarılı buldum çoğunu… Peter Brook, "Boş Alan" kitabında tiyatroları kategorize ederken 'yoksul tiyatro'dan söz eder. Buradaki 'yoksul' vurgusu zor şartlarda, yersiz yurtsuz, parasız oyunlar oynayan tiyatroları tanımlar. Yoksul ama tıpkı sözünü ettiğim tiyatrolar gibi nitelikli, yeni ve enerji yüklü içtenlikle, aşkla oynanan oyunları…
İsim verecek olursanız… Neler bu tiyatrolar ve oyunları?
Kenan Işık: Mesela, "2. Kat"ın oynadığı "Yalnızlar Kulübü", Mesut Arslan'ın Garajistanbul'da sahneye koyduğu "Oda ve Adam", Kürtçe oyunlar oynayan Dest-Ar Tiyatro'nun oynadığı ve ne yazık ki henüz göremediğim "Antigone 2012", Kumbaracı 50'de oynanan "Gerçek Hayattan Alınmıştır" oyunlarıdır bence 2012'nin en iyi oyunları…
Herkes DOT'u överken siz anmadınız adlarını, şaşırdım?
Kenan Işık: DOT da böyle başladı ama bana kalırsa süreç içinde bu özelliğini kaybetti. Profesyonelleşti biraz. Kendini mevcut tiyatro gruplarından çok yukarılarda bir yerlere konumlandırıp kimseleri beğenmez oldu sanki. DOT, 1990'larda İngiltere'de ortaya çıkan şiddet dozu yüksek, narkotikle, uyuşturucuyla, cinselliğin öne çıktığı "in your face" akımının Türkiye'deki ilk örneklerini sahneledi. Özellikle ilk oyunları "Böcek" bu anlamda çarpıcı bir oyundu ama sonu gelmedi. Batılı toplumların kendisiyle yüzleşmesi yerli, buralı olamadı. İstanbullu bile olmadı hatta. Modelden hareketle tiyatro yapmanın böyle bir riski var. Modelden esinlenerek, hazla taklit ederek sanat yapmak sanatın özüne, içeriğine aykırı. Bir modeli taklit ederseniz, üstelik bunda ısrar ederek bir daha ve bir daha taklit ederseniz sonunda varacağınız yer "kitsch"dir ne yazık ki… Çünkü sanat kaynağını, esinini doğadan alır. Sanatçının içinde yaşadığı coğrafyadan ve bu coğrafyada yaşayan insanların ilişkilerinden, kültürel, sosyal alt yapısından… Neyse uzun bir mevzu bu. Umarım biraz önce sözünü ettiğim genç tiyatrolar ve tiyatrocular aynı yanlışın içine düşmezler…
Söyleşi: Erdem Öztop
EN SON HABERLER
- 1 Türkiye'den yardım seferberliği
- 2 İsrail’in yalanları elinde patladı! Gazze soykırımını böyle örtbas etmeye çalıştılar: Her şey sahte çıktı
- 3 İsrail'in etki ajanları devrede! Adım adım katliamı aklamaya çalıştılar: Nevşin Mengü, İbrahim Haskoloğlu, Oğuzhan Uğur...
- 4 McDonald’s’tan İsrail askerlerine ücretsiz yemek desteği! Sosyal medyadan boykot çağrısı
- 5 Adet kanaması kaç gün sürer? Normal adet sıklığının ne kadar olması gerekir?
- 6 Ayak mantarından korunmak için dikkat edilmesi gerekenler: Ayak mantarı nasıl önlenir?
- 7 Tırnak mantarı nasıl geçer? Tırnak mantarını ne öldürür, ilaçları nelerdir?
- 8 Rihanna hamile mi? Rihanna'dan aile büyükleri anısına düzenlediği gecede şok hareket!
- 9 Okula başlayan çocuklarda fonolojik ve artikülasyon bozukluklarına dikkat!
- 10 Victoria Beckham isyan etti! Victoria Beckham eşi David Beckham'dan şikayetçi...