Giriş Tarihi: 3.2.2013 12:54

Afrika'ya giden Türkler

Bir buçuk asır önce Ümit Burnu Müslümanlarına gönderilen Elçi'nin hikayesi

Güney Afrika başbakanın ziyaretiyle aniden gündemimize girdi. Oysa bu bölgeyle ilk temaslarımız Osmanlı dönemine dayanıyor ve oldukça ilginç bir hikayesi var. Bölgedeki Müslümanları birleştirmesi için gönderilen Ebubekir Efendi'nin elçiliği adeta İngilizlerle kovalamaca oyununa dönüşüyor.

Başbakan'ın ziyaretinden sonra Güney Afrika, Türkiye kamuoyunun yakından takip etmeye başladığı bir coğrafya olmaya başladı. Oysa bölgeye ilgimiz ve ilişkilerimiz çok daha erken tarihlere kadar iniyor. Güney Afrika ile ilk temasımız Osmanlı döneminde 1862 yılında kurulmuş, ilk adımlar oradaki Müslümanları "irşad etmesi" için gönderilen Ebubekir Efendi ile atılmış, daha sonra bu tarihi gerçek unutulmuştu. Çamlıca Basım'dan yazar Ahmet Uçar imzasıyla hazırlanan "Güney Afrika'da Osmanlılar" kitabı Güney Afrika ile ilk temasımıza ışık tutuyor ve bu teması kuran Ebubekir Efendi'nin filmlere konu olabilecek serüvenini gözler önüne seriyor. İngiliz Kraliçesi'nin mektubuyla başlayan serüven 44 gün süren gemi yolculuğundan sonra nasıl hitama erdi? Ailesiyle vedalaşamayan Ebubekir Efendi Güney Afrika'da kaç evlilik yaptı? Tarihe mal olmuş kitabı hangisi? Afrika'da kız mektebi nasıl açıldı? Ebubekir Efendi'nin torunu neden Türk vatandaşlığından atıldı? İşte Güney Afrika'da ilk Osmanlı ve Türk izlerinin kahramanı Ebubekir Efendi ve hikayesi.

Ebubekir Efendi'den önce Cape Town
Ebubekir Efendi'nin Cape Town'a gitmesinden önce bölge insanının İslam'la tanışıklığı üç asrı buluyor. Cape Town'a Müslümanların gelişi ise hayli ilginç. Hollanda sömürüsü altındaki Malezya ve Endonezya Müslümanlarının önde gelenleri isyan hareketi başlatmasın ya da çıkan isyanlara öncülük etmesin diye bu bölgeye sürgün edilmiş. Hatta İslam diniyle ilgili yazılı kaynak bulundurmaları yasaklanmış. İslam dilden dile hafızlarla, imamlarla hayatiyetini sürdürmüş. Bölge İngilizlerin himayesine geçince Müslümanlara bir takım özgürlükler sağlanmış; artık Kur'an bulundurmak ve Hacca gitmek gibi haklara sahip olmuşlar. 1840 yılında Hac'ca giden Cape Town'lular yaşadıkları İslam'ın karşılaştıkları İslam'la alakası olmadığı görünce dönüşte yerleşik düzene itiraz etmişler. Böylelikle Müslümanlar arasında bir itilaf çıkmış. Başta buna ses çıkarmayan İngiltere daha sonra toplumsal huzurun gitgide bozulduğunu görünce İngiltere Kraliçesi aracılığıyla Sultan Abdülaziz'den dini kitaplar istemiş.

Ümit Burnu'na gönderilen elçi

Mektubu alan Osmanlı hükümeti bakanlar kurulunu toplayarak sadece kitap göndermenin yetmeyeceğini, istismarları önlemek için "Dini hüküm ve akideleri Ümit Burnu Müslümanlarına öğretecek ve anlatacak, aralarında olan görüş ayrılığı ve tartışmaları giderecek muktedir alimlerden bir zatın münasip miktarda harcırahla Güney Afrika'ya gönderilmesini kararlaştırmış. Erzurum'a hicret etmiş K. Iraklı Kürt bir ailenin mensubu olan Ebubekir Efendi ise o dönem İstanbul'da bir araştırma için bulunuyormuş. Ahmet Cevdet Paşa'nın telkiniyle göreve razı edilmiş. Hatta Erzurum'daki ailesine bile veda etmesine müsaade edilmeden mektubun ulaşmasından 43 gün sonra yola çıkması sağlanmış. Ebubekir Efendi yola çıkarken yanına yeğeni Ömer Lütfi Efendi'yi alabilmiş. Hatta bir aksilik çıkmasın diye resmi belgelerde evladı olarak göstermiş.

İngilizlerin faytonuna binmiyor

O dönem Mustafa Reşid Paşa'nın oğlu Fransa Büyükelçisi olarak atanıyor. Ebubekir Efendi onunla birlikte Fransa'ya gittikten sonra İngiltere'ye geçiyor. Aralık 1862 yılında Liverpool'dan yola kömür gemisiyle 44 gün süren yolculuktan sonra Cape Town'a varıyor. Sadece kitap bekleyen İngilizler karşılarında Müslüman bir din adamı görünce rahatsız oluyorlar. Hatta Ebubekir Efendi'nin gelişini halka bildirmiyorlar. Bunu başka kaynaklardan haber alan halk Ebubekir Efendi'yi 18 kilometrelik yolu yürüyerek karşılıyor. Ebubekir Efendi İngiliz Vali'nin kendine tahsis ettiği faytonu binmeyi halkla birlikte yürümeye tercih ediyor ve insanların gönlünü kazanıyor. Önce hamama götürülen Ebubekir Efendi daha sonra kendine tahsis edilen eve yerleşiyor. Gidişinden sonra bazı olumsuzluklardan dolayı geri dönmek istediğini İstanbul'a bildiriyor ancak bu kabul görmüyor. Ebubekir Efendi ilk medresesini açıp faaliyetlerine başlıyor. Bölge halkının farklı camilere gittiğini ve bölünmüşlüğünü görünce Hilafet adına bir cami yaptırıp insanları birliğe davet ediyor.

Karısını dövüyor tutanağı
Ebubekir Efendi yerli ve Hollanda Melezi olan Rukiye Hanım'la evleniyor. Ancak iki tarafta dil bilmediği için anlaşamıyorlar. Ebubekir Efendi'nin kendisinden Ahmet Ataullah adında çocuğu oluyor ama geçinemiyorlar ve boşanma davası açılıyor. İngilizler Ebubekir Efendi'nin yerel dili bilmemesinden istifade ederek karısını dövdüğüne dair belge hazırlayıp altına imza attırıyorlar. Daha sonra pişman olan karısı geri dönmek istiyor ve "Kocam beni dövmemiştir" diyor fakat Ebubekir Efendi kabul etmiyor.
Ebubekir Efendi Afrikans dilini (Cava, Felemenkçe, İngilizce karışımı) kısa zamanda öğreniyor ve öğrencileriyle tecrübe kitaplar hazırlıyor. Ebubekir Efendi kitabı bastırmak istediğini Maarif Nezaretine bildiriyor. O dönem 93 harbi yaşandığı için bütçenin kısıtlı olduğu kendisine bildiriliyor. Kendisi de daha az masrafla kitabı çıkarabileceğini söyleyerek İstanbul'a geliyor ve bizzat ilgileniyor. Bu da İstanbul'a ilk ve tek gelişi oluyor. Maarif Nezareti tarafından basılan kitabın Güney Afrika'ya gönderilme parasını Abdülhamid kendi cebinden veriyor. Ahmet Uçar kendinde örneği olan kitabı kütüphanelerde bulamadığını ekliyor. İngiltere'de üzerine tez yapılan kitabın özelliği ise Afrikans dilinden Arapça diline çeviren ilk kitap olması.

Güney Afrika'da ilk kız mektebi
Ebubekir Efendi daha sonra Yeni Zelanda'yı keşfeden Kaptan Cook'un yeğeni Tahora hanımla evleniyor. Zengin bir ailesi olan Tahora hanım İslam dünyasındaki ilk kız mekteplerinden birini Güney Afrika'ya açıyor. 1880 yılında 67 yaşında ölen Ebubekir Efendi Cape Town'a defnediliyor. Ölümünden sonra çocuklarının eğitimini Sultan Abdülhamid üstleniyor. Aktif olan çocuklarından biri Ahmet Ataullah Efendi İngiliz seçimlerine aday oluyor. Adaylığını kıskanan bazı çevreler II. Abdülhamid'e kendisini şikayet ediyorlar ancak kulak asmıyor. Bir Müslüman'ın seçilmesinden rahatsızlık duyan İngilizler seçime bir gün kala seçim kanunu değiştirerek genel seçimlerden dar bölge seçim sistemine geçtiklerini söylüyorlar. Çünkü bölgedeki tüm Müslümanların oyları ancak bir vekil çıkarmaya yetiyor. Yol kesen kanuna "Efendi Kanunu" deniyor. Hala bazı hukuksuzlukları özetlemek için bu terim kullanılıyor. Ataullah Efendi'yi İstanbul'a çağıran Abdülhamid onu Singapur Konsolos'u yapıyor. Burada da peşini bırakmayan İngilizler kendisine trafik kazası süsünde pusu kuruyor. Mezarı Singapur'da kalıyor. Ahmet Ataullah Efendi'nin çocuklarından biri olan Mehmet Ataullah BBC'de çalıştığı için 1939 yılında Türk Vatandaşlığından çıkarılıyor. Tahora Hanım'dan olan Hişam Nimetullah Efendi ise Ümitburnun'da babasının görevini sürdürüyor. Hicaz Demiryolu'na yüklü miktarda para yardımı yapıyor.

Ebubekir Efendi'nin öğrencileri Trablusgarp Savaşı sırasında savaşa katılacaklarını gösteren fotoğraflarını İstanbul'a gönderiyorlar. Kurtuluş Savaşı sırasında yardımlarda bulunuyorlar. Daha sonra Cumhuriyetin ilanını kendi ülkelerinde camilerde bayram olarak kutluyorlar. Bunun yanında Londra'ya ilk camiyi yaptıran kişinin de Ebubekir Efendi'nin talebesi olduğunu ve Cape Town Bölgesi'ndeki Masa Dağı'na şeklinden dolayı ismi Ebubekir Efendi'nin koyduğunu unutmamak gerekir.

"Güney Afrika'da Osmanlılar"ın yazarı Ahmet Uçar

"İSTANBUL'A UĞRAMADAN HACCIN KABUL OLMAYACAĞINI DÜŞÜNÜYORLARDI"

*Cape Town'a ilk ne zaman gittiniz? Türkiye'ye bakış açısı nasıl?
Dört sene önce gittim. Bir arkadaşımla yemek yerken yanımıza bölgenin en zenginlerinden biri geldi. "Sizinle yemek yemek istiyorum ancak faturaları ben ödemek istiyorum" dedi. Bunu kabul edemeyeceğimizi söylediğimde bir sebebi olduğunu söyledi. Sorduğumuzda "Bu yemek faturasını vasiyetimde mezarıma bırakmaları isteyeceğim. Halifenin şehrinden bir kişinin yemek parasını verdiğimi öbür dünyada göstermek istiyorum" dedi.
*Müslümanlar toplumda kabul görüyorlar mı?
Müslümanlar Güney Afrika Bölgesi'nde azınlık olmalarına rağmen ırkçı bir tutum sergilemedikleri için büyük kabul görüyorlar. İnsanlar onların adalet duygularına güvendikleri için Müslümanlar genelde adalet bakanlığında çalışıyorlar. Bunun başka bir nedeni ise uyuşturucu kullanmamaları…
*Müslüman ülkeler üzerinde Türkiye'nin bir etkisi var diyebilir miyiz?
Güney Afrika Müslümanları eskiden imam olmak için İstanbul'dan resmi kıyafet isteğinde bulunuyorlardı. Şu an Kazakistan'ın başkenti Astana yani Asitane'den İstanbul'dan geliyor. Bir Kırım, Türkistan, Endonezya, Afrika Müslüman'ı İstanbul'a uğramadan Hac'larının kabul olmayacağını düşünüyorlardı. Hatta 1906 yılında Pekin Müftüsü İstanbul'a uğradıktan sonra Hacca gidiyor.

HASAN HÜSEYİN KEMAL / hhkemal@gmali.com

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.